İş cinayetleri sermayenin daha fazla kâr hırsından
Aycan KARADAĞ
Türkiye’de iş cinayetleri artarak devam ediyor. Özel sektörden devlet kurumlarına birçok alanda alınmayan önlemler, kâğıt üzerinde kalan denetimler ile patron ve iktidar ilişkileri emekçinin canına mal oluyor
İhmalkârlık yüzünden Bartın Amasra’da yaşanan maden katliamının etkileri sürerken ülkede farklı işkollarında çalışan emekçiler, iş cinayetinden dolayı hayatını kaybetmeye devam ediyor.
Son olarak Antalya’nın Serik ilçesinde güvencesiz bir şekilde çalıştığı inşaattan düşen 57 yaşındaki işçi Adnan Türker, hayatını kaybetti. Olaya ilişkin soruşturma başlatıldı. Adana’nın Seyhan ilçesinde ise bir alüminyum fabrikasında plastik malzemelerin bulunduğu kısımda yangın çıktı. İşçilerin dumanları son anda fark etmesinin ardından olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından yangın kontrol altına alındı.
12 YILDA 18 BİN İŞ CİNAYETİ
AKP’nin iktidar olduğu dönemde iş cinayetinde yaşanan artış raporlara da yansımış durumda. Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer alırken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), eylülde 157 işçinin, 2022 yılının ilk dokuz ayında en az 1359 işçinin hayatını kaybettiğini, ekim ayının başında düzenlediği forumda ise 12 yılda en az 18 bin 285 iş cinayetinin yaşandığını açıkladı.
İş cinayetlerinin yoğun yaşandığı bölgelerde görev yapan sendika başkan ve temsilcileri, işyerlerinde ortaya çıkan vahim tabloları BirGün’e anlattı.
ANTEP 3’ÜNCÜ SIRADA
Antep’te artan iş cinayetlerine dikkat çeken Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “İSİG Meclisi’nin verilerine göre daha önce 15’inci sırada olan Antep bu yılın ilk dokuz ayında 7’nci sıraya yükseldi. Eylül ayı itibarıyla de 3’üncü sıraya maalesef geldik” dedi. Eylül ayında 7 iş cinayetinin yaşandığını söyleyen Türkmen, “Bu cinayetler, boya makinesine düşme, ağır yük altında kalma gibi olaylardır. Son zamanlarda işçi servislerinde de sık sık yaralanmalar meydana geliyor, servislerin fabrikaya hızlı yetişmeye çalışması işçileri ve trafiği tehlikeye atıyor” açıklamasında bulundu. Son zamanlarda halı ve iplik fabrikalarında büyük krizlerin yaşandığını ifade eden Türkmen şöyle devam etti: “Son 4 ayda Antep’teki fabrikaların tamamını kapsayacak 20 bin işçinin işten atıldığını tahmin ediyoruz. Bu rakamlar bizim doğrudan ilişkimizin olduğu işçiler üzerinden oluşturduğumuz tahmini bir rakam. Yılsonuna kadar ciddi oranda bu sayının artacağını düşünüyoruz. Sadece Merinos fabrikasının yılsonuna kadar 1000 işçiyi işten çıkaracağı bilgisi bize ulaştı. Pandemi sürecinde bu fabrikalar ihracat ve üretim rekorları kırdılar, işçileri salgın varken ölesiye çalıştırdılar ve şimdi ise siparişler azaldığı, işler kötü gittiği için çareyi işçileri işten çıkarmakta buluyorlar. Bu da aynı gemideyiz, biz bir aileyiz yalanının işçiler için kandırmaca ve yalan olduğunun en büyük kanıtıdır.”
KAYITDIŞI ÇALIŞMA DOĞRU ORANTILI
Birleşik Tarım ve Orman İşçileri Sendikası (BTO-Sen) ve Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Kayseri Bölge Temsilcisi Haydar Baran ise, “İş cinayetleriyle kayıtdışı işçi çalıştırma oranı birbiriyle doğru orantılı. Sivas'ta bir binanın yıkım işinde çalışan üç işçi duvarın altında kalarak can veriyorlar. Burada çalışan kardeşlerimiz de kayıtdışı çalışanlardı, bu kayıtdışı çalışmalar denetim olmadığı için İSG önlemlerinin alınmasının önüne de geçiyor” dedi. Özellikle inşaat sektöründe sigortasız ve kayıtdışı çalışan işçi sayısının fazla olduğunu söyleyen Baran, “Kayıtdışı çalışanların bu denli yüksek olması maalesef büyük bir suskunluğu da beraberinde getiriyor. İşini kaybetme, aç kalma korkusu işçilerin güvenli bir ortamda çalışmasını engelliyor. Bunun sonucunda da şartlar ne olursa olsun işçi çalışmak zorunda kalıyor. Çok basit, maliyet gerektirmeyen önlemleri bile almayan işverenler bu durumu umursamıyor. Kayıtdışı çalışan işçilerin olduğu alanlarda doğal olarak sendikasızlık oranı da çok yüksek” diye ekledi.
SENDİKASIZLIK CİNAYETİ ARTIRIYOR
Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze Şube Başkanı Selçuk Çiftçi ise, örgütlü oldukları fabrikalarda iş sağlığı ve güvenliği kurullarının sağlıklı çalışmalar yaptığını ancak işverenlerin bu konuda duyarlı davranmadığını söyledi.
İşverenlerin İş sağlığı ve güvenliği (İSG) önlemlerini ekstra bir maliyet olarak gördüğünü ifade eden Çiftçi, “ASEN Alüminyum Metal fabrikasında bir süredir örgütlenme çalışmaları yürütüyorduk. Bu süreçte bir sürü işçi arkadaşımız sendikamıza üye olup, anayasal haklarını kullandıkları için işten atıldı. İşten atılan arkadaşların yerine alınan bir işçi kardeşimiz maalesef iş cinayetine kurban gitti. İşten atılan arkadaşlarımız sendikaya üye olurken İSG önlemlerinin alınmadığını bize aktarmışlardı. Bunun sonucunda maalesef iki ay önce press operatörü olan bir işçi kardeşimiz cinayete kurban gitti. Sonuç olarak sendikasız işyerlerinde devlet tarafından da denetleme ve yaptırım olmadığı için iş cinayetleri, yaralanmalar sık sık oluyor” dedi.
ALİAĞA’DA İSG SIFIR
Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı da Aliağa’daki gemi söküm işlerinin sorunlarından söz etti. Aliağa sınırlarının patronlar ve taşeronlar tarafından çizilmiş kapalı bir kutu olduğunu söyleyen Saygılı, “Özellikle çalışma koşullarının iyileştirilmemesi ve gereken önlemlerin alınmaması için işverenler tarafından büyük bir çaba var. Tamamen örgütsüz bir işçi topluluğu da elimizi kolumuzu bağlıyor. Asbestli saha çalışmasının olduğu Aliağa’da çalışan işçiler kendi elbiselerini kendileri almak zorunda. İşçilerin hiçbir talebi dikkate alınmıyor. İSG konusu da tamamen sıfır noktasında. İş cinayetleri olarak süreklilik arz eden bir durum yok ancak bir sürü işçi zamanla meslek hastalığına yakalanıyor ve kansere yakalanma oranı oldukça yüksek.” diye konuştu.