Youtube’da en çok tık alan videolar arasında, teknik tabirle vox pop, vox populi de denen sokak röportajları var. Vox Populi Latince bir kelime ve halkın sesi demek. Elbette sokak röportajlarına bakarak genel bir eğilim tespit etmek çok zor. Öte yandan Deutsche Welle Türkçe için çektiğimiz röportajlar epey ilgi görüyor. Bolca izleniyor. Geçen gün arkadaşlar, sokakta […]

Youtube’da en çok tık alan videolar arasında, teknik tabirle vox pop, vox populi de denen sokak röportajları var. Vox Populi Latince bir kelime ve halkın sesi demek. Elbette sokak röportajlarına bakarak genel bir eğilim tespit etmek çok zor. Öte yandan Deutsche Welle Türkçe için çektiğimiz röportajlar epey ilgi görüyor. Bolca izleniyor.

Geçen gün arkadaşlar, sokakta insanlara yerel seçimde neye göre oy vereceksiniz sorusunu yönelttiler. Partiye göre vereceğim diyenler çokça var. Yani bu zamana kadar AKP’ye oy vermiş seçmen, adayın kim olduğu önemli değil, ben oyunu Recep Tayyip Erdoğan’ı kimi aday yapmışsa ona veririm diyor. Röportajlardan birinde, bir kadın seçmenin içtenlikle söyledikleri dikkat çekici. Kadın, “bu kışı çok zor geçirdik, hiç bu kadar pahalılık olmamıştı. Ama AKP gider de öbürleri gelirse acaba daha mı kötü olur acaba diyoruz. Öbürlerine de güvenemiyoruz açıkçası” diyor.

İnsanlar, hayat pahalı, ekonomi kötü yönetiliyor diye düşünüyor. Türkiye’nin sürekli dışarıdan komplolarla saldırı altında kaldığı da ‘satan’ bir görüş. İnsanlar gerçekten de ABD mi artık kimse sebze fiyatlarıyla oynayarak Türkiye’ye zarar vermeye çalıştığı görüşünde. Ve zihninde oluşan bu tabloda, bu durumdan çıkarsa çıkarsa bizi yine Erdoğan çıkarır diye düşünüyor.

ABD’de bulunan Siyaset Bilimci Burak Kadercan, geçenlerde Twitter’da bir anket yaptı. Ankette Dünyayı uzaylılar istila etse, kimin dünya lideri olmasını tercih edersiniz diye sordu. Ankette yüzde 39 Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 11 Kemal Kılıçdaroğlu, Yüzde 31 Meral Akşener, yüzde 19 Melih Gökçek denilmiş. Kadercan, AKP’yi kritik eden isimlerden, aldığı etkileşimlere bakınca, takipçilerinin ekseriyetle AKP’ye oy vermeyen kitleye ait olduğu intibası oluşuyor.

31 Mart seçimleri için de yine formül açık. Seçimleri Cumhurbaşkanı, kent yönetimi ve yerel sorunlara yerelden çözüm bulma meselesinden çıkartıp, seçimleri yine kendisiyle bire bir ilintili hale getirdikçe, AKP’nin kazanma şansı artıyor. Erdoğan’ın bu seçimde de bu formülden vazgeçmediğini görüyoruz. Belediye Başkan adaylarının resimleri Erdoğan’ın resimleriyle beraber propaganda afişlerine basılıyor. Seçim belediye seçimlerinden çıkarılıp Erdoğan seçimleri şeklinde lanse ediliyor.

Seçmen şu aşamada AKP’ye hatta Erdoğan’ın yürüttüğü politikalara kızsa bile, gelen gideni aratmasın mantıcıyla yine sandığa gittiğinde pozisyonunu değiştirmeyecek gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanı’nın güvenmediği anketler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta CNNTÜRK Kanal D ortak yayınında yaptığı, artık anketlere güvenmiyorum çıkışı, AKP adaylarının anketlerde gerilerde göründüğü şeklinde yorumlandı. Bana kalırsa Erdoğan aslında daha ziyade Ankara’dan bahsediyordu. AKP’ye yakın kimi anket şirketleri Ankara’da Mansur Yavaş’ın önde göründüğünü sık sık tekrarlıyor ve Özhaseki’nin yanlış seçim olduğu analizini yapıyorlar. Bana kalırsa Erdoğan’ın bahsettiği anketler bu anketlerdi. Son anda Özhaseki’nin geri çekilip yerine başka bir ismin aday gösterileceği dedikodularını aslında bu açıklamasıyla Erdoğan boşa çıkarmış oldu. Parti içinde Özhaseki’yi istemeyen klik Erdoğan’ı ikna edememişe benziyor.

Son kertede Cumhurbaşkanı son karar verici. Yerel mekanizmalar da işlevsizleşmiş durumda. O nedenle AKP’nin hangi ismi nereden aday gösterdiği ikincil önemde. Her şekilde kazanırsa kazanmış olan Erdoğan olacak. Büyük kentlerle ilgili kararları Erdoğan verecek. Erdoğan parti içinde de “Dizginleri elimden gevşetmem” mesajını bu seçimde de veriyor.