İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun Değerlendirilmesi Sempozyumu’nda konuşan İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, 6331 Sayılı Kanun çıktığından bu yana iş kazalarında hiçbir azalma olmadığını aksine yüzde 400 artış olduğunu belirtti. TMMOB İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik ise “Maliyet ve işgücü hesabı yapılarak işçi yaşamı hiçe sayılıyor” dedi

İş kazalarında yüzde 400 artış yaşandı

RIFAT KIRCI

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkartılmasının üzerinden 7 yıl geçti. Bu süreçte iş cinayetlerindeki artış devam etti. Birçok meslek örgütü ve sendikanın birlikte düzenlediği ‘7. Yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun Değerlendirilmesi Sempozyumu’ ilk iki oturumu dün İstanbul Barosu'nda gerçekleşti.

İlk oturum İstanbul Tabip Odası eski genel sekreterlerinden Dr. Nejat Yazıcıoğlu belgeseli ve anmasıyla başladı. Ardından yapılan açılış konuşmalarında İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip şöyle konuştu: “6331 sayılı yasa bizi de ilgilendiriyor. Çünkü bu yasanın çıktığı yıldan beri iş kazalarında hiçbir azalma olmadı ve yüzde 400 artmış durumda. Yılda 2 bine yakın işçi ölümü söz konusu. Biz hekimler olarak insan sağlığından sorumluyuz işçi sağlığı da bunun bir parçası. Bu yasa sadece 50 den fazla işçi çalıştıran yerleri kapsıyor. Daha az işçi çalıştıran kurumlarda kazalar da ölümler de daha çok. Bu yasanın bütün işyerlerini kapsayacak şekilde geliştirilmesi gerekiyor.”

TOPLU İŞ CİNAYETLERİNDE DÜNYADA İLK SIRAYA YERLEŞTİK

Türk Mimar ve Mühendisler Odası (TMMOB) İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik ise iş cinayetlerinin normalleştirildiği, çalışma yaşam hakkının gasp edildiği bir dönemden geçtiklerini ifade etti. Akçelik, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden ve iş kazalarında iş göremez hale gelen işçilerin tam sayısını tespit edilemediği bir dönemden geçildiğinin altını çizerek şunları ifade etti: “İş kazalarının ve iş cinayetlerinin normalleştirildiği, çalışma ve yaşam hakkının gasp edildiği bu dönemde iş cinayetleri ve meslek hastalıkları engellenmesi şöyle dursun maliyet ve iş gücü hesabı yapılarak işçi yaşamı hiçe sayılıyor. Ülkemizde toplu iş cinayetleri ve kazalarında dünyada ilk sıraya yerleştik. Meclisin yayınladığı rakamlara göre 2018 yılında en az 1923 işçi yaşamını yitirdi. AKP iktidarıyla birlikte 2012 yılından itibaren 2019 yılına kadar hayatını kaybeden emekçilerin sayısının da 22 bini aştığı görülmektedir. Ancak bu rakamlar bildirimlere göre çıkarıldığı için gerçek bundan çok daha fazladır. Öncelikle işverenin sorumluluktan kaçamayacağı düzenlemeler yapmak gerekiyor”

SÖYLEMİN ÖNÜNE GEÇİP ADIM ATMAK GEREKİYOR

Sempozyumun 2'nci oturumunda DİSK Birleşik Metal-İş uzmanı Nuran Gülenç de sendikaların yetki ve sorumluluklarına dair yaptığı sunumda şunları söyledi:

“İşçi sınıfı sanayi devriminden sonra büyük mücadeleler verdi. İşçi sağlığı ve güvenliği tehlikeyi yok etmek, riskleri kaldırmaktır. Sendikaların 3 temel katkısından söz edilebilir. Bunlardan ilki işçinin katılımı, yasal düzenlemeler, ikincisi işçi davranışları, ortam iyileştirmeye katkı ve üçüncü olarak toplumsal cinsiyetli bir bakış. İşçi katılımı çalışmanın insanileştirilmesi çalışmaların demokratikleştirilmesi açısından önemlidir. İşçinin aktif katılımı ise bir haktır. Koruma politikalarının uygulanması açısından önemlidir. Sendikalı işçilerin yüzde 43'ü iş yerinde sağlık ve güvenlik önlemi olmadığını belirtiyor. Bu politikasızlığın bir göstergesi. Sadece önlem almak da yetmiyor Soma'da sendika vardı. Söylemin önüne geçip adım atmak gerekiyor.”

YASA SONRASI YAŞANAN BÜYÜK FACİALAR

Sempozyumda 2012 Haziran’da çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın ardından yaşanan facialar ve iş cinayetleri hatırlatıldı:

  • 2013'de Eti Bakır madeninde çökme
  • 2013 yılı Kozlu maden faciası
  • 2014 Soma maden faciası
  • 2014 yılında Torunlar Center asansör faciası
  • 2014 yılında Isparta Yalvaç'ta tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi
  • 2014 yıkında Ermenek maden faciası
  • 2016 yılında Şırnak maden faciası gerçekleşmişti.