Google Play Store
App Store

İDD’nin düzenlediği ‘Emek Forumu’nda ekonomik krizin ve iktidarın Şimşek programının yoksulluktan başka bir şey yaratmadığı vurgulandı. Ekonomistler ücret artışlarının enflasyon yaratıyor savının yalan olduğunu dile getirirken mahkum edilen yoksulluğa alışılmaması gerektiğini belirtti. Konuşmalarda Şimşek programının ideolojik temeline karşı direnmenin ve toplumsal mücadelenin önemine değinildi.

İşçi Dayanışma Derneği emek forumu düzenledi: Mahkûm ettiğiniz yoksulluğa alışmayacağız

Bilge Su YILDIRIM

İşçi Dayanışma Derneği (İDD), İstanbul Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde emek sempozyumu düzenlendi. Günden güne derinleşen ekonomik krizin ve Türkiye ile dünyadaki sınıf hareketlerinin konuşulduğu sempozyum üç oturumdan oluştu. Abidin Dino Salonu’nda gerçekleşen sempozyumun açılış konuşmasını İDD Başkanı Ali Karabudak gerçekleştirdi.

Karabudak, yaptığı açılış konuşmasında Türkiye işçi sınıfının yeterince örgütlü olmadığının altını çizerek bu örgütsüzlüğün, sınıfın üretimden gelen gücünü kullanamamasına sebep olduğunu kaydetti. “Bugün asgari ücret açlık sınırının bile altında, bir sendikanın yoksulluk sınırında bir ücret talep etmesi neredeyse bir hayal artık. İşçiler adeta sermayenin kölesi haline getirdiler” ifadelerini kullanan Karabudak, iş kolu barajı gibi sermaye alyehine çeşitli uygulamalarla sendikal mücadelenin önüne setler çekilmeye çalışıldığının altını çizdi.

“Ekonomik Kriz ve Şimşek Programı kıskacında Emeğin Durumu ve Alternatif Arayışlar” başlıklı ilk oturumda Ekonomist Prof. Dr. Aziz Çelik, Doç. Dr. Serkan Öngel ve Gazeteci Ozan Gündoğdu konuşmalar gerçekleştirdi.

ASGARİ ÜCRET ENFLASYONU YÜKSELTİYOR İDDİASINI MB ÇÜRÜTTÜ

Nuriye Alsancak’ın modere ettiği oturumda ilk sözü Gazeteci Ozan Gündoğdu aldı. Gündoğdu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sıklıkla dillendirilen “Asgari ücrete gelecek bir ara zam enflasyonu aynı oranda artar” savını Merkez Bankası verileri üzerinden tartışmaya açtı. Gündoğdu şu ifadeleri kullandı: “Asgari ücrete yapılan yüzde 49’luk zammın %45 civarında olan yıllık enflasyona etkisi Merkez Bankası verililerine göre yüzde 7,5. Dolayısıyla asgari ücrete yapılan zam oranında enflasyon oranı da yükselir iddiası bizzat Merkez Bankası verileriyle çürütülüyor. Bu hesaba göre asgari ücrete gelecek yüzde 25’lik bir zammın yıllık enflasyona etkisi yüzde 3,7 olacaktır.”

Gündoğdu, Şimşek’in mevcut ekonomik programla toplumu daha ileri düzeyde bir yoksulluğa alıştırmayı hedeflediğini de kaydetti.

ERKEN SEÇİM TOPLUMSAL BİR TALEP HALİNE GETİRİLMELİ

Oturumun ikinci konuşmasını gerçekleştiren Ekonomist ve BirGün Yazarı Prof. Dr. Aziz Çelik, Şimşek programının siyasal iktidarın programı olduğunu vurguladı. Şimşek’in yeni bir figür olmadığını da hatırlatan Çelik, şunları aktardı: “2015 Haziran seçimlerinde iktidarın aldığı yenilgiden sonra muhalefetin temel söylemi asgari ücrete yüzde 50 oranında bir zam getirmek üzerine olmuştu. Şimşek, o zaman da çıkıp ‘Bu işçiye zulümdür’ açıklamasını yapmıştı. Çünkü aynı savla asgari ücrete gelecek bir zammın fiyatlarda devasa bir artış sağlayacağına ve işçinin ücretinin yeniden ezileceğini iddia ediyordu. AKP daha sonra asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yaptı. Bu zam aynı zamanda neredeyse yüzde 24’lük bir artışla AKP iktidarında asgari ücrette sağlanan en büyük reel artıştı. Ancak Şimşek’in savının aksine ne enflasyon arttı ne de istihdam düştü. Hatta hemen ertesi yıl enflasyon oranında düşüş bile yaşandı. Dolayısıyla Şimşek’in iddiası yeni olmadığı gibi daha önce de test edilmiş ve nihayetinde çürütülmüş bir iddia.”

Çelik, bu programdan çıkışının nasıl mümkün olabileceğine ilişkin sürdürdüğü konuşmasının devamında “boş tencerenin iktidar devireceğine” inandığını söyledi. Toplumsal ve siyasal muhalefetin “Zaten zor bir süreçten geçiyoruz, katlanmak lazım” gibi bir çizgiye çekilmesinin bir tehlike olacağını kaydeden Çelik, Şimşek programının ideolojik temeline karşı direnmek gerektiğinin altını çizdi, erken seçimin toplumsal bir talep haline getirilmesinin elzem olduğunu vurguladı.

Oturumun son konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Serkan Öngel ise emeğin mevcut durumuna ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye işçi sınıfı tarihini oluşturan geçmiş deneyim ve birikimlerin bugünkü hareketin gündemini çok oluşturamadığını kaydeden Öngel, sendikal yapıların çoğunun da işçiyle temas halinde olmadığının altını çizdi. Esnek çalışma ve stajyerlik gibi uygulamalarla düşük ücretlerle güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını vurgularken, her ne kadar umutsuz olmadığının altını çizse de “Tablo iç açıcı değil” dedi.

ADI KONULMAMIŞ BİR IMF PROGRAMI

İrem Yıldırım’ın yönettiği “Dünyada ve Türkiye’de Sınıf Hareketinin Bugünü ve Çıkış Yolları” isimli ikinci oturumda Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar, Emek Çalışmaları Topluluğu’ndan Deniz Sert, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’ndan Eren Edebali ve Eğitim-Sen İstanbul 1. Nolu Şube Başkanı Barış Uluocak sunumlar gerçekleştirdi.

Oturumun ilk konuşmasını gerçekleştiren Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar adı konmamış bir IMF programının uygulandığını söyledi. Şimşek’in 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından oluşturulan kabine ile göreve geldiğinde “Rasyonel politikalar uygulayacağız” açıklaması yaptığını hatırlatan Atar, “Önceki dönemdeki politikalar rasyonel değil miydi, yahut rasyonel değilse neden uygulandı?” diye sorarak şunları ekledi: “Şimşek öncesi Nebati ve ondan da önce Damat döneminde uygulanan ekonomik politikaların sonucu yine emekçilerin aleyhine oldu. Emekçilerin milli gelirden aldığı pay giderek azaldı, hayat pahalılığı arttı, reel ücretler eridi. Uygulanan politikalar ne olursa olsun emekçiye her zaman kayıp olarak döndü.”

Atar, konuşması boyunca iktidarın “grev ertelemesi” olarak isimlendirdiği grev yasaklarına karşı grev hakkına sahip çıkmanın öneminin altını çizerek sürmekte olan grevlerden örnekler verdi. Mevcut vergilendirme sistemiyle birlikte işçilerin kazandıklarının üçte ikisini devlete verdiğini kaydeden Atar, “Bu vergi dilimleri, işçinin alın terini açıktan sermayeye aktarma operasyonudur” dedi.

Emek Çalışmaları Topluluğu’ndan Deniz Sert “Türkiye ve Dünyada Emek Hareketinin Durumu” adlı sunumunu gerçekleştirdi. Sert, sunumunda pandemi sonrası enflasyonun devasa bir yükseliş yaşadığı ancak emeğin payının çok azaldığı ve 2015 sonrası işçi eylemlerin yeniden pik yaptığı yıl olan 2022’yi ele aldı.

İŞ KOLU BARAJI KALDIRILMALI

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’ndan Eren Edebali, konuşmasında 26 Mayıs’tan bu yana Meclis önünde gerçekleştirdikleri eğitim nöbetiyle bir eğitim mücadelesi verdiklerini söyledi. Önceki yıllarda kamuya kıyasla daha iyi çalışma şartları sunduğu için bir albeniye sahip olan özel sektörün bugün öğretmenlere güvencesizlik dışında hiçbir şey sunmadığını kaydeden Edebali, sektöriçi dönüşümün altını çizdi. İş kolu barajının örgütlenmeleri önünde ciddi bir engel olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bizim şu an 13 bin üyemiz var, farklı işkolu kapsamında olduğu için üye olamayan arkadaş sayımız ise 17 bin. Gerekli barajı aşamadığımız için Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hakkımızdan mahrum kaldık.”

Maarif Modeli ve ÇEDES gibi uygulamalarla eğitimin günden güne gericileştiğini kaydeden Edebali, Şimşek programı kapsamında 3 sene boyunca öğretmen atamalarının yapılmayacak olmasının özel sektörde yeni bir kriz yaratacağına da vurgu yaptı.

Oturumun son konuşmasını gerçekleştiren Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak da Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın gerçekleştirdiği çeşitli eylemlerden örnek vererek sendikal rutin ve ezberlerin kapsamının dışına çıkmak gerektiğini düşündüğünü söyledi. Sınıf kitle sendikacılığının yol ve yöntemlerinin benimsenerek ilerletilmesi gerektiğini vurgulayan Uluocak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kamuda çalışan öğretmenler hakkında “Fonlanıyorlar” ifadesini kullanmasına tepki gösterdi, “Kamu çalışanları, devlet tarafından fonlanan ya da beslenen kimseler değil, kamunun layığıyla hizmet alması için emek veren kişilerdir” dedi.

Dilan Esen’in modere ettiği üçüncü ve son oturumda ise forum gerçekleştirildi. Forumda sınıf örgütlenmesi için öneri, görüş ve tavsiyeler alındı.