Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin maaşlarına yapılacak zam bugün belli olacak. 2016-2020 yılları arasında ortalama işçi ücretleri yüzde 30,4 artarken, TÜFE yüzde 72,6, gıda enflasyonu ise yüzde 90,4 arttı.

İşçi enflasyonun altında ezildi!

TÜİK bugün yıllık enflasyon oranını açıklayacak. Milyonlarca çalışanın ücreti ve maaşı ile milyonlarca emeklinin aylığını esasen TÜİK belirleyecek. Çalışanlara ve emeklilere TÜİK enflasyonu esas alınarak ve muhtemelen bunun biraz üzerinde bir artış yapılacak. Zamların önemli bir bölümü Ocak 2022’ye sarkıtıldığı için TÜİK enflasyonu her durumda yaşanan enflasyondan çok daha düşük olacak.

Türk-İş, Aralık 2021 gıda enflasyonunu yüzde 25,75, 2021 yılı için ise yüzde 54,6 olarak açıkladı. Böylece 2022 yılında asgari ücrete yapılan yüzde 50,5 zam şimdiden ermiş oldu. İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise İstanbul Ücretliler Endeksi’nin Aralık 2021’de yüzde 9,65, 2021 yılında ise yüzde 34,18 arttığını duyurdu. TÜİK’in bugün açıklayacağı enflasyon oranı baskılanacak mı yoksa gereçeğe yakın mı olacak bu verilere bakarak anlamak mümkün olacak. Enflasyonun baskılanması ve düşük açıklanması işçilerin, memurların ve emeklilerin daha da yoksullaşmasına yol açacak.


TÜİK ezilmeyi teyit etti

Önceki yazılarımda vurgulandığım gibi “TÜİK ülkenin en büyük işvereni” durumuna geldi. Bütün emek gelirleri resmi enflasyona göre belirleniyor. Böylece emek büyümeden pay alamıyor ve yoksullaşıyor. Ancak işçi ücretlerinin TÜİK enflasyonu kadar bile artmadığı ortaya çıktı. TÜİK tarafından 24 Aralık 2020’de açıklanan İşgücü Maliyeti İstatistiklerine göre ortalama ücret artışları resmi enflasyonun oldukça altında kaldı. TÜİK verilerine göre işçilik maliyetleri ve brüt ortalama işçi ücretleri enflasyonun oldukça altında kaldı. TÜİK işçilerin enflasyonun altında ezildiğini teyit etmiş oldu.

TÜİK tarafından 4 yılda bir açıklanan İşgücü Maliyeti İstatistiklerine göre 2016 yılında ortalama 3 bin 106 TL olan brüt ücret, 2020 yılında 4 bin 50 TL’ye çıkmış. Böylece ortalama brüt işçi ücretleri 4 yılda yüzde 30,4 artmış. Ancak 2016 ile 2020 arasındaki resmi enflasyon (TÜFE) ise yüzde 72,6 oranında artmış. 2016 ile 2020 arası resmi gıda enflasyonu ise yüzde 90,4 olarak gerçekleşmiş. İnanılmaz ama gerçek bu! Ortalama işçi ücretleri enflasyonun 42,2 puan, gıda enflasyonunun ise 60 puan altında kalmış! Son 4 yılın resmi enflasyonu ücretlerin iki katından fazla artmış. İki veri de TÜİK’in resmi verisi. Mızrak çuvala sığmıyor!

TÜİK verilerinin de açıkça ortaya koyduğu gibi işçiler enflasyonun altında ezildi. Hem de öyle böyle değil. Enflasyon ücretler üzerinden silindir gibi geçti. Böylece “işçileri enflasyona ezdirmiyoruz” iddiasının doğru olmadığı TÜİK’in resmi verileri ile ortaya çıkmış oldu.

isci-enflasyonun-altinda-ezildi-962678-1.

isci-enflasyonun-altinda-ezildi-962680-1.


Asgari ücret tuzağı

Bu tablo bir gerçeği daha ortaya koymuş oldu. Asgari ücretteki artışlar işçi ücretlerini yükseltmiyor, tersine ortalama ücretlerin asgari ücrete yaklaşmasına yol açıyor. Nitekim TÜİK İşgücü Maliyeti İstatistikleri asgari ücret ile ortama ücret makasının iyice kapandığını da ortaya koyuyor. Asgari ücret 2016-2020 arasında yüzde 78,7 artarken aynı dönemde brüt ücretler yüzde 30,4 artmış. Böylece 2016 yılında ortalama brüt ücret asgari ücretin yüzde 89 üstündeyken, 2020’de yüzde 38 üstüne gerilemiş. Asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki fark ciddi biçimde kapanmış ve ortalama ücretler asgari ücrete yakınsamış durumda. Son zamanlarda çeşitli yazılarımda “asgari ücret tuzağı” olarak anlattığım olgu TÜİK’in yeni verileri ile de teyit edilmiş oldu.

Peki nasıl oluyor da işçilere enflasyon kadar zam yapıldığı iddia edildiği halde, toplu iş sözleşmeleriyle işçi ücretleri en az enflasyon kadar artırıldığı halde ve asgari ücret enflasyondan daha fazla artırıldığı halde işçi ücretleri enflasyonun altında eziliyor?

Tane tane anlatalım:

• Bütün işçi ücretlerinin enflasyon kadar artırıldığı iddiası doğru değil. Özel sektörde ve özellikle sendikasız işyerlerinde ücret artışları enflasyonun altında kalmaktadır. Çünkü buralarda işçilerin pazarlık gücü yoktur.

• İşverenler ücreti yüksek işçiyi çıkartıp düşük ücretli işçi almaktadır. Bu durum hem işçilik maliyetlerini hem de ortalama işçi ücretlerini düşürmektedir.

• Sendikalı işyerlerinde ücretler enflasyondan çok artsa da iki nedenle bu durum ücret artışlarının sınırlı kalmasına yol açmaktadır. Birincisi toplu iş sözleşmeli işçi sayısının ve oranının son derece sınırlı olmasıdır. Özel sektörde bu oran yüzde 5-6 düzeyine kadar gerilemektedir. İkinci olarak sendikalı işyerlerinde bile yüksek ücretli işçiler çıkartılıp yerine düşük ücretli işçiler alınmaktadır. Böylece ücretler düşmektedir.

• Asgari ücret artışları ortalama işçi ücretlerine yansımamaktadır. Ortama işçi ücret artışları asgari ücretin çok altında kaldı.

• Son olarak pandemi dönemi ücretler üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve ücret artışları enflasyonun altında kaldı.

Toplu iş sözleşmelerinde yaşanan tıkanmayı ve yaklaşan grevleri bir de bu gözle okumak lazım. 2020’yi anlatan bu verilerin 2021’de daha da kötüleştiği sır değil. Hızla artan fiyatlar emekçilerin yoksullaşmasını derinleştiriyor. Artan işçi eylemlerini, grev eğilimini ve direnişlerini bu açıdan ele almak lazım.

MESS’in çifte standardı

Metal işverenleri ve onların örgütü MESS ile işçi sendikaları arasındaki uyuşmazlık ve yaklaşan grev bu gelişmelerin sonucudur. Sendikalı olanlar dahil işçiler, bırakalım refahtan pay almayı enflasyona ezildi. Türk-İş üyesi Türk Metal ile DİSK üyesi Birleşik Metal-İş’in yaklaşan grevlerine bu açıdan bakmak lazım. Güneş çarığı çarık ayağı sıkıyor!

İşçilerin alım gücünün düşmesi, pahalılık, çalışanların çoğunluğunun asgari ücretli hale gelmesi işçi sınıfının tepkisini büyütüyor ve bölüşüm mücadelesinin şiddetini artırıyor.

TİSK’in en büyük ve belirleyici üyesi olarak asgari ücrette yüzde 50,5 artışa onay veren MESS, sıra sendikalı işçilerin ücret artışına gelince yüzde 17 teklif verebiliyor. Asgari ücrette onay verilen artış ile sendikalı işçilere teklif edilen oranın anlamı açıktır. MESS metal işçisinin ücretlerinin asgari ücrete yaklaşmasını istiyor. MESS’in çifte standardının ardında yatan gerçek budur.

Bir kez daha yazalım. 2021 Ağustos ve Eylül ayındaki teklifler geçerliliğini yitirmiştir. Şimdi yepyeni koşullar söz konusudur. Asgari ücretin yüzde 50,5 arttığı, enflasyonun hızla tırmandığı koşullarda işçilerin alım gücünü korumanın yolu en az asgari ücret artış oranında zamdır. Aksi halde işçi ücretleri asgari ücrete yaklaşacak, işçiler büyümeden pay alamayacak ve alım güçleri zayıflayacaktır. Ücret pazarlığında resmi enflasyon cenderesini kırmanın yolu asgari ücret artışı oranının altında kalmayan bir ücret artışı ve büyümeden pay almayı hedefleyen bir ücret politikasıdır.

Bugün emekliler için de tarihi bir gün. Açıklanacak enflasyon oranı onların da aylıklarının belirlenmesinde belirleyici olacak. Halen Hazine katkısıyla en düşük emekli aylığı bin 500 TL. Ortalama işçi emekli aylığı 2 bin 600 TL. Asgari ücret ise 4 bin 253 TL. Vahim gerçek budur. Kamuoyunda konuşulan yüzde 30-40 artışı bir kenara koyun. En düşük emekli aylığı yüzde 40 artsa 2 bin 100 TL olur. Ortalama emekli aylığı yüzde 40 artsa 3 bin 640 TL olur. Asgari ücret 4 bin 253 TL! Yapılacak iş bellidir. En düşük emekli aylığı asgari ücretten az olmamak üzere emekli aylıklarına asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalıdır.