Corbyn’in sola çektiği İşçi Partisi’nin dümenini sağa kıran Starmer’a tepki büyük. Tabandan kopuşlar devam ediyor. Gerekçe yeni liderin Blair benzeri neoliberal politikalara geri dönmesi ve emekçilere sırtını dönmesi.

İşçi Partisi’ni sağa çeken Starmer’a tepki

DIŞ HABERLER SERVİSİ

İngiliz İşçi Partisi’nde sular kaynamaya devam ediyor. 13 Aralık’taki genel seçim başarısızlığının ardından istifa eden Jeremy Corbyn’in yerine partinin başına geçen ve partiyi sağa çekmekle suçlanan Keir Starmer’a tepki büyük. 4 Nisan’daki kongrede İşçi Partisi’nin yeni başkanı seçilen Starmer, Corbyn’in bıraktığı yerden devam edeceklerinin sözünü verse de sözünü tutmayarak partiyi liberal hata soktu. Bu nedenle Tony Blair çizgisine yakın olduğu bilinen Starmer’ın başa gelmesinin ardından partiden kopuşlar yaşanmaya başlandı.

CORBYN SOLA ÇEKMİŞTİ

Corbyn’in liderliğini yaptığı İşçi Partisi, 2015-2020 yılları arasında direksiyonu sola kırmış, izlenen sol hat sadece adada değil bütün Avrupa’da ilgiyle izlenmişti. Corbyn’in görevde kaldığı beş yıl süresince anti-emperyalist, neoliberal ekonomi karşıtı politikaları, cinsiyet eşitliği sağlanması adına çalışması partiye partinin binlerce yeni üye kazandırarak seçmen tabanını büyüttü.

Corbyn’in yeni parti politikaları 40 yıllık İşçi Partisi’ni daha sol bir çizgiye çekmeye çalışarak 400 bin yeni üye kazanmasını sağlamıştı. Enternasyonalist bir anlayış ile hareket eden Corbyn çizgisi, İngiltere’nin Filistin’de işlediği sömürge ve insanlık suçları konusunda sorumlu tutulmasının zamanı geldiğini sıklıkla gündeme getirdi. İngiltere’nin, Filistin’deki ve başka yerlerdeki sömürge suçlarından sorumlu tutulması zamanı geldiğini birçok kez ifade etti.
Yemen’e satılan silahların Blair döneminde başladığını söyleyen Corbyn, Yemen’de savaş karşıtı hareketlerin içerisinde aktif rol oynamaya ve Filistin işgaline karşı İngiltere’de nabzı tutmaya devam ederken Corbyn’in arkasından gelen Starmer ise bu konuda net bir politika çizmiyor.

İSRAİL’İ ELEŞTİREN YANIYOR

Parti içerisinde muhalif kanadı temsil ettiği bilinen Rebecca Long-Bailey, İsrail’i eleştiren söylemleri nedeniyle “Yahudi düşmanlığı” yaptığı gerekçesiyle görevden alındı. Parti içerisinde İsrail’i eleştirmenin, Yahudi düşmanlığı olmadığını dile getiren tepkilere rağmen Starmer bu kararından vazgeçmedi.

Bailey’in görevden alınmasına yol açan olay, oyuncu Maxine Peake’in, George Floyd’un öldürülmesinin ardından verdiği bir röportajda bir kişinin boğazına oturularak, nefessiz bırakılmasının eğitimini İsrail İstihbarat Servisi’nin verdiğini ifade etmesini paylaşmasıydı. Bailey, “Maxine Peake tam bir cevher” yorumunu yaparak, söz konusu röportajı Twitter hesabından paylaşınca hedef haline getirildi. Starmer’ın kararı ve gösterilen tepkiler parti içindeki ayrışmaların bir kez daha gözle görülür olmasına neden oldu. Starmer’ın kararını parti içindeki İsrail yanlısı cephede memnuniyetle karşılandı. Britanya Yahudileri Temsilcileri örgütü de hızla hareket etmesinden dolayı Starmer’ı kutladı.

Sosyalist sol anlayışı temsil eden Corbyn’in maliye sözcüsü ve en yakın destekçisi John McDonnel ise kararı eleştirerek, “İsrail’in mevcut politikalarını eleştirmek Yahudi düşmanlığı değildir” açıklamasında bulundu. Kararın alınmasını olumlu bir şekilde karşılayanlar arasında Irak Savaşı sırasında işgal hareketine imza atan Tony Blair de bulunuyor.

UTANÇ VERİCİ MUHALEFET

Starmer’a en büyük tepkilerden biri ise pandemi süresince Muhafazakar parti’li Başbakan Boris Johnson’ın politikalarını yeterince sert eleştiremediği yönünde. Parti tabanından kopuşların büyük bir çoğunluğu, Blair dönemi benzeri neoliberal politikalara geri dönüş olduğu ve İşçi Partisi’nin emekçilere sırtını dönmesi nedeniyle gerçekleşti. Corbyn’nin 5 yıllık liderliğinde 400 bin yeni üye kazanan İşçi Partisi, büyük kopuşlar yaşamaya başladı.
1997’de Blair’in liderliğe gelmesiyle birlikte neoliberalizm ile uzlaşma konusunda inanılmaz bir hat çizen İşçi Partisi’nin bu tozu üzerinden atması kolay olmadı. Küresel sermaye ve işçi sınıfının hakları arasında hiçbir çelişki olmadığını savunan Blair, ABD ile birlikte Ortadoğu’daki işgallerin baş sorumlularındandı.

Starmer, hükümetin koronavirüs salgını karşısında biçimsel ve acınası önemlerinin karşısında emekçileri, “zor günlerde sadık bir muhalefet” olarak konumlandırdı. Johnson’un danışmanı, Dominic Cummings’in salgın önlemi olarak alınan karantina kurallarını ihlal edip ailesini ziyaret etmesi üzerine ülke gündemini uzun süre meşgul etti. Ülke içindeki aktivist gruplar, sendikalar, İşçi Partisi’ndeki sol kanat istifa talebinde bulunurken Starmer, böyle bir talep sunmayı reddetti.

Ulusal Öğretmenler Birliği(NEU) 1 Haziran’da başlattıkları, okulların erken açılmasına ilişkin kampanyasına karşı çıkmış ve sendikaya yakın olduğu bilinen başkan yardımcısı Rebecca Long-Bailey’i görevden almıştı.


YAKALANAN ŞANS KAÇIRILDI MI?

Partinin beş yıllık bir dönüşümden sonra, eski politikalarına geri dönüşünün nedeni seçimlerde gelen yenilgiler olmadığı çok açık bir biçimde ortada duruyor. Kitlesi bu kadar büyük bir partinin, parti dışı muhalefet ile daha fazla temas halinde olması, eşitsizliğe, iklim değişikliğine, yerleşmiş ırkçılığa karşı mücadele eden örgütler ile birlikte hareket etmesi yeniden sosyalist kanadın güçlenmesine olanak sağlayabilir. Corbyn’e yakın olan isimler bile tek başarısızlıklarının seçim değil, “temassızlık” olduğunu açıkça dile getiriyor. Yeni bir sol parti tartışmaları yapılsa da bunun İngiltere gibi kökleşmiş kurumların olduğu bir ada ülkesinde çok kolay gerçekleşemeyeceği öngörülüyor.