Dünya işçi sınıfı, 2020 boyunca kriz üstüne kriz, kriz içinde kriz yaşadı. Covid-19 ekonomik krizleri, eşitsizliği ve ayrımcılıkları körükledi. Yıl boyunca kitlesel ve sürekli işçi eylemleri düzenlendi, grev rekorları kırıldı.

İşçi sınıfı isyanda

Kıvanç ELİAÇIK

2020 uluslararası sendikal hareket için olağan bir yıl olarak başlamıştı. Yıllık planlamalarda kongre hazırlıkları ve adaylık tartışmaları vardı. Bazı kazanımlar ve tehlikeler üzerine analizler yapılıyordu.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) küresel anketine göre, bir önceki yıl olduğu gibi, işçiler yoksulluk içinde yaşıyor ve siyasetçilere güvenmiyordu. Taşeronlaşma ve güvencesizlik yaygınlaştıkça ücretler düşüyor, iş kazaları artıyordu. Kadınlar, göçmenler ve azınlıklar zorlu mücadelelere rağmen ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaya devam ediyordu. Halk demokrasileri değil, aç gözlü şirketler ve onların siyasi temsilcileri güçleniyordu. Savaşlar, çatışmalar ve silahlanma harcamaları sürüyordu. Yeni teknolojilerin insanlığa özgürlük ve refah değil, yeni hak gaspları getirmesinden endişe ediliyordu.

Öğrencilerin başını çektiği iklim grevleri sayesinde sendikalar iklim krizini ve ekolojiyi tartışmaya başlamıştı. SARS virüsünün istihdamda ve işçi hayatlarında yarattığı etki gündemin alt sıralarındaydı.

isci-sinifi-isyanda-824183-1.

İKLİM KRİZİNDEN PANDEMİYE

2020 Ocak ayında Avustralya’da kıta tarihinin en büyük yangını devam ediyordu. Yangının kontrol altına alınması 6 ay sürdü. 8 milyon hektar orman alanı yok oldu. Avustralya Sendikalar Konseyi (ACTU) yangının iklim krizinin bir parçası olduğu tespitiyle bütün sendikaları iklim politikaları oluşturmaya davet etti: “İklim grevlerine katılmalıyız, işyerlerini ve toplu sözleşmelerimizi yeni bir pespektifle iklim acil durumuna göre düzenlemeliyiz.”

Aynı günlerde İngilizce sözlüğe yeni bir kelime eklendi: Brexit. İngiltere, Avrupa Birliği’nden ayrıldı. İngiliz Sendikalar Kongresi (TUC) 2020 yılını Brexit’in (İngiliz ve göçmen) işçi haklarına yapacağı olumsuz etkilere karşı kampanyalarla geçirdi. TUC, Türkiye ile imzalanacak yeni ticaret anlaşmasına işçi haklarıyla ilgili maddeler konulması gerektiğini de vurguladı.

Şubat ayında dünyanın gözü Türkiye-Yunanistan sınırındaydı. Binlerce mülteci AB ülkelerine gitmek üzere sınırı geçmeye çalışıyordu. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Türkiye ve AB arasında imzalanan anlaşmaları eleştirerek, tarafları mültecileri siyasi ve ekonomik pazarlık konusu yapmaktan vazgeçmeye çağırdı.

Mart ayında mültecilerin sınırdaki bekleyişi sürerken Dünya Sağlık Örgütü Covid-19’un bir pandemi olduğunu açıkladı. Büyük etkinlikler ertelenmeye başladı. Tokyo Olimpiyatı, Eurovision derken, savaşlardan bile etkilenmeyen ILO Konferansı ertelendi. Ulusal ve uluslararası sendika toplantıları internet üzerinden video konferans yoluyla yapılmaya başlandı. Japonya Sendikalar Konfederasyonu (Zenroren) kongresini maskeli delegeler ve dezenfektanlı kürsülerle farklı salonlarda ve farklı tarihlerde bir dizi toplantıyla tamamladı. Başbakan Abe’nin istifasının talep edildiği kongre süreci bitmeden liberalizmin Japonya’daki temsilcisi Abe istifa etti.

isci-sinifi-isyanda-824180-1.

TEK DÜNYA TEK 1 MAYIS

İşçi sınıfının en büyük uluslararası eylem günü olan 1 Mayıs’ta, 1886’dan beri ilk kez büyük kalabalıklar bir araya gelemedi. Bazı ülkelerde sosyal mesafeli kutlamalar yapılsa da büyük ölçüde sanal eylemler düzenlendi. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ve LabourStart’ın düzenlediği 24 saat süren sanal miting, sabahın erken saatlerinde gözaltına alınan DİSK üyelerinin haberleriyle başladı. Gün boyunca dünya işçileri hem 1 Mayıs’ı kutladılar hem de diğer ülkelerdeki etkinlikleri takip edebildiler.

ABD’nin Minneapolis kentinde 25 Mayıs’ta George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi Black Lives Mater (Siyahların Hayatı Değerlidir) hareketini başlattı. Siyahlar ve göçmenlerin öncülük ettiği harekete sendikalar da katıldı. Washington DC’de AFL-CIO (Amerikan Emek Federasyonu) genel merkezi saldırıya uğradı. Göstericiler polis sendikasının ihraç edilmesini talep ediyordu. Saldırının ardından AFL-CIO “Binamızı onaracağız, ırkçılığa karşı sosyal adalet mücadelemize devam edeceğiz. BLM hareketini destekliyoruz” diyerek özeleştiri verdi.

isci-sinifi-isyanda-824179-1.

GREV REKORLARI KIRILDI

Dünya işçi sınıfı, 2020 boyunca kriz üstüne kriz, kriz içinde kriz yaşadı. Covid-19 ekonomik krizleri, eşitsizliği ve ayrımcılıkları körükledi. İklim krizinin ekonomi ve halk sağlığı üzerindeki etkileri kendini göstermeye başladı.

Yıl boyunca kitlesel ve sürekli işçi eylemleri düzenlendi. Hindistan’da dünya tarihinin en geniş katılımlı genel grevleri gerçekleşti. Belarus’ta işçiler fabrika ve karakol arasında mekik dokudu ve siyasi taleplerle çok sayıda grev düzenlendi. Sendikalar Kolombiya’da cinayetlerle, Hong Kong’ta tutuklamalarla durdurulmak istense de grevler ve yürüyüşler durmadı. Şili Sendikalar Konfederasyonu (CUT) Pinochet anayasasını değiştirmeyi başardı. ABD’de sendikalar ve işçiler Trump’ın kaybetmesini sağladı. ILO, sendikaların etkisiyle kadınlara yönelik ayrımcılıklara karşı yeni sözleşmeler hazırladı.

isci-sinifi-isyanda-824182-1.

YILIN EN KÖTÜ PATRONU

Amazon.com’un patronu Jeff Bezos pek çok ankette yılın en kötü patronu seçildi. Çünkü Bezos’un astronomik servetinin arkasında işçilerin sömürülmesi, doğanın tahrip edilmesi ve yasaların ihlal edilmesi yatıyor. İlerici Enternasyonal (PI), sendikaların, tüketici derneklerinin, çevre hareketlerinin katılımıyla #AmazonÖdesin (#MakeAmazonPay) başlıklı bir kampanya başlattı.

PI’a göre Amazon dijital platformlar aracılığıyla üretim, dağıtım ve tüketimde bir devrim yarattığını iddia etse de aslında e-ticaret faaliyetleri üzerinden sosyal ve ekonomik kontrol alanları yarattı ve nihayetinde bir imparatorluk kurdu. Bu imparatorluk işyerlerinden evlere kadar uzanıyor; üreticileri, tedarikçileri ve tüketicileri kontrol altına alıyor. Madencilikten kamu yatırımlarına, gıda tedariğinden finansal hizmetlere uzanan bu yapı özel bir şirkete değil, yağmacı bir imparatorluğa benziyor.

Amazon Ödesin kampanyası şirketleri işçi haklarına saygı göstermeye çağırıyor ve kooperatiflerin güçlenmesini savunuyor. 2020 yılı boyunca Amazon için çalışan işçiler farklı ülkelerde çok sayıda grev düzenlediler. Pek çok sektör ve şirket Covid-19’dan olumsuz etkilenirken e-ticaret şirketleri kârlarını katladı. E-ticaret kapsamındaki ticaret, taşımacılık, bankacılık, bilişim, iletişim ve diğer hizmetlerde işlem hacmi artarken çalışma koşulları kötüleşti. E-ticaretteki sendikal örgütlenmeler önümüzdeki dönem için önemli ipuçları verdi.

isci-sinifi-isyanda-824181-1.

PREKARYANIN YENİ YÜZÜ: SANATÇILAR

Bazı meslekler Covid-19 ile beraber varlık-yokluk krizine girdi. UNESCO’ya göre küresel gayri safi hasılanın yüzde 3’ünü sağlayan kültür sanat işkolu bunlardan biri. Kafe ve restoranlardan sonra en çok iş kaybı kültür, sanat ve eğlence sektöründe yaşandı. Avrupa’da bu işkollarında çalışanlarının yüzde 40’ı işsiz kaldı.

Ünlü sanatçıların yaşadığı ekonomik sorunlar, iptal olan konserler, yarım kalan turneler, kapanan sinemalar haber oldu. Ama sektörde çalışan görünmez kahramanlar ve emekçiler unutuldu. Emeğiyle geçinen milyonlarca sanatçı ve onlarla beraber çalışan işçiler aniden işsiz kaldı. Üstelik krizin ne zaman biteceği bilinmiyor. Pandemi bittiğinde stüdyoların, sahnelerin ne halde olacağını kimse tahmin edemiyor. Müzik ve sinema için online platformlar, sanal müzeler, sosyal medya yayınları sektördeki ekonomik ilişkileri bambaşka bir boyuta taşıyacak…

Covid-19 günlerinde kültür sanat işkolunda çalışanlar hükümetler tarafından yok sayıldı. Bazı ülkeler vergi muafiyeti veya sosyal yardım gibi destekler sağlasa da teknisyenler, asistanlar, set işçileri bu yardımlardan faydalanamadı. İspanya Kültür Bakanı Rodriguez Uribes, Orson Welles’ten yaptığı alıntıyla “Önce hayat, sonra sinema” diyerek sinema salonlarını kapattı. Ama binlerce işçinin hayatıyla oynamış oldu. Pandemi öncesinde zayıf olan veya sadece belirli mesleklere odaklanmış sendikalar bir araya gelmeye başladılar. Yeni kurulan sendika birlikleri, hükümetlere ve dijital platformlara karşı bu alanda çalışan veya işsiz kalan işçileri temsil etmeye başladı.

ALKIŞLAR PROLETARYAYA

2020, işçi sınıfının üzerindeki görünmezlik perdesinin kalktığı bir yıl oldu. Medyada ve siyasette görünmez duyulmaz olan işçiler, pandemi günlerinde fark edildiler. Karantinada evinde kalanlar; çalışmaya devam eden, çalışmaya devam etmek zorunda olan işçileri fark ettiler. Hastaneler, temizlik hizmetleri, marketler, kargo şirketleri her zamankinden çok çalıştı. Buralardaki çalışma koşulları, tehlikeler, zorluklar belki de ilk kez toplumun gündemine geldi.
2020’de sağlık emekçileri hem pandemiye hem de kötü çalışma koşullarına karşı savaştı. Pek çok ülkede günlerde balkonlarda sağlık işçileri için alkışlı dayanışma eylemleri düzenlendi.