Google Play Store
App Store

Emeğiyle geçinenlerin cüzdanı küçüldü. Yılın başından bu yana artan vergi yükü ve yüksek enflasyon, işçilerin harcanabilir gelirlerini düşürdü. DİSK-AR toplam kaybın 1 trilyon 328 milyar TL olduğunu hesapladı. Genel-İş raporuna göre çalışan yoksulluğu yüzde 10,7 ile AB ortalamasının üzerinde.

İşçi ücretlerinin yarısı buhar oldu

BirGün/ANKARA

Türkiye’de gelir dağılımındaki bozulma ve ücretlerdeki erime derinleşiyor. DİSK'e bağlı Genel-İş’in gelir eşitsizliği raporuna göre Türkiye, Avrupa’nın en yüksek gelir adaletsizliği olan ülkesi konumuna gelirken DİSK-AR’ın yayımladığı ücret kayıpları raporu 2025’in ilk dokuz ayında 17 milyon sigortalı işçinin toplam gelir kaybının 1 trilyon 328 milyar lirayı aştığını ve maaşların ortalama yüzde 41’i buharlaştığını ortaya koydu.

İki yeni DİSK raporu, bölüşüm krizini net bir biçimde ortaya koydu. Hem vergi ve kesintiler hem de enflasyon gelir bölüşümünü daha da kötüleştiriyor.

Yılın başından bu yana artan vergi yükü ve yüksek enflasyon, işçilerin harcanabilir reel gelirlerini düşürdü. DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre, Ocak-Eylül 2025 döneminde işçilerin enflasyon kaynaklı kaybı 789 milyar TL, gelir ve damga vergisi kaynaklı kaybı ise 539 milyar TL oldu. Toplamda 1 trilyon 328 milyar TL'lik bir kayıp ortaya çıktı.

MAAŞIN 4’TE BİRİ ORTADAN KALKTI

Yalnızca Eylül ayında işçi başına ortalama kayıp 12 bin 767 TL olurken ortalama ücretin yaklaşık yüzde 41’i enflasyon, vergi ve prim kesintileri nedeniyle buharlaştı.

2025 yılı başında net 22 bin 105 TL olarak belirlenen asgari ücretin reel karşılığı, Eylül itibarıyla 16 bin 483 TL’ye geriledi. Asgari ücretlinin toplam kaybı 64 bin 652 TL’yi buldu. Bu da maaşın yaklaşık dörtte birinin ortadan kalktığı anlamına geliyor.

Raporda, asgari ücrete yıl içinde ara zam yapılmamasının kayıpları artırdığı vurgusu yer alırken en düşük gelir grubunun alım gücündeki düşüşün toplumun tamamı üzerinde zincirleme etkiler yarattığına dikkat çekildi.

Rapor, ücret düzeyi yükseldikçe yaşanan kaybın da arttığını ortaya koydu. Eylül 2025 verilerine göre, brüt 39 bin 8 TL kazanan bir işçinin net maaşı 23 bin 3 TL’ye düştü ve toplam kaybı 16 bin 5 TL oldu. Brüt 52 bin 11 TL kazanan bir işçi ise 27 bin 215 TL harcanabilir gelirle yetinmek zorunda kaldı. Kaybı 24 bin 796 TL olarak gerçekleşti. Brüt 78 bin 17 TL maaş alan bir çalışanın reel net geliri 38 bin 916 TL’ye geriledi ve kaybı aynı tutarda oldu.

Ayrıca DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesi (emar) tarafından hazırlanan 2024-2025 dönemi Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu, Türkiye'deki ekonomik bunalımın derinleştiğini gözler önüne serdi. Raporda “Ekonominin büyüdüğü iddia edilirken emekçi sınıfların gelirleri azalmış; yoksulluk ve borçluluk artmıştır” ifadelerine yer verildi.

Rapora göre, her 10 kişiden 2'si yoksul kaldı ve çalışan yoksulluğu AB ortalamasının çok üzerine çıktı. En zengin yüzde 20'lik kesim en yoksul yüzde 20'lik grubun yaklaşık 9 katı gelir elde ediyor.

100 ÇALIŞANDAN 11’İ YOKSUL

Rapora göre 2024 yılında Türkiye’de çalışanların yoksulluk oranı yüzde 10,7 olarak hesaplandı. İşsizliğin yüksekliği, bu yoksulluğun daha geniş kitleleri ve aileleri etkilemesine yol açıyor. Türkiye’deki çalışan yoksulluğunun yüzde 8,2 olan AB ortalamasının 2,5 puan üzerinde olduğu vurgulandı. Finlandiya, Hollanda, Çekya ve diğer birçok Avrupa ülkesinde çalışan yoksulluğunun oranı yüzde 5’in altında olduğu belirtildi.

Raporda ülkenin içinde bulunduğu ağır sosyoekonomik krizin, gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da büyüttüğü ve ülkeyi Avrupa’da gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke haline getirdiği vurgulandı. Bu durumun, millî gelirin toplumun geniş kesimlerine ulaşamamasına, zenginlerle yoksullar arasındaki makasın açılmasına ve orta sınıfın giderek yok olmasına yol açtığına dikkat çekildi.

Eurostat’ın verilerine göre AB ülkelerinin kişisel gelir dağılımını ölçmek için kullanılan ortalama gini katsayısının 0,344, Türkiye’nin katsayısının ise 0,461 olduğu kaydedildi. Bu oranın, Avrupa’daki hiçbir ülkede görülmediği belirtilirken rekor seviyedeki gini katsayısının, yalnızca ekonomik değil toplumsal ve siyasal krizlerin derinleşmesine de neden olduğu vurgulandı.

∗∗∗

5 YIL 9 AYDA SOFRALAR 9 KAT KÜÇÜLDÜ

Türkiye, OECD verilerinin güncellendiği her ay, gıda enflasyonunda açık ara liderliğini sürdürüyor. Hem resmi TÜİK verileri hem de uluslararası istatistikler, yurttaşın sofrasının her geçen gün daraldığını gözler önüne seriyor. Resmi verilere göre dahi yurttaş geçen 6 yıllık süreye göre aynı gıda sepetine neredeyse 9 kat daha fazla para ödüyor.

Dar gelirlilerin sepetinin önemli kısmını oluşturan gıdada enflasyon Türkiye'yi 'dünya liderliği' konumundan indirmiyor. OECD ağustos raporuna göre, Türkiye 38 OECD ülkesi içinde gıda fiyatlarında yıllık en fazla artışın görüldüğü ülke konumunu korudu. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre gıda enflasyonunda Türkiye yine zirveye otururken en yakın ülke olan Estonya'da güncel yıllık gıda enflasyonu oranı yüzde 9,2 olarak hesaplandı.

OECD'nin güncel ağustos enflasyonu raporunda ülkeden, "Türkiye, Kore ve Kolombiya'daki belirgin artışlar ortalamanın Şubat 2024'ten bu yana en yüksek seviyesine ulaşmasında etkili oldu" diye bahsedildi. OECD ülkeleri içinde yıllık gıda enflasyonu yüzde 5,0 olarak hesaplandı. Türkiye'de ise sadece eylül ayında gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 36,06 oldu. Ağustosta bu oran yüzde 33,28 olarak gerçekleşmişti.

OECD ülkede gıda fiyatlarının kümülatif artışına da dikkati çekti. Aralık 2019 ile Ağustos 2025 arasında gıda fiyatlarında kümülatif artış İsviçre'de sadece yüzde 6,9 iken Kolombiya ve Macaristan'da yaklaşık yüzde 80'e, Türkiye'de ise yüzde 790'ın üzerine ulaştı. Yurttaşın sofrası 5 yıl 9 aylık sürede yaklaşık 9 kat eksildi.

∗∗∗

YÜKSEK ENFLASYON ETKİSİ

Yüksek enflasyonun temel ihtiyaç kalemlerindeki harcamaları ciddi ölçüde artırdığına değinilen raporun detayları şöyle:

2024 yılında kurumsal olmayan nüfusun yüzde 60,9’u borçlu hale geldi. Nüfusun yüzde 12,5’i ise borçlarını ödemekte çok zorlanıyor.

Harcama kalemleri arasında konut ve kira harcamalarının payı yüzde 23,9’dan yüzde 26’ya yükseldi ve en büyük harcama kalemi olmayı sürdürdü.

Toplam hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması, 2023'te 24 bin 383 TL iken, 2024'te iki katına yaklaşarak 45 bin 344 TL'ye ulaştı.

Gıda ve alkolsüz içecekler harcaması da nominal olarak 5 bin 25 TL’den 8 bin 138 TL’ye yükseldi.

Asgari ücretin reel karşılığı 16.483 TL’ye geriledi.

Asgari ücretli 9 ayda 64.652 TL kaybetti.

Gini katsayısı AB ortalamasının 0,461 ile üstünde.

En zengin yüzde 20, en yoksul yüzde 20’nin 9 katı gelir elde ediyor.

Raporda, gelir eşitsizliği ve yoksullukla mücadele için acil çözüm önerileri sunuldu:

Krizin faturasını halka ve işçilere yükleyen ekonomi politikalarından vazgeçilmesi gerekiyor.

Asgari ücret ve tüm ücret düzeyleri insan onuruna yaraşır seviyeye çekilmeli ve hesaplama en az 4 kişilik bir ailenin giderleri üzerinden yapılmalıdır.

Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması uygulamasına gidilmeli.

Yoksulluktan en çok etkilenen kesimler olan kadınlar ve çocuklar için sosyal koruma politikaları hayata geçirilmelidir.