Google Play Store
App Store
İşçiler, yaşamak için alanlarda
Fotoğraf: DHA

Politika Servisi

İktidar eliyle ekonomik kriz günden güne derinleşirken başta işçiler ve çiftçiler olmak üzere emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimler insanca bir yaşam için mücadelelerini sürdürüyor. Bu süreç içerisinde hayat pahalılığı da her geçen gün biraz daha artarken emekçilerin ara zam talebine sırt çeviren iktidar da krizin olanca faturasını halka kesmeye devam ediyor.

TALEPLER BİR, YOLLAR AYRI

Bu şartlar altında yaz boyunca üreticisinden tüketicisine halkın bütün kesimleri ekonomik darboğazı tüm yakıcılığıyla deneyimledi. Yurdun pek çok yerindeki fabrikalarda işçiler hakları için iş bırakırken üreticiler traktörleriyle otoyolları kapattı, ellerinde kalan ürünleri yollara döktü. Her kesimden işçi ve emekçinin içine itildiği zorlu hayat koşullarının bünyelerinde yarattığı öfke ve isyan o denli büyük ki HAK-İŞ dâhil iktidara yakın sendika ve konfederasyonlar bile meydanlara çıkma kararı aldı.

HAK-İŞ’in 23 Ağustos’ta Kayseri’de gerçekleştirdiği mitingin ardından TÜRK-İŞ Tekirdağ Çerkezköy’de ilk mitingini gerçekleştirdi. ‘Zordayız geçinemiyoruz’ başlığı ile düzenlenen mitingde konuşan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergun Atalay, alandaki işçiler tarafından istifaya çağırılarak protesto edildi. İstifa çağrılarının ardından konuşmasına devam eden Atalay, vergideki adaletsizliğini, düşük ücretleri, hak kayıplarını ve enflasyon oranlarını eleştirdi. “Biz cefası çok, sefası az olan işçi topluluğuyuz” diyen Atalay, ekim ayının sonunda 2025 yılı bütçe planlanması yapılmadan önce Ankara’da miting gerçekleştireceklerini ilan etti. DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ’in bir araya gelerek 9 Temmuz’da yayımladıkları 10 maddelik ortak bildiriye dair ise hiçbir somut adım atılmadı.

Hemfikir oldukları ücretlerde iyileştirme, vergide ve gelirde adalet gibi taleplere rağmen ortak bir zeminde buluşamayan konfederasyonlar, mitinglerini de ayrı ayrı gerçekleştirmeye başladı. Şimdiye kadar gerçekleşen mitinglere katılımın beklenenden zayıf olması ise mitinglerin, işçi ve emekçilerin taleplerini meydanlara taşıma konusunda eksik kaldığını da ortaya koydu. Öte yandan konfederasyonlar, 9 Temmuz’dan bu yana onlarca fabrika ve işyerinde gerçekleşen eylem ve iş bırakmalara, üreticilerin gerçekleştirdiği traktörlerle yol kapama ve elde kalan ürünleri sokağa dökme gibi protestolara ilgisiz kaldı. Tabanda biriken öfke ve isyanın önündeki yolu açamadıkları gibi ilan ettikleri eylem planlarıyla hâlihazırda taleplerini haykıran kitlelerin arkasından geldiler.