Çorlu’da faaliyet gösteren Bel Karper fabrikası patronu, sendikayı hazmedemeyince toplu sözleşme masasına oturmadı. Greve çıkan işçiler “Kaybedecek bir şeyimiz yok. İnsanca yaşanır bir ücret istiyoruz” diye konuştu.

İşçinin mücadelesi patronu yenecek

Rıfat Kırcı

Tekirdağ Çorlu’da faaliyet gösteren Bel Karper fabrikasında, grevlerinin 5’inci gününe giren Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlü işçiler “Yatlar katlar istemiyoruz, alın terimizin karşılığını istiyoruz” dedi. İşçiler asgari ücretin üzerinde insanca yaşanabilir bir ücret talep ediyor.

Çorlu’da faaliyet gösteren Bel Karper fabrikasında işçiler 2015 yılında Türk-İş’e bağlı Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendi. Sendika kısa sürede Çalışma Bakanlığı’nda yetki aldı ancak işverenin çoğunluk belgesine itiraz etmesi üzerine hukuk mücadelesi başladı. 6 yılın ardından Yargıtay nihai kararı işçi lehine verdi. Böylece sendika geçen aralık ayında toplu sözleşme yapma yetkisi kazandı. Ancak işveren toplu sözleşmeye yanaşmadığı gibi işyeri temsilcisi işçilerden birini Kod-29’la işten attı. 12 işçi ise ücretsiz izne gönderildi. İşçilerin eylemleri sonrası ücretsiz izne çıkarılan işçiler tekrar işbaşı yaptı. Buna rağmen işveren toplu sözleşme masasına oturmamakta ısrarcı olduğu gibi arabuluculuğa da yanaşmadı. İşçiler ise geçen pazartesi günü greve çıktı.


Sözleşme imzalanana kadar greve devam

Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu “6 yıl sendika için hukuk mücadelesi verdik. Şimdi de toplu sözleşme için mücadelemiz devam ediyor” dedi. İşverenin toplu sözleşme masasına oturmamasını eleştiren Durdu “Yasal olarak 4 Mayıs’ta grev hakkı elde ettik. Ancak tam kapanma nedeniyle Valilik bunu 17 Mayıs’a erteledi. Biz de kapanma pazartesi günü grevimize başladık. İşçi arkadaşlarımızın yüzde 75’i greve katıldı ve üretimi durdurdu. Toplu iş sözleşmesi yapılana, arkadaşlarımız haklarını alana kadar arkadaşlarımız fabrikanın önünde bir bütün halinde grevlerine devam edecekler” şeklinde konuştu.

Sendikayı bırakmayana Kod-29 sopası

İşçilerin 6 yıl boyunca azimle sendikalarına sahip çıktıklarını ve baskılara yılmadıklarını aktaran İşyeri Temsilcisi Turgay Çamlıbel de Yargıtay’dan işçi lehine karar çıktıktan sonra baskıların arttığına değindi. Çamlıbel şöyle konuştu: “Yargıtay’dan bizim lehimize karar verince işin rengi değişti. Maaşlarımızı alamamakla, işten atılmakla tehdit edildik. Biz iş yerinde 2 temsilciydik. Mart ayında işyeri temsilcisi öncü işçi arkadaşımızı müdür odasına çektiler. Sabah 7’de bitiyordu vardiyası. 10’a kadar burada görüşme yapıldı kendisiyle. Sonrasında öğrendik ki sendikadan istifa etmesi yönünde baskı yapılmış. Kendisine ‘İstifa et, bir şekilde hallederiz işleri. Yoksa işten atarız seni’ gibi baskılar uygulanmış. Arkadaşımız tabi ki bunları dinlemedi. İşinden oldu. Sudan nedenlerle Kod-29’u kullanıp işten attılar.”

İnsanca yaşanabilir ücret istiyoruz

Taleplerinin insanca yaşanır bir ücret olduğunu aktaran Çamlıbel şunları söyledi: “Hemen hemen her işyerinde uygulanan bir işveren taktiği vardı. İkramiyeleri önce 12 aya böler, ardından yavaş yavaş eritir ve yok eder. Biz de yaşadık bu durumu. Asgari ücret alıyoruz. Sendikalı olunca maaşımızı vermemekle tehdit etti işveren. İşten ayrılıp kuryelik yapsak zaten kazanacağız aynı parayı. Biz gıda sektöründeyiz ve alınan ücretler bellidir. En düşüğünü alıyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. Borçlar arttı, ekonomik yük altında ezildik. Biz de alın terimizin karşılığını alabilmek, emeğimizin karşılanmasını sağlamak için sendikalı olduk.”

Son çare olarak greve başladık

İşverenin toplu sözleşme görüşmelerine dahi gelmediğini belirten Çamlıbel “İşyeri genel merkezinde sözleşme masasına oturacaktık. Ancak gittiğimizde kimse gelmedi. Arabulucuya gittik, ona da yanaşmadılar. Döndük dolaştık greve geldik” ifadelerini kullandı.

Grevin coşkulu geçtiğini vurgulayan Çamlıbel son olarak şunları söyledi: “Grev muhteşem. Misafirimiz eksik olmuyor. Buradaki arkadaşlarımızın moral, motivasyonu çok yüksek. Hiçbir sorun yaşamıyoruz. Herkes canı gönülden burada. Hadi gidiyoruz dedikten 2-3 saat sonra hâlâ oturuyoruz. Arkadaşlarımız alandan ayrılmak istemiyor, sabahın köründe gelmek istiyor. Çok muhteşem bir hava var. Coşkuyla devam ediyoruz.”