İşgal ve katliam
İsrail, Gazze’nin ardından günlerdir hava saldırılarını sürdürdüğü Lübnan’da da karadan işgale başladı. ABD’den kara saldırısına destek gelirken savaşın tetiklediği büyük göç dalgasına yönelik endişeler artıyor.
Dış Haberler
Gazze’deki savaşı kuzey cephesine taşıyan İsrail, günlerdir süren bombardımanın ardından Lübnan’ı karadan işgale başlarken sivilleri göçe zorluyor.
İsrail, Lübnan’ın güneyine karadan işgal saldırılarını başlattı. İsrail ordusundan yapılan açıklamada “Lübnan’ın güneyinde Hizbullah hedeflerine ve altyapısına karşı hassas istihbarata dayalı kısıtlı, lokal ve hedefli kara saldırılarına başladı” denildi. İsrail ordu sözcüsü Avichay Adraee, ordunun işgale hazırlandığı Litani Nehri’nin güney bölgesindeki Lübnanlılara nehrin kuzeyine gitmeleri çağrısı yaptı. Ordu sözcüsü, “Litani Nehri’nin güneyine yönelmeleri durumunda hayatlarının tehlikede olduğunu” söyledi.
Hizbullah, Metula’da İsrail askerlerine, Tel Aviv’deki askeri mevzilere ve Mossad karargahına saldırılar düzenledi. Yemenli Husiler de Tel Aviv ve Eliat’taki İsrail askeri kontrol noktalarını insansız hava araçlarıyla hedef aldığını açıkladı.
HİZBULLAH REDDETTİ
Daha önce kara saldırısına hazırlıklı olduğunu açıklayan Hizbullah ise İsrail’in karadan ülkeye girdiğine yönelik açıklamasının doğru olmadığını savundu. Açıklamada İsrail ordu güçleri ile Hizbullah arasında henüz karadan hiçbir çatışma yaşanmadığını ifade edildi.
İsrail-Lübnan sınırındaki “Mavi Hat’ta” görev yapan Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ise İsrail ordusunun, Lübnan’a karadan gireceğini kendilerine tebliğ ettiğini ve bununla BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararının ihlal edildiğini bildirdi.
EN TEHLİKELİ DÖNEMİMİZ
İsrail saldırıları nedeniyle benzeri görülmemiş bir göç dalgasına sahne olan Lübnan’da ise Başbakan Necib Mikati, ülke tarihinin “tehlikeli dönemlerinden birinde” olduklarını söyledi. Beyrut’ta Birleşmiş Milletler (BM) temsilcileri ve bazı ülkelerin büyükelçileriyle bir araya gelen Mikati, yerinden edilmiş sivillere temel ihtiyaç malzemesi ulaştırılması için uluslararası yardımların artırılması çağrısında bulundu.
ABD ŞAŞIRTMADI
İsrail’in kara operasyonu başlatmasına ilişkin birçok ülkeden tepki gelirken, ABD işgale destek verdi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, sınır boyunca Hizbullah’ın “saldırı altyapısının dağıtılması” gerektiği konusunda mutabık kaldı. Austin, ABD’nin İsrail’in “kendini savunma hakkına” verdiği desteği teyit etti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail’in Lübnan ve Suriye’ye saldırılarıyla askeri eylemlerin coğrafyaya yayıldığını, ortaya çıkan gerilimin bölgenin tamamı ve çevresi için “son derece yıkıcı” olduğunu söyledi. Çin Dışişleri Bakanlığı ise “Lübnan’ın egemenliğinin her türlü ihlaline karşı olduklarını” söyledi.
İngiltere’de iktidardaki İşçi Partisi’nin eski lideri ve bağımsız milletvekili Jeremy Corbyn, İsrail’in saldırılarının "sınırlı kara operasyonu" değil "işgal" olduğunu belirtti. Corbyn, “Hükümetimizin ikiyüzlülüğü tüm çıplaklığıyla ortadadır. Uluslararası hukuku savunma ve İsrail’e karşı durma konusundaki başarısızlığı ahlaki utançtır” dedi.
∗∗∗
GÖÇ DALGASINI TETİKLEYECEK
Türkiye Dışişleri Bakanlığı İsrail’in “sınırlı kara harekatına” tepki gösterdi. “İsrail’in saldırısı hukuksuz bir işgal girişimidir” denilen açıklamada “Söz konusu saldırı, sadece bölge ülkelerinin değil, bölge dışı ülkelerin de güvenlik ve istikrarını hedef almaktadır. Bu işgal girişimi sonucunda yeni bir göç dalgasının ortaya çıkması ve tüm dünyada aşırıcıların zemin kazanması kuvvetle muhtemel” ifadeleri kullanıldı.
∗∗∗
ÜMİT FIRAT AÇIKGÖZ: BÜYÜK BİR ENDİŞE VE PANİK VAR
Lübnan’da durum nedir? Halkın psikolojisi nasıl?
Lübnan’da tarihinin en büyük kitlesel yerinden edilme olayı yaşanıyor. 1982 ve 2006’daki İsrail işgallerini şimdiden geride bırakan rakamlar telaffuz ediliyor. Hükümetin açıklamasına göre 1 milyon kişi yerinden oldu, bunların yaklaşık 150 bini okullarda ağırlanıyor. 100 bine yakın Suriyeli ve Lübnanlının Suriye’ye geçtiği söyleniyor. Yerinden edilen Lübnanlılardan imkânı olanlar, Beyrut’un batısında ve Lübnan’ın kuzeyinde otelleri doldurmuş durumda. Sayısı bilinmeyen Lübnanlı, Suriyeli ve Filistinli, akraba ve dostlarına sığındı. On binlercesi sokaklarda geceliyor.
Hastaneler sadece acil hasta kabul ediyor. Okullarda hem öğrenci güvenliği için hem de yerinden edilenleri ağırladığından dolayı eğitim bu hafta da yapılmıyor. Ülke, tarihinin en büyük krizlerinden birine hem de on gün gibi kısa bir sürede kaosa savruldu. Şimdiden can kaybı 34 gün süren 2006 Savaşı’nı aşmış durumda. Halk arasında haliyle büyük bir panik ve endişe hâkim.
Nasrallah ile Hizbullah komuta kademesinin öldürülmesi nasıl bir kırılmaya yol açacak?
Büyük bir kırılmaya yol açacağı ortada ama bunun nasıl olacağı savaşın nasıl biteceğine bağlı. Önümüzdeki günlerde ateşkes olacak mı yoksa bu ağır saldırılar devam mı edecek? Kara harekâtı uzun yıllar sürecek bir savaşı mı tetikleyecek? Böyle olursa Lübnan içinde silahlı başka aktörler ortaya çıkacak mı? Bunların hepsi ihtimal dahilinde. Net olan şey şu ki ülkede ve bölgede hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
İsrail nerede duracak? Ortadoğu’yu ne bekliyor?
Bu en zor soru. İsrail’de savaşın devam etmesini, Hizbullah’ı yok etmek için ortaya tarihi bir fırsat çıktığını savunanlar hayli fazla. Netanyahu’nun da meseleyi İran ile savaşa taşımak istediğini artık bilmeyen kalmadı. Gelgelelim, Hizbullah’ın ölüm-kalım savaşına girişeceği bir kara harekâtında çok sayıda İsrailli askerin öldürüleceği de ortada. Hizbullah’ın hâlâ hayatta olan üst düzey liderlerinden Naim Kasım’ın “Yolumuz sadece Nasrallah tarafından korunmuyordu. Hizbullah bu yolda yürümeye, hedeflerine ulaşmaya komuta grubuyla, liderleriyle devam edecek” açıklaması da komuta-kontrol zincirinin işlediğini göstermesi açısından çok önemliydi.
Son on günde onardığını düşündüğü lider imajına güvenen Netanyahu, kara harekâtı emri verdi. Her durumda başta Lübnan’ı sonra da tüm bölgeyi çok zor günler bekliyor.