Petrol kuyularının bulunduğu Suriye, Derik yolunda sade bir yaklaşım: “Ortadoğu’nun karışması ya da kaosun sürmesi için farklı devlet çıkarları, iki çuval para, istihbaratçılar ve politik İslam yeterlidir.” Suriye’de iç savaş hızını aldı. Ancak bittiğini, bölgenin istikrara kavuştuğunu söylemek uzun süre daha mümkün olmayacak. Bir Ahrar-uş Şam militanı aylar önce tarafımıza aktarıyordu: “Torunlarımız bile göremeyecek.” Koşullar […]

Petrol kuyularının bulunduğu Suriye, Derik yolunda sade bir yaklaşım: “Ortadoğu’nun karışması ya da kaosun sürmesi için farklı devlet çıkarları, iki çuval para, istihbaratçılar ve politik İslam yeterlidir.” Suriye’de iç savaş hızını aldı. Ancak bittiğini, bölgenin istikrara kavuştuğunu söylemek uzun süre daha mümkün olmayacak. Bir Ahrar-uş Şam militanı aylar önce tarafımıza aktarıyordu: “Torunlarımız bile göremeyecek.”

Koşullar uygun. Petrol var, enerji var, su var, başından beri iç savaşa müdahil devletler ve istihbarat örgütleri yerleşik. İki çuval para bulmak mesele değil. Savaşı kalıcı yapan en önemli etkenlerden biri ise yeşilden, siyaha uzanan dinin rengi. Siyasal İslam’ın, IŞİD’de uzanan etkisini İhvan-ı Müslim’den (Müslüman Kardeşler) başlatmak mümkün.

IŞİD’in ikinci adamı ve dış operasyon sorumlusuyken 2016’da öldürülen, Abu Muhammed El-Adnani’nin ekibinde yer almış, istihbaratta görev yapmış, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) esiri, üst düzey Türk IŞİD’ci İlyas Aydın da (Abu Ubeyde) böyle söylüyor: “İhvan’ın kurucusu Hasan el- Benna her ketibenin (birlik, grup) referansıdır.”

“IŞİD gerçekten bitti mi?” sorusunun yanıtı da Aydın’da: “Askeri olarak bitmiş olabiliriz. Ancak biz bu topraklarda selfizmin kök salmasını sağladık. Adı değişse de varlığını sürdürecek. Asla bitmedi.”

Derik’teki Roj kampında kadın ve çocuklardan oluşan 500 üzeri IŞİD’ci aile kalıyor. İçlerinde, 2009’da Afganistan’daki ABD üssüne yaptığı intihar saldırısı ile 7 CIA ajanının ölümüne neden olan el Kaide’ci Halil Ebu Mulal El-Belavi’nin eşi Defne Bayrak da var. Saldırı sonrası Türkiye’ye yerleşen Bayrak, Vakit, TimeTürk, Küresel Haber gibi kurumlarda çalıştı. Suriye savaşı ile birlikte tarafını seçti, IŞİD’e katıldı.
Hakkında MİT’çi olduğu iddiaları ortaya atıldı. İnkâr etti. Fakat Bayrak, istihbarat ilişkileri ve IŞİD konusunda şunları söylüyor: “Bir oyun olduğunu gördük. İstihbarat örgütlerinin örgütü kontrol ettiğini düşünüyoruz. 150 bin savaşçısı olan IŞİD, emirlerinden aldığı talimatla geri çekildi. Bizi kullanıp attılar.” Ancak Bayrak’ın selefizm ve İslam Devleti adına aktardıkları İlyas Aydın’a benzer: “Savaş bitmedi. Büyük Dabık cihadını bekliyoruz.”

Şüphesiz, durulmuşa benzeyen ancak fırsat kollayan kasırganın Türkiye’ye ilişkin yansımaları önemli. Türk esirlerle görüşmek mümkün. Ayrıca SDG’de birçok savaş belgesi var. Amerika, Fransa, İngiltere ise bölgedeki gazetecilerini “kendi IŞİD’cileri” ile görüştürmüyor. Bunun bir anlamı olsa gerek. Acaba bu ülkeler IŞİD ile ilişkiler zemininde Türkiye’den ayrışmak mı istiyor? Mümkün.

Ne var ki “fatura konusunda” tedirgin siyasal iktidar, aynı çekinceleri “müdahillik ısrarı” için göstermiyor. Dış politika yanlışları sürüyor. Irak’tan, Suriye Kürdistan’ına geniş bölgede, yoğun istihbarat ağı var. Çeşitli grup ya da birimler üzerinden operasyonlar yapıldığı ya da yapılmaya çalışıldığı sır değil.

Basın ve gazeteci fişleyen SETA’nın Irak’ın güneyindeki ofisi faal. “Kerkük petrolü Türkiye’ye akacak” gibi sıkıntılı neo Osmanlı düşleri sürüyor. Açıkça IŞİD dosyalarından tedirgin olan AKP’nin, bu tedirginliği bir türlü devlet aklına dönüşmüyor. Afrin’de, TSK ve el Kaide artığı “Kuvayi Milliye” ile yapılan operasyon ve bölgenin boşaltılması, süren neo Osmanlı zihniyetinin yakın dönemdeki sağlamasıydı.
IŞİD’li bazı esirlerle görüşürken, telefonumuza Bingöl’den bir mesaj geliyor: “Bize yardım edin, IŞİD esirlerinin aile grubuyuz. 200’den fazla aile. En azından bir bilgi alsak. Türkiye, ’Ne SDG ne IŞİD ile görüşürüz, ikisi de terörist’ diyor.” IŞİD’e çöküş döneminde dahi Bingöl’den 30’un üzerinde kişi katıldı. IŞİD’ci Aydın şöyle söylüyor: “Gizli değil. Ürdün sınırları kapattı. Yol Türkiye’ydi.”

Şimdi ise herkes birbirini satıyor: IŞİD’ci Türkiye’yi, Türkiye IŞİD’ciyi! Emperyalizm ise sırasını bekliyor. Bataklık aynı bataklıkken maalesef Türkiye de aynı Türkiye. Korku, eylem ve neo-Osmanlı düşüncesi iç içe. Ya IŞİD… IŞİD’ci haber veriyor:

“Biz bu topraklara selefizmi ektik…”