Bu tip kaos ortamları, tam olarak IŞİD’in isteğine uygun. Suriye Demokratik Güçleri (SGD), “IŞİD’e karşı operasyonları durdurduk” dedi. Şimdi, bir yandan Rakka ve Deyrizor hattındaki hücreler uyanıyor, bir yandan da örgüt üyeleri cezaevleri ve kamplardan kaçmak için fırsat kolluyor. IŞİD’ciler 3 nedenle ellerini ovuşturuyor.

KAMP VE CEZAEVLERİ ARTIK İKİNCİ DERECEDE ÖNEMLİ

SGD bölgedeki kamp ve cezaevlerini, 9 Ekim’de başlayan, Barış Pınarı Operasyonu öncesinde bile idare etmekte zorlanıyordu. IŞİD’cilerin bakım maliyeti bir yana rehabilitasyonları da sorundu. İsyan girişimleri olmuştu. Konuyla ilgili olarak, uluslararası topluma sık sık ‘ortaklık’ çağrısı yapıldı. Yayılan savaşla birlikte, SGD’nin cepheye yoğunlaşması doğal. Artık kamp ve cezaevleri tali bir önemde olacak. Şüphesiz bu, IŞİD için kullanışlı bir boşluk yaratacak.

SAVAŞIN ETKİSİ GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR

IŞİD’cilerin tutulduğu yerlerin yakınındaki çatışmalar ya da düşen bombalar da militanlara önemli bir kaçış fırsatı sağlıyor. Operasyonun başladığı ilk gün SGD sözcüsü, Türk askeri güçlerinin hava harekâtı ile en tehlikeli IŞİD militanlarının tutulduğu el Chirkin cezaevi yakınlarını ateş altına aldığını duyurdu. Aynı gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açıklamayı katıldığı bir canlı yayında “Bu cezaevi, operasyon bölgesi içinde değil” sözleriyle yalanladı. Oysa el Chirkin, operasyona dahil Kamışlı bölgesinin batısında ve merkeze 2 kilometre uzaklıkta.

ABD ÇEKİLECEK

ABD Başkanı Donald Trump, ABD askerlerinin geri çekileceğini ve IŞİD’cilerden de artık Türkiye’nin sorumlu olacağını aktardı. Geçtiğimiz günlerde, İngiliz The Times gazetesinin muhabiri Anthony Loyd, Haseke’deki IŞİD’ci cezaevlerinden birine girdi. Haber yerli basında, ‘YPG’nin cezaevlerinde insanlık dışı muamele’ olarak yer aldı. Oysa militanların üzerindeki ‘Guantanamo tarzı’ turuncu elbiseler bile kimi cezaevlerinin Amerikan askeri güçlerinin güdümünde olduğunu gösteriyordu. SGD’nin mahkûmlara turuncu elbise giydirme geleneği olmadığını ekleyelim. Ama meselenin önemli tarafı, ABD’nin bu noktalardan da çekilecek olmamasıyla ilgili. Trump’ın ‘geri çekilme’ ifadelerinin cezaevlerini de kapsadığı açıklamanın içinde.

BAŞI BOŞ OLANLARLA BİRLİKTE EN AZ 70 BİN IŞİD’Cİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’ın açıklamalarının ardından, “DEAŞ’lı sayısı abartılıyor” demişti. Oysa SGD yetkilileri, cezaevlerinde tutulan IŞİD mahkûmu sayısının 12 bini bulduğunu ifade ediyor. Bunların 2 bini IŞİD tarafından ‘Muhacir’ olarak adlandırılan Suriye dışından gelenler. Türkler de bunların içinde. Kamplarda da azımsanmayacak bir sayı söz konusu. 73 bin kişilik Haseke, el Hol Kampı’nda 30 bin civarında IŞİD’ci aile var. Derik’te Roj kampında bin 700, Kobane’deki Ayn Nissa’da ise bin 500 IŞİD mensubu aile barınıyor. Nerede olduğu bilinmeyen IŞİD’ci sayısı ise 25 bin. Abartıldığı söylenen sayı toplamda en az 70 bin kişi.

EL HOL PAZARLIĞI

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün, “65 kilometre aşağıdaki IŞİD’cileri ben alamam” diyerek, 70 kilometre derinlikte kalan el Hol kampına dikkat çekti. Savaş bölgesindeki sarsıntı düşünüldüğünde, bu 5 kilometrelik pazarlığın ne kadar gerçekle örtüşebileceğini de göreceğiz.

RİSKLER BÜYÜK

Operasyonun hemen sonrasında IŞİD’in bir kez daha efektif hale geleceğine yönelik ipuçları oluşurken, tüm dünyada tepkiler de artıyor. Öte yandan Ortadoğu barışına ve Türkiye’nin iç huzuruna bu açıdan da bakmak şart. Avrupa ya da Amerika’da bir IŞİD’cinin durumu bile basın, kamuoyu ve siyasette haftalarca tartışılırken, Türkiye bir günde, etrafa yayılması muhtemel akrep yuvalarını koynuna almaya gönüllü oluyor. Üstelik etrafa yayılmış olanlar da varken. Güvenlik ve barış derken… Bu süreç içinde dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşecek cihatçı eylemlerinden kimin sorumlu tutulacağı da ortada.