İSİG: Kod 29'a yasal düzenleme zorunlu
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Kod 29'la ilgili "Sendikalaşma ve hak arama önünde engelleyici işlev gören, işverenin kolaylıkla tazminatsız işten çıkarma yapamayacağı, bir kontrol mekanizması ve yaptırımlar içeren yasal düzenleme zorunludur" dedi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), pandemi döneminde işten çıkarmaların arka kapısı olarak görülen Kod 29’la ilgili yasal bir düzenleme yapılması gerektiğini açıkladı.
Hükümetin salgın yönetimi politikasıyla işçilere ‘savaş’ açtığını belirten İSİG açıklamasında, zengin ülkelerin vatandaşlarına gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 12,7’sini, orta gelirli ülkelerin yüzde 3,6'sını nakit harcama ve gelir desteği olarak verdiğini aktardı. Bu oranın Türkiye’de yalnızca yüzde 1,1 olduğunu vurguladı.
İşsizliğin önüne geçilemez bir biçimde yükseldiğine dikkat çeken İSİG “Sözde’ fesih yasağının olduğu bir dönemde ‘Kod 29’ işten atmak için sistematik saldırı aracına dönüştü” dedi.
İşten Çıkarmanın “Salgın” Adı: Kod-29 Raporu - Ankara İSİG Meclisihttps://t.co/LCn70iX0pK pic.twitter.com/hjEuzA1OUG
— İSİG Meclisi (@isigmeclisi) April 26, 2021
"Günde 500 işçi işten çıkartılıyor"
Bianet'in haberine göre; 17 Nisan 2020’de işten atmaların yasaklandığını fakat Kod 29’un bir istisna olarak bırakıldığını söyleyen İSİG, “Yasağın istisnalarından yararlanan patronlar binlerce işçiyi işten çıkardı. Kod 29, salgın sürecinde patronların işçileri işten çıkarmak için başvurduğu genel bir uygulama halini aldı ve fesih yasağı ‘sözde’ kalmaya başladı. DİSK-AR'ın tespitlerine göre 2020’de günde 500, toplamda 177 bin işçi Kod 29 bildirimiyle işten çıkarıldı” açıklamasını yaptı ve şöyle devam etti:
“Salgın sürecinde Kod 29’la işten çıkarılanların kaçının sendika üyesi olduğu bilgisine sahip değiliz. Ancak, işçilerin ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı’ davrandığı gerekçesiyle işten çıkarılması, salgında ölümüne çalıştırma koşullarına karşı çıkan, önlemlerin alınmasını isteyen, sendikalaşan işçilere yönelik sistematik bir saldırı ve işçi sınıfını baskılama ve kuralsız, sendikasız çalışma rejiminin oturtulmasının aracı olarak kullanıldı.
“Migros Depo, Sinbo, Baldur, Döhler, Ekmekçioğlu, PTT, TÜVTÜRK, Yasin Kaplan Halı ve Güven Boya, Mapfre Sigorta Tur Assist, Bayrampaşa Belediyesi, CPS Otomotiv Tekstil ve Bel Karper, SML Etiket gibi pek çok işyerinde olduğu gibi işçileri ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığı gerekçesiyle işten atma imkanını sendikalaşmanın ve hak aramanın önüne geçmek için kullandı.”
İşçilerin hukuki hakları
İSİG Kod 29’la işten çıkartılan işçilerin hukuki olarak ne yapabileceğini ise şöyle sıraladı:
Kod-29’la işten çıkarılan işçi işverene yazılı bir şekilde çıkış kodunun düzeltilmesi için talepte bulunmak,
Patronun gerçeğe aykırı bir şekilde çıkış kodu bildirmesinin idari para cezası gerektiren bir eylem olması sebebiyle patronu yazılı bir dilekçe veya İŞKUR ve SGK’ye şikayet etmek,
Kendilerine niye işten çıkarıldıklarının bildirilmediğini veya Kod 29’a ilişkin sebepler dışında işten çıkarıldıklarını varsa tanıklarla birlikte tutanak altına almak,
Türk Ceza Kanunu’nun 206. Maddesine göre “Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” suçu gerekçesiyle patron hakkında suç duyurusunda bulunmak,
Kıdem ve ihbar tazminatı için alacak davası açmak.
İSİG işçilerin bu haklarını sıralarken “Türkiye’de işçilerin, hukuksal hak arama mücadelesinin uzun ve zahmetli bir süreç olduğunun” unutulmaması gerektiğini de vurguladı. İşe iade ve tazminat davalarının sonuçlanmasının 3-4 yılı bulduğunu aktardı.
İSİG “Gerek salgın ve ekonomik kriz sürecinde, gerek sendikalaşma ve hak arama önünde engelleyici işlev gören, işverenin kolaylıkla tazminatsız işten çıkarma yapamayacağı, bir kontrol mekanizması ve yaptırımlar içeren genel, her zaman uygulanacak yasal düzenleme zorunludur” diyerek hükümette taleplerini sıraladı:
Salgın sürecinde hangi işkolunda kaç işçinin Kod-29’la işten çıkarıldığı açıklansın.
İşten çıkarılan işçiye kıdem ve ihbar tazminatının her koşulda işten çıkarma anında peşin olarak ödenmesi zorunlu olmalıdır. Ödeme, fesih işleminin ön koşulu olmalıdır.
İşverenin işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uygun davranmadığını iddia etmesi halinde dava açıp bunu ispat etmesini zorunlu kılan bir düzenleme getirilmelidir.
İşverenin iddiasını ispat edemediği durumda ihbar tazminatının üç katı tutarında tazminat ödeme yükümlülüğü getirilmelidir.
İşten çıkarılan her işçi işsizlik sigortası ve sağlık haklarından yararlandırılmalıdır.
İşe iade davaları için aranılan 6 aylık çalışma koşulu ve işyerinde en az 30 işçinin çalışması koşulu kaldırılarak iş güvencesinin kapsamı genişletilmeli, boşta geçen süre hakları ile işe başlatmama halinde ödenecek tazminata esas süreler caydırıcı olacak şekilde artırılmalıdır.
Patronların “haklı nedenle fesih hakkı” taciz, hırsızlık gibi durumlarla sınırlandırılmalı ve objektif koşullara bağlanmalıdır.