Sondan başlarsak; eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, T24’ten Murat Sabuncu’ya verdiği röportajın bir bölümündeki çıkışı ile dikkat çekti! Anayasa Mahkemesi (AYM) tartışmalarına ilişkin, “Hayret ettiğini” söyledi. Gül’ün çizgisini koruduğuna hayret eden olmadı! Ondan başka artık Türkiye’de hiç kimse, hiçbir şeye hayret etmiyor.

AYM tartışması haftaya damgasını vurdu. Mahkemenin, CHP’li Enis Berberoğlu ile ilgili gerekçeli kararı 9 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlandı. MİT tırları davası cezası ile vekilliğinin düşürülmesi, seçilme ve siyasi faaliyet hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali sayıldı.

ERDOĞAN VE ŞENTOP NEDEN GÖRÜŞTÜ?

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, AYM’nin vekilliğin iadesi kararını yetersiz buldu, “Yerel mahkeme kaldırırsa değerlendiririz” dedi. Şentop’u, 12 Ekim’de AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vahdettin Köşkü’nde kabul etti. 2 gün sonra da ‘AYM’ye ayar’ geldi.

GİTTİ ÖZ, GELDİ GÜRLEK

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “Yeniden yargılamaya gerek yok” dedi. Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, adeta iktidarın sopası. ‘Yeni nesil Zekeriya Öz’ denebilir. Sadece bazı detaylarda ayrılıyorlar. Savcı Öz, tutuklamaya gidecek soruşturmaları yürütür ve bir gruba (‘FETÖ/PDY’) bağlı çalışırdı. Hâkim Gürlek, tek kişiye bağlılığı ve o bağlılığa ait kararları ile ünlendi! Saray’ın hoşuna gitmeyen kararların yeniden dizayn işi de Gürlek’e verildi!

CHP Sözcüsü Özgür Özel’in Gürlek için yaptığı, “Mahkeme mahkeme, tekerlekli giyotin gibi dolaştırılıyor” tanımı çok uygun. HDP’li Selahattin Demirtaş, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, ÇHD’li avukatlar, Sözcü davalarındaki cezalar ile şarkıcı Atilla Taş ve gazeteci Murat Aksoy’un tekrar tutuklatmasında Gürlek imzası var.

Gürlek’e ilişkin parantezi kapatıp, ‘yanan ışıklar’a geçelim. Yerel mahkeme, kararı bozunca, AYM üyesi Engin Yıldırım o malum paylaşımı yaptı. Kişisel Twitter hesabından, kurumunun fotoğrafını yayımladı, üstüne, “Işıklarımız yanıyor” yazdı.

Havuz medyası gibi AKP’li vekiller de fırsatı kaçırmadı! ‘Darbe ve darbecilik’ tartışması başladı. Ersoy Dede’den Cem Küçük’e sıraya girdiler. Takvim gazetesi bir adım öne geçip, Yıldırım’ı bayrak direğine asmaktan söz etti.

IŞIKLARI MİLLET AÇTI AMA AKP KAPATTI!

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, seçilmişlerin sadece siyasi saikler ile cezaevinde tutulduğunu, HDP’li 65 belediyeden 52’sine kayyum atandığını unutarak Twitter hesabından açıklama yaptı: “Vesayet özleminde olanlar, hukuk adına konuşma ehliyetini yitirirler, ışıkları millet açar, millet kapar.” AKP sözcüsü Ömer Çelik, Yıldırım’a ‘cuntacı’ dedi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem de sosyal medyayı tercih etti: “Bir FETÖ’cü daha kendini deşifre etti.”

İçişleri Bakanlığı mevzuya, aşık atışması kıvamında dahil oldu. Tıpkı Yılmaz gibi kurum fotoğrafı koydu ve “Bizim Işıklarımız hiç sönmüyor” yazdı. ‘Işıklar savaşına’, Gül’den önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başka bir boyuttan yaklaştı, tüm resmi kurum ışıklarının Ankara’nın başkent oluşu nedeni ile zaten o tarihte tamamen açık olduğunu belirtti.

Büyük hukuksuzluk ‘ışıkların’ gölgesinde kaldı. Erdoğan henüz 15 Temmuz öncesi Can Dündar ve Erdem Gül için verilen tahliyelerde AYM’ye yönelik rahatsızlığının sinyallerini vermişti: “Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.”

FİİLİ OLARAK BİTMEK ÜZERE

AYM, zaman zaman, ‘Berberoğlu’na benzer şekilde şaşırtıcı çıkışlar yapsa da işlevini çoktan yitirmişti. Olağanüstü Hal (OHAL), kanun hükmünde kararnamelerini (KHK) denetlemeyeceğine ilişkin kararı dönüm noktasıydı. Sınırsız olarak başka hukuksuzlukların da yolunu böylece açmıştı, işlevsizleşti. Gidişat çoklu AYM’ye doğru! Yakın zamanda yapısının tamamen değiştirilip tamamen niteliğini yitirmesi için de düğmeye de basılacak.

DAVA GÖTÜRECEK BİR AYM KALDI MI?

Mahkemenin fiili olarak sona gelmesinin, muhalefetin tavrı açısından yapıcı bir etkisi olabilir. Kim bilir CHP, belki de artık ortada kanun, kural Anayasa varmış gibi her hukuksuzluk karşısında iktidarın aparatlarından medet umma eğiliminden uzaklaşır, “AYM’ye götürürüz ha…’ dönemini kapatır.

ARKASINDA DURAMADI, DANIŞIKLI DÖVÜŞ MÜ?

Eksik bırakmamak adına üye Engin Yıldırım’ın fillerine de bakalım. 2010’da Gül tarafından atanan Yıldırım, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile daha önce de ‘bisiklet’ atışmasına girmişti. Bürokratların, sistematik, tutarlı ve hedefe yönelik açıklamaları bir kenara bıraktığı ‘Yeni Türkiye’yi yaşıyoruz.

Sözün arkasında durmak ve yaptırım gücünün farkında olmak yerine ergen atışmaları ile zaman harcanıyor. Yaşananların iktidar ile AYM arasında bir danışıklı dövüş olduğuna inanların sayısı da hayli fazla. Yıldırım bu anlamda bir ‘Truva atı’ olabilir mi? Mümkündür. Böyle olmasına Gül dışında kimse hayret etmeyecektir.