Fırat Kalkanı Harekâtı’nın üçüncü yılı geride kaldı. Ankara, ABD ile üçüncü güvenli bölge pazarlıklarını sürdürürken, ortak harekât merkezinin de faaliyete başladığı duyurdu. Sınır ötesine yapılan her müdahale, krizi çözmek yerine yeni sorunlara yol açıyor

İsimler değişse de kriz bitmek bilmiyor

POLİTİKA SERVİSİ

TSK ve ÖSO’nun 3 yıl önce başlattıkları Fırat Kalkanı Harekâtı’nın yıldönümü geride kaldı. İktidarın her seferinde gerçekleştirmekle övündüğü 7 ay süren ve 71 askerin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan operasyonun üzerinden üç yıl geçti. Ankara, hâlâ çok aktörlü paylaşım kavgasında; iki büyük küresel güç Rusya ve ABD’nin belirlediği denklem içerisinde çırpınmaya devam ediyor.

Boşa çıkan pazarlıklar süreci

Rusya ve ABD’nin Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtına ‘olur’ verdiği Ağustos 2016’dan bu yana sahada ve masada benzer gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Suriye Ordusu Eylül 2018’de İdlib’e operasyon başlatmışken Putin, bu operasyonu durdurup Soçi’de Erdoğan ile İdlib konusunda Türkiye’nin cihatçı grupları kendi eliyle tasfiye etmeyi taahhüt ettiği Soçi mutabakatını imzaladı. Putin, Erdoğan’ın bu taahhütlerini yerine getiremeyeceğini bilse de bu anlaşma ile ABD stratejisine karşı Türkiye’yi yanında tutmak için önemli bir kozu eline geçirmiş oldu. Türkiye’ye S-400’lerin satışı bu politikanın bir devamı olarak gerçekleşti. Şimdi ise İdlib’de Suriye Ordusu’nun ilerleyişine TSK’nin gözlem noktalarına rağmen geçit veriyor.

Güvenli bölge belirsizlikle dolu

Aynı anda “hem Astana Anlaşması garantörü olup hem hedefleri gerçekleştirene kadar sahada kalmak” isteyen Ankara açısından işler “güvenli bölge” cehpesinde de istenildiği gibi gitmiyor. ABD ile görüşmeleri sıklaştıran iktidar, “güvenli bölge” planın aşamalı olarak ve koordineli şekilde uygulanacağını söylese de bölgenin derinliği, boyu, ne işlev göreceği gibi pek çok belirsizlik söz konusu.

Ankara 30 km derinlik isterken, dün açıklama yapan Uluslararası Koalisyon Komutanlarından ABD’li General Nicholas Pont, Türkiye’nin bölgeye yönelik müdahalelerine izin vermeyeceklerini söyledi. SDG ise askeri meclislerin 5 kilometre derinlikte konuşlanacağını iddia etti.

‘Gözlem noktaları imha edilebilir’

Suriye Ordusu İdlib’de ilerlerken yaşanan gerginlik ise, her geçen gün büyüyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Danışmanı Buseyna Şaban dün yaptığı açıklamada, militanlara silah tedarik etmek için kullanıldığını öne sürdüğü İdlib’deki Türk gözlem noktalarının Suriye ordusu tarafından imha edilebileceğini söyledi. Şaban, “Türkiye, Astana görüşmelerinde varılan mutabakatları yerine getirmedi ve gözlem noktalarını silah transfer tesislerine ve Suriye toprakları işgal noktalarına dönüştürdü” diye konuştu. Türk gözlem noktaları ve El Nusra Cephesi’nin silah alışverişi yaptığını ve Suriyelilere karşı suç işlediğini söyledi. Şaban, “Murik köyündeki Türk gözlem noktası kuşatma altında. Suriye ordusu, Türk gözlem noktalarını ve militanları imha edebilir” dedi.


TSK cihatçıları eğitiyor

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında TSK tarafından eğitilen ve TSK ile birlikte hareket eden ÖSO, Ankara isterse, Fırat’ın doğusuna yönelik askeri harekâta hazır olduklarının mesajını verdi.

NE OLMUŞTU?

Fırat Kalkanı Harekâtı’a 24 Ağustos 2016’da ABD ve Rusya’nın icazeti ile başlandı. 216 gün süren 71 askerin yaşamını yitirdiği 300’e yakın askerin yaralandığı harekâtı yine Moskova ve Washington’un Suriye’deki hamleleri bitirdi. Sahadaki iki küresel aktör, Türkiye’nin kendilerinin çizdiği sınırların dışına çıkıp Menbiç ve Kürt kantonlarına müdahale sinyalini verdiği anda harekata set çekti. Ankara ise “operasyon başarıyla sonuçlandı” dedi. Söz konusu harekâtın amacını ve kapsamı kamuoyuna hiç bir zaman şeffaf bir biçimde açıklamadı.