Milli Eğitim Bakanlığı bir komediye daha imza atıyor. Nasıl mı? Gelin, bugün değişen müfredatın içeriğini bir kenara bırakarak "yöntem" üzerinde duralım.

Milli Eğitim Bakanlığı bir komediye daha imza atıyor. Nasıl mı? Gelin, bugün değişen müfredatın içeriğini bir kenara bırakarak "yöntem" üzerinde duralım.

 

Bakanlık, ilköğretim okullarının ilk 5 sınıfının ders programlarını değiştirdi.. Pilot uygulama 9 ilde yüzün üzerinde okulda yapılıyor. Yeterli hizmet içi eğitim verilmeden, ellerine birer program fotokopisi tutuşturulan öğretmenlere, dostlar alışverişte görsün tadında toplantılarla "al bu programı uygula" denildi.

Asıl saçmalık da burada başlıyor: Pilot uygulamaya başlandı ancak öğrencilerin elinde programa göre hazırlanmış ders kitabı yok!

Oysa ders kitabı, bir dersin öğretiminde en başta gelen ve en önemli eğitim materyalidir. Yeni programların algılanması açısından ders kitapları çok önemli; programın yorumlanmasında kuşkuya düşülen durumlarda yol gösterici rol oynayacaklar. Okullarda ders kitabı dışında eğitim aracı sıkıntısı çekildiği dikkate alındığında kitaplar daha da önem kazanıyor. Yetkililer, öğretmenlere derslerini program üzerinden yürütmelerini önermiş; kafanıza göre bir şeyler yapın, der gibi… Ancak, bazı öğretmenlerimiz yetkililer gibi sorumsuz olmadığı için kendince bir çözüm üretmiş; programı eski ders kitaplarından yararlanarak uyguluyor. Anlayacağınız program başka, ders kitabı başka.

 

Bu kadar garip işler yapılmasını anlamak mümkün değil. Şu yaşanacak sürece bakalım: Pilot okullarda anketler yapılacak. Bu anketler öğretmenlerce 5'er kere doldurulacak, öğretim yılı sonunda, yani haziran ayında bir anket daha yapılacak. Buna göre de programlara son şekli verilecek.

Haydi, pilot okullardaki öğrencilere "kitapsız" ve "taslak programla" eğitim verdiniz diyelim. Gelecek öğretim yılında her şey düzelecek mi? Bu sorunun yanıtı da kocaman bir "hayır." Neden? Çünkü bakanlık, özel yayınevlerinden, yeni programlara göre hazırlayacakları ders kitaplarını incelenmek üzere en geç11 Şubat 2005 tarihine kadar Talim ve Terbiye Kurulu'na teslim etmelerini istiyor. 2005-2006 öğretim yılında okutulacak kitaplar, Mart 2005 Tebliğler Dergisi'nde yayımlanacak. İyi de o zaman bu anketler ve uygulamadaki aksaklıklar doğrultusunda programın değişmesinin ne yararı var, diyeceksiniz sanıyorum. Gelecek yıl için hiçbir yararı yok.

Peki pilot uygulama niye yapılır? Uygulamadan kaynaklı aksaklıkları tespit etmek için. Demek ki bu programlar değişecek. Kısacası, uygulanamayan bir programın "uygulamadan kaynaklı" sorunları tespit edilecek, ancak bu sorunların çözümü kitaplara yansımayacak. Aziz Nesin'in yapıtlarının 100 temel esere boşuna girmediği anlaşılıyor...

 

Yapılacak iş basitti: Bakanlık pilot uygulama yapacağı okulların kitaplarını da hazırlatacak ve sınırlı sayıda bastıracaktı. Daha sonra ise tespit edilen aksaklıklar doğrultusunda tüm ilköğretim okulları için yeniden kitap basılacaktı. Bu süreç için bir yıl daha beklenebilirdi.

Pilot okullarda yaşanan sorun bunlarla bitmiyor. Aynı okulun ilk beş sınıfında yeni program uygulanırken henüz programları tamamlanmayan 6,7 ve 8. sınıflarda eski programlar uygulanıyor. Oysa ilköğretim bir bütündür; programlar da bu bütünlük içinde hazırlanmalı ve uygulaması da bu bütünlük bozulmadan gerçekleştirilmeliydi. 6, 7 ve 8. sınıf programları hazırlanmadan ilk beş sınıfın programını uygulamaya koymakta acele etmenin ne gereği olduğunu anlamış değiliz.

 

Şimdi sayın bakana buradan sorular yöneltiyoruz. Bu köşeden yöneltilen sorulara yanıt vermese de soruyoruz…

Bu kadar telaş niye? Bakanlıktan alınacağınıza ilişkin spekülasyonların, projelerin aceleye getirilmesinde payı var mıdır? Kitapsız pilot uygulama olur mu? Pilot uygulamada belirlenen aksaklıkları hangi ders kitaplarına yansıtacaksınız? 5 ay gibi kısa bir sürede kitap yazılmasının zorunlu tutulması, program taslaklarını önceden alamayan yayınevleri açısından haksız rekabet yaratmaz mı?