2022 yılı, tarihin en çalkantılı iklim döngüsünü beraberinde getirdi. Bir yanda kuraklıklar ve boşalan barajlar, diğer yanda seller yaşandı.

Isınan okyanuslar felaketin habercisi
Fotoğraf: Depo Photos

Robert HUNZIKER

Uzay ajansı NASA, 2022’nin kaydedilen en sıcak yıllardan biri olduğunu söylüyor. Dünyada eşi benzeri görülmemiş sıcak hava dalgaları yaşanırken, Tuna, Po, Yangtze Nehri ve Mississippi nehri gibi yerkürenin başlıca akarsuları giderek yılın daha uzun bir bölümünde kurumuş ve çamurlu dere yataklarına dönüşüyor.

Fakat henüz hikâyenin can alıcı kısmını duymadınız bile. Asıl tehlike, gezegenin ısısının yüzde 90’ını depolayan okyanuslarda yaşanıyor ve yaşanan değişimin etkileri giderek daha ağır hissediliyor. 1958 yılından itibaren toplanan verilere göre okyanuslardaki sıcaklıkların 1990’lı yıllardan itibaren sert şekilde yükselişe geçtiğine işaret ediyor. İklim değişikliğinin 20. yüzyılın son 10 yılında hız kazandığını ve bu hızı kaybetmediğini biliyoruz.

HER SENE SICAKLIK REKORU

Lijing Cheng’in makalesine göre, “Okyanus sıcaklıklarındaki artış, yerkürenin içinde bulunduğu enerji dengesizliğinden kaynaklanıyor. Bunun başlıca sebebi atmosferdeki sera gazları. Yükseliş trendi o kadar güçlü ki, ortalama sıcaklıklar neredeyse her sene rekor kırıyor.”

Kamuoyu ve ülke yöneticileri bu “gizli canavar” ile pek ilgilenmiyor. Neticede, görünmez bir canavar. Dünya ülkelerinin çoğunun halen sera gazı salımlarını düşürmek için sıkı önlemler almamış olması bu çelişkinin başlıca kanıtı sayılabilir. Bu olgunun bir sebebi de ‘canavarın’ bir anlamda okyanuslarda gizleniyor olması.

Otuz senedir yıllık olarak düzenlenen ve genellikle hemen hiçbir netice üretmeyen Birleşmiş Milletler iklim toplantılarını da bu perspektiften değerlendirmek mümkün.

Küresel ısınmayı “tepetaklak” etme ve okyanuslardaki ısı artışını etrafımızdaki hava gibi görüp, hissedip, tecrübe edebileceğimiz bir hale getirme imkanımız olsa, göreceklerimiz tam bir felaket olurdu. Gezegenimiz atmosferinin yüzde 95’i karbondioksitten oluşan Venüs gibi kavrulur ve hava sıcaklığı 454 santigrat dereceye ulaşırdı.

Massachusetts’teki Woods hole Enstitüsü’nde görev yapan Ke Bausseler’e göre, “okyanuslar olmasa atmosferdeki karbondioksit düzeyi bugünkünün yüzde 50 üzerinde olurdu. Okyanuslar atmosferden 50 kat daha fazla, tüm bitki ve topraklardan ise 20 kat daha fazla karbondioksit depoluyorlar.”

Peki, okyanusların ısınmasının ne gibi sonuçları oluyor?

2022 yılı, tarihin en çalkantılı iklim döngüsünü beraberinde getirdi. Bir yanda kuraklıklar ve boşalan barajlar, diğer yanda seller yaşandı. Okyanuslar ısındıkça dev kasırgalar oluşuyor, küresel hava koridorlarının davranışları değişiyor.

Cheng’in makalesini The Guardian’da ele alan bir yazı şu ifadelere yer veriyor: “Sera gazı salımı yüzünden dünyanın enerji ve su döngüleri altüst oldu ve dünyanın iklim sisteminde ağır değişiklikler meydana geldi.” Ekipte yer alan bilim insanlarından Prof. John Abraham “Gezegenimizin dengesinin ne denli bozulduğunu en net ölçebildiğimiz alanlardan biri, okyanus sıcaklıkları. Aşırı hava olayları yaşamamızın başlıca sebebi, okyanusların ısınması. Bunun sonuçlarını tüm dünyada ağır bir biçimde hissediyoruz” diyor.

Farklı bir araştırmaya göre ise okyanus sıcaklıkları son bin senenin zirvesine ulaştı ve ısınma hızı son iki bin yılın zirvesinde. Dahası, ileriye dönük tahminler de içler acısı. Dünya Meteoroloji Örgütü atmosferdeki karbondioksit, metan ve azot protoksit seviyelerinin Ekim 2022’de rekor kırdığını söylüyor. Kurum verileri, metan düzeyinin senelik artış oranının da tarihi değerlere ulaştığını ifade ediyor. Metan seviyelerindeki artış, endüstrileşme öncesi döneme kıyasla yüzde 262 düzeyine ulaştı.

İKLİM FELAKETİ BAŞLADI

Bilim insanları tünelin sonunda ışığı beliren ve bize doğru yaklaşmakta olan yük trenini durdurmak için zamanımızın daraldığını ve başarılı olmak için sanayi, enerji ve ulaşım sistemlerimizi değiştirmemiz, yaşam tarzlarımızı baştan planlamamız gerektiğini söylüyor. BM’nin uyarıları ise ülkelerin mevcut iklim taahhütlerinin (ki bu taahhütleri yerine getirmekte dahi zorlanıyorlar), bizi iklim felaketine sürüklediğinin altını çiziyor. 2022-23 döneminde tanıklık ettiğimiz kontrolsüz hava olaylarına bakılacak olursa, iklim felaketi hali hazırda başlamış görünüyor. “Net sıfır emisyon, vesaire, vesaire…” laflarını bir kenara bırakın ve kemerlerinizi bağlayın.

İnsanlık, tarihi boyunca yüzleştiği en büyük tehlikeyle karşı karşıya fakat iklim bilimcileri tanıklık ettikleri tehdidin ciddiyetini kamuoyuna ve ülke liderlerine anlatmakta zorlanıyor. Halbuki bilim insanları endişeli, hem de çok endişeli.

Endişelere endişe katan diğer bir olgu ise, Pasifik Okyanusu’nda serinletici bir etki yapan La Nina’nın, şu suralar El Nino döngüsüne girmesi. Bu da suların ısınma eğiliminin hızlanması anlamına geliyor. Önümüzdeki yıllarda daha da dengesiz hava olayları görülebilir, Nuh’un gemisi efsanesindekine benzer seller yaşayabilir ve şehirleri dümdüz eden kasırgalar görebiliriz. Bu gibi senaryolar hiç olmadığı kadar olası çünkü hem atmosfere saldığımız karbondioksit ve diğer sera gazlarının miktarı rekorlar kırıyor, hem de bu gazları yakalayabilecek okyanus suları hiç olmadığı kadar zayıf.

Okyanuslar on yıllardır karbondioksiti ve ısıyı biriktiriyor olmanın, iklim istikrarını sırtlamanın bedelini ödemeye başladı.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Counter Punch