İşkenceci hesap vermeden öldü
Haber Merkezi
12 Eylül Darbesi’nin ardından devrimcileri denek olarak kullanıp üstlerinde ilaçlar deneyen HZİ Vakfı’nın başkanlığını yapan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında öldü. O dönem işkenceden geçen devrimciler ve solcular Çığ’ın ölümünün ardından yaşadıklarını hatırlatarak tepki gösterdi.
BirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın da o dönem bu deneylerde kobay olarak kullanılanlardan biriydi. Erzurum 3 No’lu Askeri Cezaevi’nde tutulan Aydın daha önce Bellek Müzesi’nin yaptığı bir çalışmada yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
“Hücrelere götürüp çıkarırken yoğun iğne vurmaya başladılar. Yani ne olduğunu bilmediğimiz tarzda 5-6 enjektörün doldurulup iğne vurulduğu olaylar yaşandı. Birkaç ay sürdü bu uygulama. Saymıştım 52 tane iğne vurmuşlardı bana. Özellikle Amerikan menşeli ‘Komünizm bir hastalıktır dolayısıyla hastalık pekala tedavi edilebilir’ diye başlayan bir proje bu. Buna dair birçok suç duyurusu yaptık. Daha sonradan hastanelere götürdüler, incelediler, tahliller yaptılar. Herhangi bir şey çıkmadı. Sanırım yanlış bir ilaçmış herhalde ki komünist düşünce tedavi olmuyormuş. O dönemde o direniş içerisinde olan, hücreye giden, tek tip elbise giymeyen hemen hemen herkes o iğnelerden yedi.”
Evrensel Yazarı Ertuğrul Ünlütürk ise Muazzez İlmiye Çığ hakkında bir yazısında şöyle yazmıştı: "Metris cezaevinden bazı devrimciler, iradeleri dışında tıbbi muayeneye(!) götürülüyordu. Götürüldükleri yer, HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın Gayrettepe’deki merkeziydi. Burada, devrimci tutsaklar üzerinde ABD’de piyasaya çıkacak olan bazı ilaçların denemesi yapıldı, devrimciler kobay olarak kullanıldı. Nazi Almanya’sında Dr. Mengele’nin tutuklulara yaptığı tıbbi denek uygulamasının aynısı burada yapıldı. Bu vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’dı; kardeşi Dr. Turan İtil de vakfın yöneticisi ve deney yürütücüsü idi. O dönemde vakfın yönetim kurulu başkanı olan Muazzez İlmiye Çığ’ın vakıfta olan bitenden haberi var mıydı bilemiyorum ama sonradan mutlaka haberdar olmuştur. Bu olayın üzerine cübbe örtüldüğü de ayrı bir gerçektir.”
O dönem bu ilaç denemelerine maruz bırakılan devrimci tutsaklardan Memet Sönmez de yaşadıklarını bianet’e anlattı. Sönmez şunları söyledi: “8-10 kişilik gruplar halinde İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’ne götürdüler. Her birimiz ayrı hücrelere yerleştirildik ve anket adı altında sorguya alındık. Testte ‘Hiç adam öldürdünüz mü?’, ‘Hayvanlarla ilişkiye girdiniz mi?’, ‘Eşcinsel veya ensest ilişki yaşadınız mı?’ gibi hem rahatsız edici hem de saldırgan sorular vardı. Eğitim düzeyi, bilimle ilgili genel bilgiler ve öfke kontrolüyle bağlantılı sorular da sordular. Soruların asıl amacı bizi itibarsızlaştırmaktı. Daha sonra gazetelerde, HZİ Vakfı’nın ‘araştırmanın’ sonuçlarını yayımladığını öğrendik. Araştırmada, mahpuslar hakkında ‘Bu kişiler terörist olmasalar da katil olurlardı’ ve ‘En iyi çözüm idam olmayabilir’ gibi sonuçlara varıldığı öne sürüldü.”
HZİ kısaltmasına ismini veren Hatice Zahit Hanım, Prof. Dr. Turan İtil ve Muazzez İlmiye Çığ’ın anneleri. Vakıf, “Nöropsikiyatri” alanında faaliyet gösteriyordu. Vakıf; Mamak, Metris, Erzurum gibi siyasi tutuklu ve hükümlülerin çoğunlukta olduğu toplama kamplarında solcular üzerinde farmakolojik deneyler yapmıştı.