İşkencecilerin peşindeyiz
Cevahir AVM önünde gözaltına alınan 120 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında sanık kürsüden yaşadığı işkenceyi anlatan Tuğbanur K.'nın avukatı Öztürk, “Mahkemenin res’en soruşturma talebini uygulaması için sürecin takipçisiyiz. Biliyoruz ki herkese umut olacak” dedi.

Sarya Toprak
saryatoprak@birgun.netİstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonları ardından başlayan protestolarda Şişli ilçesindeki Cevahir AVM önünden Maçka’ya yürümek isterken gözaltına alınan 120 kişinin yargılandığı davanın cuma günkü ilk duruşmasında sanıkların işkence suçlamaları damga vurdu.
Birçok kişi ifadesinde daha eylem başlamadan ablukaya alınarak polis şiddetine maruz bırakıldıklarını belirtti. Tuğbanur K. isimli kadın ise ifadesinde tacize maruz bırakıldığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Cinsel tacize uğradım ve tehdit edildim. Araca bindirilirken vajinama tekme atıldı. Hastanede lavaboya gittim. Ters kelepçe çıkarılmadığı için beni götüren kadın polisten pantolonumu indirmesini istedim. Bacaklarım kan içindeydi. Bunu ifade edersem farklı bir araçla başka bir yere götürüleceğim söylendi. Tehdit edildim. Üç gün boyunca bana tekme atan polisle karşılaştım."
Tuğbanur K.’nın anlattıklarının ardından salonda bulunan avukatlar, savcıdan res'en soruşturma başlatmasını talep etti ancak savcı böyle bir yetkisinin olmadığını söyledi.
TEDİRGİNDİ
Tuğbanur K.’nın avukatı Akile Elif Öztürk BirGün’e konuştu. Öztürk, “Polis şiddeti eylemde gözlemci avukat olarak bulunanlara dahi yöneldi. Tuğba’nın yaşadıklarından dolayı çok korktuğunu vurgulayan Öztürk, “Gözaltından ilk çıktığında ifadesinde yaşadıkları anlatmak konusunda kararsızdı. Ne olacağıyla ilgili tedirgin hissetti” ifadelerini kullandı.
Duruşma sırasında tüm ifadelerin ortak noktasının polis şiddeti olduğunun altını çizen Öztürk, “Aceleyle yazılmış bir iddianame var. İddianamede olayın 28 Mart’ta yaşandığı yazıyor fakat 27 Mart’ta yaşandı. Valilik yasağı var diyorlar o tarih için, dosyada yasak kararı yok. Zaten yürüyüş ve gösteri hakkı ancak kanunla engellenebilir. İmamoğlu’nun posterlerinin yasaklaması da protestoların yasaklanması da aynı şekilde hukuka aykırıdır” diye konuştu.
Tuğbanur ifadesi sırasında bana baş başayken anlatamadığı kadar açık bir şekilde cesurca yaşadığı tacizi ve şiddeti anlattı ifadelerini kullanan Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Salondaki tüm avukatlarla birlikte Tuğba’nın ifadesinin bir ihbar olduğunu belirttik fakat savcı yetkisi olmadığını, müracaat savcılığından başvuruda bulunabileceğimizi söyledi. Fakat hem duruşma savcısının hem hakimin res’en soruşturma başlatma yetkisi var. O sırada salona güvenlik görevlileri girdi, müvekkilimin etrafını çevrelediler. Fotoğraf çekmeye çalıştılar. Güvenlik güçleri dışarı çıkana kadar duruşmayı durdurduk. Kolluk gölgesinde adil yargılanma olamayacağı itirazı ile tüm avukat arkadaşlarımla mücadele ettik, güvenlik görevlilerinin çıkması talebinde bulunduk.
UMUT OLACAK
Biz duruşmada yaşanılan sürecin zapta geçirilmesi, ara karar kurulması ve re'sen soruşturma taleplerini tekrar tekrar yineledik. Ancak müvekkilimin ifadesinden yaklaşık 6 saat sonra işkence ve cinsel tacizin araştırılması için re’sen soruşturma başlatılmak üzere savcılığa bildirimde bulunmasına karar verildi. Mahkemeye hukuku uygulattık. Bundan sonra süreci takip edeceğiz. Umuyoruz ki süreç aksatılmaz ve aydınlatılır. Bundan sonraki süreçte bizim önceliğimiz mahkemenin resen soruşturma talebini uygulayıp uygulamayacağını takip etmek. Biz elbette ki harici bir savcılık şikayeti yapacağız. İnanıyorum ki yaptıklarımız 19 Mart’tan itibaren süregelen hukuksuzluğun ve kolluk şiddetinin aydınlatılmasında hepimiz için örnek ve umut teşkil edecek.”
SUSMAYACAĞIM
Tuğbanur K. sosyal medya üzerinden yaşadıklarına dair bir açıklama yaptı fakat açıklama X tarafından silindi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Mağdur olmamıza rağmen sanık kürsüsünde yargılanan ben dahil 120 yoldaşımın her biri uğradığı polis şiddetinden ve kötü muameleden bahsetti. Bu durum bireysel değil, politiktir. Hukuk dışı uygulamaların, sistematik şiddetin ve yargı tacizinin gölgesinde bile susmuyor, temel hak ve özgürlüklerimizi savunmaktan geri durmuyorum.”
∗∗∗
ÇIPLAK ARAMA İŞKENCEDİR
18 Mayıs Günü Kadıköy’de, İbrahim Kaypakkaya anmasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Eda Kalafat’ın hapishane girişinde gardiyanlar tarafından çıplak aramaya maruz bırakıldığı öğrenildi. Kadın örgütleri tarafından yapılan açıklamada, “Tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Eda Kalafat cezaevine girişte çıplak aramaya maruz bırakıldı! Erkek devlet çıplak aramayı uzun bir süredir normalleştirmeye çalışıyor. Çıplak arama cinsel işkencedir! Bedenlerimize uzanan erkek-devlet şiddetine geçit vermeyeceğiz!” denildi.


