Google Play Store
App Store

Saraçhane eylemlerinde polislerce darbedilen öğrenci Toprak Kılıç, “Benim en büyük eylemim Saraçhane’de çektiğim fotoğraflarım oldu” dedi.

İşkenceleri bizi yıldıramaz

Ebru ÇELİK 

İstanbul’’da Beyazıt meydanında öğrencilerin başlattığı direniş ülkenin dört bir yanına yayılırken Saraçhane’’de bulunan Bozdoğan Kemeri’nde ise genç eylemciler, kemeri geçip Taksim’e gitmek için direndi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde CHP Lideri Özgür Özel’in konuşması her sonlandığında Bozdoğan Kemeri’nde polis,, eylemcilere biber gazı, plastik mermi ve coplarla müdahale etti.

Eylemlerin ilk başladığı gün 19 Mart’tan itibaren Saraçhane’ye yalnızca fotoğraf çekmek için giden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Toprak Kılıç, alanda yaşadıklarını anlattı. Kılıç, “Fotoğraf çekmemin tek sebebi, orada yaşananları insanlara aktarabilmek. Herkes görsün istiyorum öğrencilerin umutlarını. Benim eylemim bu: Yapabildiğim en iyi şey, kendi eylemimi fotoğraf çekerek gerçekleştirmek. Tek arzum, sesimizi duyurmak. Dostlarımın emeğini, umutlarını göstermek” diyerek ekledi: “Ben, belki de darp edilen öğrenciler arasında durumu en iyi olanlardanım.”

Kılıç, “22 Mart gecesi, Saraçhane eyleminde basının yanında, ön tarafta fotoğraf çekiyordum. Miting bittikten bir süre sonra öğrencilere plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildi. Haklarını savunan, bu ülke için var gücüyle çalışan öğrencilere... O sırada, yakınımda fotoğraf çeken bölümden arkadaşım Zeynep’in gözüne plastik mermi geldi. Ambulansa götürmek için kalabalığı yararak koştuk. Öğrenciler bize koridor açtı. Biz kalabalığın içindeyken öğrencilere doğru müdahale artırıldı. İnanılmaz bir arbede çıktı, herkes kaçıyordu. O kalabalıkta nefes bile alamamamıza rağmen üzerimize biber gazı sıkıldı. Nefes alabilmek, ezilmemek için çabaladık. Bir şekilde ambulansa ulaştık ve gittiğimiz iki ambulans da bizi kabul etmedi. Alandan kaçabilen öğrenciler kaçmıştı ve her yer polis dolmuştu. Kaçamayan öğrencilere sert müdahalede bulunuldu. Zeynep’in gözünün durumunu anlatmama, ambulansa yetişmeye çalıştığımızı avazım çıktığı kadar bağırmama rağmen durmadılar. Üçüncü ambulans bizi kabul etti.

Zeynep’in tedavisi için beklerken üç polis geldi, onu aldılar. Hastaneye gitmemiz gerektiğini, fotoğrafçı olduğumuzu söyledim. Beni durdurdular. ‘Gelmeseydiniz buraya!’ dediler. O sırada başka bir polis beni de aldı. ‘Bunu niye almıyorsunuz!’ dedi. Dinlemediler” diye konuştu.

Kılıç son olarak şöyle konuştu: “Kafama vuruldu ve ters kelepçe takıldı. Ters kelepçeyle otururken, biri suratıma yumruk attı. Üzerimize bir tur daha gaz sıktılar. Küfürler edildi, ‘Et yığınısınız’ dendi. Plastik mermilerle müdahale edildi. ‘Nefes alamıyorum!’ diye bağıranlar oldu ama kimse umursanmadı. Biz öğrencilere, sert müdahalede bulundular. Gün sonunda Zeynep ile beni saldılar, gözaltına alınmadık. Fakat ne çantamı ne de kameramı bulabildim. Hâlâ arıyorum.”