İzlanda'yla oldukça zorlu bir karşılaşmanın ardından 0-0 berabere kalan Milli Takım, EURO 2020 biletini almayı başardı

İşlem tamam

Seyrantepe'de kritik dönemeç... Bir köşede Türkiye, diğer tarafta İzlanda... Nefesler tutulmuş santra bekleniyor. Malum son düdükten sonra çıkacak sonuç, ay-yıldızlıları gelecek yılki Avrupa Şampiyonası'na taşıyor.


Malum yüzdük yüzdük; kıyısına geldik. 350 bin civarı nüfusuna rağmen, bir süredir büyük turnuvalara katılmayı gelenek haline getiren rakibe yenilmezsek, işi garantileyeceğiz. Düşünmek bile istemiyoruz ama olası bir mağlubiyet halinde, bir ihtimal daha var; o da Andorra'da pazar gecesi kazanmak...

Lucescu sonrası millileri şaha kaldıran Şenol Güneş bu hayati maça sakatlıktan dönen Cengiz Ünder'le başlıyor. Genç yeteneğin performansı merak ediledursun, başlama vuruşu öncesi bazı oyuncuların aşırı motivasyonu dikkat çekiyor. Evet, bu karşılaşma bir bayram ama iki sonucun sizi amacınıza kavuşturduğu bir yerde, biraz da ayakların yere basması gerekiyor. Bu bağlamda özellikle Merih'in aşırıya kaçmasından endişe ediliyor.

Maalesef gelenekselleşen rakibin milli marşını ıslıklayarak başladık. Sonra "bize niye büyük organizasyon vermiyorlar" diyor, "bizim bizden başka dostumuz yok" diye haykırıyoruz ya neyse...

Mehter marşını müteakip İngiliz Anthony Taylor'ın ilk düdüğü çalıyordu. İlk çeyrekte İzlanda etkili gözükürken, kısa sürede oyun dengeleniyordu. 30'da müsait durumdaki Burak çerçeveyi bulamamıştı. Hemen akabinde İzlanda'nın sağlı sollu kornerleri yürekleri ağızlara getiriyordu. Fakat bu jenerasyon, öncekilere kıyasen daha iyi kapanıyor, savunmayı çok daha iyi yapıyordu.

İlk yarının görüntüsü netti; duran toplar rakibin en büyük silahıydı. Onlar muhakkak kazanmak zorunda olduğundan, riskler alacaktı. Haliyle ikinci devre her şeye gebeydi...

54'te Burak'ın ortayla karışık şutu direkte patlamıştı. Euro 2020'e sanki birkaç santim kalmıştı. Cengiz ile Hakan Çalhanoğlu, zaman zaman tribünleri heyecanlandırıyordu. Cengiz'in driplingleri, Hakan'ın duran topları etkiliydi.

80'de Cengiz'in yerine Yusuf oyundaydı. Hemen akabindeki kornerde Merih çizgiden topu çıkarıyordu. Birkaç santimle bu sefer biz kurtarmıştık!

Uzatmalarda Yusuf sanki bilerek taç çizgisinden kaleyi düşünüyor, top yine direkten dönüyordu. Kalan dakikalarda tabela değişmiyor, Avrupa Şampiyonası'na vize alıyorduk.

Babacan tavrıyla Lucescu sonrasında bu takımı ayağa kaldıran Şenol Güneş'e teşekkürü borç bilmeli. Tarihlimizin en iyi savunma hattı, yurtdışında oynayan başarılı gençlerimiz... İnsan gelecek için şüphesiz umutlanıyor... Emeği geçen herkese tebrikler!

cukurda-defineci-avi-540867-1.