Başvekil hazretleri, icraatlarını ve vaatlerini sıralarken “bu bir devrimdir,” deyiverdi…

Herhalde iddialı konuşması gerektiğini, iddialı konuşmanın olağanüstü karizmatik duruşuna ve kişiliğine katkıda bulunacağını düşündü…

Maksat o kadar hâsıl oldu ki, yüzüne postmodern bir pastiş olarak yapışmış gibi duran o engin gülümseyiş, kendisini devrim lafıyla birlikte La Grande Vadrouille’in başrol oyuncusuna dönüştürüverdi…

Kötülemek için söylemiyorum. Louis de Funes, bizim kuşağın hayranlık duyduğu komedyenlerden biriydi…

Filmlerinde devrim lafını ağzından kaçırdığı da olmuştu…

Doğrusu yakışıyordu…

Başvekilimize de yakışıyor…

Herhalde birileri tavsiyede bulundu.

Devrim de! Devrim de! Devrim demek iyidir…

Atanmayı bekleyen on binlerce işsiz öğretmen, bu devrimin çocukları…

İş cinayetlerinde ölenler bu devrimin şehitleri…

Bu devrim olmasaydı halimiz nice olurdu…

•••

İşler şirazesinden çıktı…

Reisicumhur, Amerika’yı Müslümanlar’ın keşfettiğini buyurdu…

Sanırım ülke gündemini değiştiredurmaktan bıktı, biraz da beynelmilel gündem değişikliğine gitmeyi münasip gördü.

Ama vallahi doğrudur; Amerika’yı Müslümanlar keşfetti…

Ya İspanyollar, Portekizliler keşfetmiş olaydı!

Düşünün dünyanın halini…

•••

Fakat ortada bir terslik var…

Bizim kâşif Müslümanlar, ne oldu da araziyi İspanyollara kaptırdılar?

Ne ara kaptırdılar?

Kafaları çalışmıyor muydu? Yol mu uzundu? İspanyollar ve Portekizliler kadar girişken değiller miydi?

Uzun yola dayanıklı filolar yaratamadılar mı?

Dükkân mı kapalıydı? Cumaya mı gitmişlerdi?

Ne oldu da yarı yolda kaldılar?

Yerlileri sömürmeyi, katliamlar yapmayı içlerine sindiremediler mi?

Hâlbuki tarih, İspanyolların olduğu kadar onların da sömürüleri ve katliamlarıyla dolu…

Ayrıca bugün birçok Müslüman ülke hükümeti, sömürü ve katliam konusunda enikonu ihtisas sahibi sayılabilir…

Evet, ortada bir terslik var…

Fakat şunu sormadan da geçmemek gerekir…

Ya Amerika’yı Müslümanlar keşfetseydi?

•••

Denebilir ki, tevazuyu da Erol Büyükburç abimiz buldu…

Doğrudur…

Ya İsmail Beşikçi bulmuş olaydı?

Halimiz niceydi?

•••

İşler şirazesinden çıktı…

Karaalioğlu demiş ki: “Her durumda patronun işe almak ve işten çıkarmak hakkı vardır!

Doğru söylemiş… Vallahi vardır!

Hayatında hiç toplu sözleşme lafını duymamışsan, hiç greve gitmemişsen, hiçbir sendikaya üye olmamışsan, seni oradan alırlar buraya koyarlar…

Köle köleliğini biliyorsa sorun yoktur.

Efendiler, egemenliklerini bu kölelik bilinci sayesinde sürdürürler…

Yunus’un dediği gibi:

Kul padişahlığın bilmez,
Kul bilmese yort savul!

Mealen, kullar kulluk ettikçe, padişah yortup savulmaz…

Yani defolup gitmez…

•••

İşler şirazesinden çıktı…

Mehdi Eker dedi ki, “AKP Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşudur…

Bence de öyledir…

Vallahi öyledir…

Hatta bir şeyin sivilleşmesi için önce devlet olması gerekir…

Çünkü tarih de kanıtlamıştır ki, devlet haline gelen her şey bir anda sivilleşir…

Örneğin Hitler 1935’ten önce sivil değildi. Devleti eline geçirince sivil oldu…

Kenan Evren de üniformasını çıkarıp takım elbise giymedi mi?

Sivilleşti…

Hegel, Mehdi Eker’in söylediklerini duysa herhalde mezarında birkaç tur dönerdi…

Willy Brandt da dönerdi, Olof Palme de dönerdi…

“İyi ki demokrasiyi bizden almışlar… Ya biz onlardan alsaydık,” derlerdi…