İsmail Kardeşim, bu tip şarkılar yapma, ne olur... Bu şarkılar bir iklim yaratır. Böyle iklimlerde genç, cahil, öfkeli çocuklar...

İsmail Kardeşim, bu tip şarkılar yapma, ne olur... Bu şarkılar bir iklim yaratır. Böyle iklimlerde genç, cahil, öfkeli çocuklar katil olur. Sonra “ah” alırsın. Bu “ah”ın hesabını veremezsin.
Belli ki ülkesini seven bir insansın. Bu sevgiyle, “Plan Yapmayın” diye bir şarkı yapmışsın.
Türkiyemi ben de çok seviyorum. Bu ülke üzerindeki planları ben de biliyorum. Keşke senin gibi bir yeteneğim olsaydı da, ben de “Plan Yapmayın” diye bir şarkı yazabilseydim. Muhtemelen benim şarkım da Karadeniz havasında olurdu.
Ama ben aydınlara, sosyalistlere değil; mesela CIA’ye sataşırdım şarkımda.
Çünkü biliyorum... CIA kendi kitaplarında hiç gizlemeden, açık açık yazıyor: “Kurulduğumuz günden beri Birleşik Devletler'in çıkarları adına her ülkede milliyetçi güçleri destekledik. Bunları kamplarda eğittik; cinayet, işkence gibi konularda dersler verdik. Sonra bunlara, ülkelerinin yerüstü ve yeraltı kaynaklarını korumaya çalışan sosyalist aydınları teker teker öldürttük. Kaos ortamları yarattık. Bütün planımız, bu ülkelerin gelişmesini, nesillerin sağlıklı bir şekilde eğitilmesini engellemekti," diye. Yani saklamıyor adamlar, alenen söylüyorlar planlarını.
Ben vaktiyle sütün yararları konulu bir reklam yapmıştım. Herkes cici cici sözler söylerken, ben “Sigaraya para vereceğine, çoluğuna çocuğuna süt al ulan!” diye özetleyebileceğim sert bir reklam yapmıştım. Sonra bu reklamı dönemin MHP’li Sağlık Bakanı Osman Durmuş’a bizzat sunmuştum. “Süt pahalı değildir. Böyle tiryaki bir ülkede, herkes sigaraya para bulurken, bunun on'da biri'ne süt içebilirler. Mesele bu durumun üzerine gitmek ve sigara ile süt arasında ilişki kurmaktır” demiştim. Osman Durmuş ne demişti biliyor musun? “Ben Sabancı’nın tekerine çomak sokamam.”
İşte İsmai kardeşim, senin şarkılarında gözdağı verdiğin kişiler, aslında Sabancı’nın tekerine çomak sokan insanlardır. “Plan” bu tekerin dönmesidir. Ve tüm dünyada milliyetçiler bu büyük planda tetikçi rolünde, piyon olarak kullanılır. Bu nedenle de o tekere çomak sokamazlar.
Sosyalistlerin hepsi çok mu iyi? Beş kardeşin beşi bir değil. Her grupta, her cemiyette sahtekârlar barınır. Sen Karadenizlileri çok seviyorsun mesala. Karadeniz’de domuz yok mu? Adamı arkasından bıçaklayan yok mu? Aklı hep kötülüğe çalışan yok mu?
Kötülük her yerde var. Bir türkücünün görevi tüm bu kötülüklere karşı; ışık yakmak, dinleyicilerini sevgiye, kardeşliğe davet etmek değil mi?
Bak geçen hafta Visa’nın, Master Card’ın patronları övünüyordu gazetelerde. Kredi kartı kullanmada Avrupa birincisi olmuşuz. Taksitli kartta dünyada tekmişiz...
Ne demek taksitli kart, hiç düşündün mü? Alman’ın, İngiliz’in aklı yok, böyle kart çıkaramıyor da, bir tek biz mi akıllıyız?
Taksitli kart demek, bir ülkenin tüm fertlerini kerhane orospusu gibi borçlandırmaya çalışmak demektir. Adamlar planı yapmışlar Sevgili İsmail... Demişler ki, fakir insanlara verelim kredi kartını, borçlandıralım hepsini. Sonra vuralım sırtlarına.
Methiyeler düzdüğün başbakanın, kredi kartları konusunda faturayı fakir vatandaşa çıkardı. Halkla değil bankalarla elele verdi... Adam işsiz, parasız, evde bebeği süt bekliyor; o kredi kartıyla ekmek alıyor. Bir ekmek için, beş ekmek parası kadar faiz ödeyecek. Üstüne bir de başbakandan azar işitiyor. Tok açın halinden anlar mı?
“Plan yapmayın” diyerek, Ermenilerden özür dileyen aydınlara saldırmışsın.
Ermeni olayları 1915 yılında olmuş. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulmuş. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk gününden beri Ermeni trajedisini tanıyor. Bunu ne Atatürk inkâr ediyor, ne Özal, ne Erdoğan...
Bu aydınlar ne yaptı? “Biz kendi adımıza 1915’teki trajedi için Ermeni kardeşlerimizden özür dileriz” dedi. Bir Türk olarak düşün, bundan daha büyük bir delikanlılık olur mu? Mesala bir İtalyan, bu hareketten sonra Türkleri kıskanmaz mı? “Yahu bu ne büyük bir millet. Özür dilemesini biliyor” demez mi? Ermeni, Türkler önce davrandığı için eziklik duymaz mı? “Türkler delikanlılık yaptı. ?imdi sıra bizde. Biz de çıkıp Rusların, Fransızların maşası olup, kardeş kanına girdiğimiz için özür dilemeliyiz” demez mi?
Beğenmediğin Hrant Dink işte bunu söylüyordu. O ölünce bazı Ermeniler “Türk yalakası hain öldürüldü” dedi, haberin var mı bundan? Kime yaradı bu plan?
Orhan Pamuk’a sataşıp duruyorsun. ?u an Sri Lanka’da, Bolivya’da, İzlanda’da birileri Orhan Pamuk’un kitaplarını okuyarak, hayatlarında ilk kez bir Türk’le tanışıyorlar; ona hayranlık duyuyorlar. 'Sessiz Ev', en rahat okunan kitaplarından biridir. Bir oku da, tanı şu adamı. Veya 'Masumiyet Müzesi’ni oku; aşkı için hayatını bırakan bir âşığın destanını oku da, tatlı tatlı kıskan; “Ben böyle bir aşk şarkısı niye yazamadım?” diye.
Bolu Beyi’ne şarkılar yapan yirmi tane şarkıcı varmış. Hiçbirini hatırlamıyoruz. Ama Köroğlu’nu asla unutmadık. Âşık Veysel’i hırpani diye Ankara’ya sokmadılar ama halkın yüreğinden çıkaramadılar. Yunus Emre, Dadaloğlu bin yıldır ne planları bozdular.
Sevgili kardeşim... Medya dünyası kirli bir yerdir. Sen orada tutunmak için kimbilir ne büyük acılar çekmişsindir. Birçok insanın gözünde bir önemin, itibarın var. Gel bu gücü iyi kullan. Bu yazdıklarımı bir muhakeme et. Bir düşün.
Sonra da bir şarkı yap. Öyle bir şarkı olsun ki, bu son şarkılarını unuttursun. Sözlerin bin çocuğu katil, bin aydını maktul olmaktan kurtarsın. Adın yüzlerce yıl sonra bile saygıyla hatırlansın. Gerçek plancıların tekerine çomak sokulsun. Onlar üzülsün; Yunuslar, Nâzımlar, Hrantlar sevinsin.
Böyle bir şarkı yaparsan, konserine gelip, ben de eşlik edeceğim sana. Söz.