İsmail Yüksek
Fotoğraf: DepoPhotos

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, yetenek genetik kodlar üzerinden kurgulanan bir yazılımdır. Yeteneğin gelişimi birçok zaman aralığındaki kırılmalara ve belirli parametrelere bağlı olmakla beraber, çok boyutlu bir sürece tabii olmaktadır

Futbolun içinde, gelişime paralel olarak teknik, taktik, kondisyonel ve psikolojik özelliklere olan ihtiyacı arttıkça, daha komplike ve karmaşık hal aldıkça, yeteneğin gelecekteki konumunu belirlemek zor olmakla birlikte, antrenörün yetenekleri ve müfredatın doğru içeriğe sahip olması ile sürecin doğru yönetilmesi yeteneğin hangi seviyeye geleceğini belirleyen en önemli başlıklardır.

***

Bir futbolcunun yeteneklerinin açığa çıkması ve öz güvenini kazanarak bunları sahaya yansıtması, anacak ve ancak kulüp kültürüne ve kulübün hedeflerine uygun yetenek yönetimi stratejileri geliştirilerek doğru konuma getirebilinir. Performans gelişimin özellikle futbolda rekabet üstünlüğü bağlı olmasından dolayı, verimini maksimaliz edecek doğru pozisyonları ve bu pozisyonların gerekliliklerini belirleyecek çalışma ortamının net olarak sağlanması zorunludur. Yeteneğin beklenen performansı gösterebilmesi, ancak rekabet içindeki olması zorunlu takım arkadaşları içinde uygun pozisyonda oynatarak ve bu pozisyonlar için gerekli başarı kriterlerini ve hedefleri tanımlamakla oluşur.

Jorge Jesus ‘un Fenerbahçe’ye teknik direktör olmasıyla birlikte, bizde mevcut olan kavram kargaşası ve yeteneği yönetme stratejileri ile ilgili önemli kıyaslamalar açığa çıktı. Bu kıyaslamanın en başında Arda Güler ile İsmail Yüksek bu konuda en şanslı iki futbolcudur.

***

İsmail Yüksek 2020/21 sezonunda Gölcükspor’dan Fenerbahçe’ye transfer oldu. O sezon Emre Belözoğlu teknik menajer, Erol Bulut ise teknik direktördü. Ve o sezon önce Balıkesir’e sonra da Adana Demirspor’a kiralık olarak verildi. 2021/22 sezonun da ise teknik direktör Pereira oldu ve bu sezon da Bursaspor’a kiralık olarak verildi.

Gördüğünüz gibi İsmail Yüksek ile ilgili hiçbir teknik direktörün ve teknik menajerin herhangi bir tasarrufu söz konusu değil. İsmail Fenerbahçe için kiralık olarak verilecek futbolcular içinde yer alan bir oyuncuydu. Hani kimse kalkıp da ‘kiralık verilerek kendini geliştirdi de o yüzden bu seviyeye geldi’ demesin. Çünkü öyle bir strateji falan yoktu ortada.

Jesus’un gelmesiyle birlikte İsmail için yeni bir başlangıç oluştu. Jesus İsmail’in yeteneklerini ve hangi doğru pozisyonda oynaması gerektiğini doğru olarak belirlemesi neticesinde, ondan nasıl verim alabileceğini hesaplayarak takımda tuttu.

Hani takımda tutmak başka, ilk 11’de forma vererek ondan verim almak başka. Bu belki risk ama, Jesus için aksine risk değil bir kazanç. O risk sanırım diğer hocalar açısından geçerli olan bir olgu.

Jesus’un taktiksel bütünlüğün temelini oluşturan 25 futbolcunun aynı seviyeye getirip orada kalmalarını sağlaması ve hepsinden gerektiği kadar sistematik kurgu içinde verim alma stratejisi, birçok futbolcunun yeteneklerinin ve donanımlarının açığa çıkmasına neden oldu. Bu durum Fenerbahçe için hem ekonomik açıdan ciddi bir kazanç hem de performans açısından büyük bir teknik değer oldu.

Tabii, sadece bu değerlendirmeler içinde İsmail için takıma katkısının yorumlanması doğru olmaz eksik olur. Ortada teknik açıdan sürecin doğru yönetmesiyle ilgi kırılmalar var.

En önemlisi, her şeye rağmen hata yapmasına, gol yedirmesine, kırmızı kart görmesine, top kaptırmasına… aklınıza ne gelirse gelsin, her şeye rağmen o yeteneğe güvenip öz güvenini kaybettirmeden, doğruları öğrenmesi için zamanın doğru yönetilmesine dair önemli hamleler vardı. Bu hamleleri, ancak yönetimin üstünde kendine özgür bir çalışma alanı yaratan donanımlı bir teknik direktör yapabilirdi. Jesus kendine bu ortamı yaratması ve bu ortamı iyi yönetmesi ki hele hele bu ülkede ve bu ülkede oynanan futbol içinde hem Fenerbahçe için hem de Arda ve İsmail için bizim adımıza büyük kazançtır.

İsmail Yüksek doğumundan 23 yıl, 7 ay, 27 gün sonra ilk defa Milli takımlarda oynamaya başladı. Yani daha önce, hiçbir yaş gurubundaki hocalar ki burada Tolunay Kafkas ve Hamit Altıntop’u da dahil-işlerinin bu olmasına rağmen İsmail Yüksek için bir yorumda bulunamamış ve değerlendirme yapamamış. Şimdi Fenerbahçe’ye geldiği için ve Jesus sayesinde oyununda ve oyun içinde emek vererek bir değer yarattığı için Milli takıma seçildi. Milli takım yönetim organizasyonunun bu konuda maalesef hiçbir katkısı olmamış.

Arda Güler için yazdığım yazıda “Tüketen bir toplum olarak, var olanı tüketip yeni fenomenler arama histerimiz, her zaman değerlerimizin kaybedilmesine neden olmaktadır.” demiştim.

İsmail’in farkı ise, var olan yeteneği-futbolun popülist kültür içinde bir fenomen haline getirilmesinden dolayı ve keşfetme müessesini çalıştırmayla ilgili kaygı taşımadığımızdan dolayı neredeyse kaybediyorduk. Kaybettiklerimizi göz önünde bulundurursak şanslıyız…

Jesus’un Portekiz’den hem yetiştirici hem de yarışmacı kimliğe sahip bir ekolden gelmesi var olan değerlerimizi ortaya çıkartılmasına neden olduğu gibi, nasıl yönetilmesi gerektiğini çok net olarak ortaya koydu. Buradaki can alıcı argüman, tüm yetenek-yönetim parametrelerini harfiyen uygulayan-tabii ki önceden bu donanımlara sahip olmasından kaynaklanıyor-bir antrenörün oraya koyduğu iradeden söz etmek gerek.

İsmail için çok farklı bir süreç başladı. Onu keşfedemeyip sıradanlaştırmaya koyulan antrenörler ile Jesus arasındaki öngörü farklılığı sadece tecrübe ile ifade edilemez. Çünkü, artık tecrübe de yıllarla ilgili bir değerlendirme olmaktan çıkıp, bilgi yoğunluğu değerlendirilmesi üzerinden tanımlanmaya başlanmıştır.

Jesus’un Fenerbahçe’deki varlığı kısa süre için de olsa dahi yarattığı değerler toplamına bakıldığında çok önemlidir. Umarım uzun yıllar kalarak, konumuna müdahale edilmeden tüm bu değerleri kurumsallaştırır ve Fenerbahçe için bir kurumsal futbol anayasası oluşturur.