Hakan Şükür’ün durumunda bir değişiklik yok, derbi hakkında yazmak için çok geç çünkü siz bu yazıyı okurken her şey olup bitmiş olacak ve Beşiktaş’ta şu sıralarda aday olup vazgeçmek çok moda. Yani bizim buralardan defalarca söylediklerimizi tekrar etmek dışında ilginç bir öykü çıkarmak neredeyse imkansız.

O yüzden gelin ben size İsrail’le Filistin arasındaki son gerginliği anlatayım.

Yok yok, uluslararası politika yazmaya niyetlenmiş değilim.

Konumuz yine futbol.

Anlatacağım gerginliğin kahramanı İsrailli bir Arap futbolcu: Ali Khatib.

Önce Ali’nin hikayesinden biraz bahsedeyim.

Ali futbola İsrail kulübü Hapoel Haifa’nın altyapısında başlıyor. Fakat çoğu genç futbolcunun başına geldiği gibi o da büyük kulüpte dikiş tutturamıyor ve İsrail’in üçüncü lig takımlarından Shlomi/Nahariya’ya transfer olmak zorunda kalıyor. Yıl 2008.

Takım bir sonraki yıl şike yaptığı için (şaşırıyor muyuz, hayır) beşinci ve en alt lige düşürülünce Ali’ye İsrail’den herhangi bir teklif gelmiyor.

Genç futbolcu ne yapacağını bilmez bir haldeyken kapısını Filistinli bir kulüp, Jabal El Mukaber çalıyor. El Mukaber Filistin Futbol Federasyonu’na bağlı 10 takımlı Gazze Şeridi Premier Ligi’nde mücadele eden bir kulüp.

Ali birinci lig seviyesindeki bu teklifi düşünmeden kabul ediyor ve İsrail liginden Filistin ligine transfer oluyor.

Hayatını değiştiren de bu karar zaten...

Zira kısa süre içerisinde parlak bir oyun ortaya koyuyor.

2010’da Ali orta sahanın solunda yıldızlaşırken kulübü de Gazze Ligi’ni şampiyon olarak tamamlıyor.

Filistin topraklarının o zamanlar 20 yaşındaki bu genç Filistin Milli Takımı’na da seçiliyor ve 2014 Dünya Kupası elemelerinde altı maça çıkıp iki de gol atıyor.

Ali’nin kariyerini değiştiren ve iki ülke arasında gerginliğe neden olan sürece ise Hapoel Haifa’nın şu anki teknik direktörü Tal Banin’in kulübün altyapısından yetişen 20 yaşındaki oyuncusu Ahad Azam’dan kendisine bir zamanlar altyapıda birlikte oynadığı bir ismi önermesini istemesiyle giriliyor.

Azam tahmin edeceğiniz gibi Ali Khatib’i öneriyor, Ali teklifi hiç düşünmeden kabul ederek İsrail Birinci Ligi’ne transfer ediyor.

Sorun da burada başlıyor. Çünkü Filistinliler Ali’nin kendileriyle sözleşmesi olduğunu ve bu transferin gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Hele de bir bonservis bedeli bile ödemeden...

İsrail tarafı ise Ali’nin El Mukaber’le sözlü bir anlaşma yaptığını, Filistin Federasyonu’nda kaydının olmadığını, oyuncunun kaydının İsrail Federasyonu’ndan hiç silinmediğini iddia ediyor.

El Mukaber genç yıldızının İsrail liginde oynamasını engellemek için Tel Aviv mahkemelerine itirazda bulunuyor ama mahkeme itirazı kabul etmiyor.

Filistinliler kızgın ve şimdi davayı FIFA’ya taşımak istiyorlar.

Ali ise tam bir profesyonel! İsrail tarafında mücadele etmenin kendisine Avrupa yolunu açabileceğinin farkında ve Filistin’e dönmek istemiyor.

Bu arada Ali’nin Hapoel Haifa’da da çok başarılı olup bütün kulüplerin dikkatini üstüne çektiğini söylemeden geçmeyelin. 22 yaşındaki oyuncu tam altı maçta dört gol atarak takımının düşme hattının üstüne çıkmasını sağlamış. Onun oynadığı altı maçta sadece bir mağlubiyet alınmış.

Bu gerginliğin sonu nereye gidecek bilinmez fakat asıl gümbürtü başka bir nedenden dolayı kopacak gibi.

Jerusalem Post’un haberine göre İsrail Federasyonu’nun kafasında Ali’yi İsrail Milli Takımı’nda oynatmak da var.

Biliyorsunuz, Dünya Kupası elemelerinde oynamış bir futbolcu için tercih değiştirmek imkansız.

Ama gazete Brezilya Milli Takımı’nda oynamasına rağmen FIFA’nın özel izniyle İtalya forması giyen Thiago Motta’yı örnek vererek tüm yolların kapanmadığını yazmış.

Ali bu saatten sonra bir de İsrail forması giyerse ortalık bu defa ciddi ciddi karışabilir.

Bir Filistin kulübünün kontratlı oyuncusunu ‘O aslında bize kayıtlı’ diye elinden al,

yetmezmiş gibi bir de kendi milli takımına dahil et.

İsrail politikası her alanda kendisini belli ediyor sahiden.

Böyle bir şey yaşanırsa bütün ‘eşitlik’ iddiasına rağmen aslında futbolun da 90 dakika süren ve sonunda sıklıkla ‘zenginlerin’ kazandığı bir oyun olduğunu bir kez daha görmüş olacağız.

Bekleyelim, görelim!