Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın, talan ve ranta sebep olacağı gerekçesiyle tepki çeken Kanal İstanbul güzergâhından 44 dönüm arazi satın aldığı ortaya çıktı

Israrın nedeni Katarlılar mı?

HABER MERKEZİ

Rant ve talan yaratacağı nedeniyle; bilim insanlarının, meslek örgütlerinin ve yaşam savunucularının karşı çıktığı Kanal İstanbul’un, ranta sebep olacağına dair söylemler ispatlandı. AKP’nin yapımında ısrarcı olduğu Kanal İstanbul güzergâhında, Katar Kraliyet Ailesi üyelerinin arsa aldığı ortaya çıktı. Sözcü’nün haberine göre Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed el-Sani’nin annesi Şeyha Moza bint Nasır el-Missned, Türkiye’de şirket kurup İstanbul Arnavutköy’de 44 dönüm arazi satın aldı.

Önce şirket kurdular

Bir önceki Katar Emiri Hamad bin Halife el-Sani’nin eşi Şeyha Moza, Triple M Gayrimenkul Turizm Ticaret Anonim Şirketi’ni 8 Kasım 2018 günü 100 bin lira sermaye ile Başakşehir’de kurdu.

Arap dünyasının moda ikonu olarak tanınan Şeyha Moza, şirket kurulduktan 1 buçuk ay sonra Kanal İstanbul güzergâhında 44 bin 702 metrekare arazi satın aldı. Arazi, imar planlarında ‘tarla’ olarak görünüyor. Arnavutköy İlçesi, Baklalı Köyü’nde 136 ada 39 parselde bulunan taşınmazın devir işlemi 27 Aralık 2018’de gerçekleşti. Emlakçılar o tarihte bölgede metrekare birim fiyatının 300 lira seviyesinde olduğuna dikkat çekerek arazinin 12-13 milyon lira bedelle satın alınmış olabileceğini ifade etti. Arazinin şu anki değerinin 20-25 milyon lira civarında olduğunu kaydeden gayrimenkul danışmanları, Kanal İstanbul projesi sonrasında yapılacak yeni imar planlarıyla arazinin değerinin birkaç kat artabileceğine işaret etti.

***


Kimleri zengin edecek?

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat Kanal İstanbul rant tartışmalarını TBMM’ye taşıyarak, Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan’a Kanal İstanbul güzergahındaki arsaların kimlere ait olduğu sordu. Karabat, Erdoğan’ın sözlerini hatılatarak “Sayın İmamoğlu’na, ‘sen otur işine bak’ demek 16 milyon İstanbullunun iradesini tanımamaktır” dedi.

***

‘İhanete evet demeyeceğiz’

Kanal İstanbul, son günlerde AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında da polemiğe neden olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul’la ilgili, “Dünyada büyük sükse yaratacak. CHP’nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz. Her şeye rağmen 2023 hedefimiz arasına giremeyecekler” demişti. İmamoğlu bu sözlere, “Biz, birileri sükse yapsın diye İstanbul halkına ihanet edecek, yarın pişman olacakları hiçbir projeye, ‘evet’ demeyeceğiz” yanıtını verdi.

***

Kanal İstanbul gerçekleri

✘ Su varlıkları zarar görecek
Kanal İstanbul Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere ve Durusu (Terkos) üzerinden geçecek şekilde projelendirilmiş durumda. Yaklaşık 45 km uzunluğundaki proje, güzergâhında bulunan, göl, dere, doğal yeraltı suyu kanallarını geri dönüşü olmayacak bir şekilde tahrip edecek. Proje alanı ve çevresindeki yeraltı su havzalarını besleyen su varlıkları ise Karadeniz ve Marmara denizinin tuzlu sularının alanı basması nedeniyle yavaş yavaş yok olacak.

✘ Sazlıdere yok olacak
İstanbul’un Avrupa Yakası için önemli bir tatlı su deposu olan Sazlıdere Barajı güzergâh üzerinde bulunduğu için yok olacak. İstanbul’un su varlığı azalacak.

✘ Terkos’u tehdit edecek
Kanal İstanbul projesi Terkos Gölü etki alanında yer alıyor. Terkos’a sınır olarak yapılacak bir kanalın Terkos havzasını etkilememesi söz konusu değil. Projenin hayata geçmesiyle birlikte çevresinde planlanan yeni yerleşim alanlarının açılması durumunda nüfus yoğunluğu artacak ve Terkos Gölü’nün kirlenmesinin hatta kullanılmaz hale gelmesinin önü açılmış olacak.

✘ Tarım alanları yok olacak
Kanal İstanbul projesi güzergâhı boyunca kuzeyden güneye doğru gidildikçe ormanlık alanlar, tarım arazileri ve yerleşim alanları yer alıyor. Proje etki alanının %78,83’ü farklı niteliklere sahip tarım arazilerinden oluşuyor. Bu alan 101 milyon 973 bin 360 m2, yani 13 bin 243 futbol sahası büyüklüğünde bir alan. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na göre ‘mutlak tarım arazisi’ olarak tanımlanan, korunması gereken 5 milyon 264 bin 297 m2’lik tarım alanı projenin etki alanında yer alıyor. Yani İstanbul’a gıda sağlayan nitelikli tarım alanları projeyle yok olacak, İstanbul’un gıda fiyatları yükselmeye devam edecek.

✘ Hava kirlenecek
Projenin ÇED başvuru dosyasına göre tahmini hafriyat miktarı 1.5 milyar m3. Bu miktarda hafriyat saatte 600 kg toz emisyonu oluşturabilecek. Bu, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Yönetmeliği’ndeki limit değerin 600 katı. Yani proje havayı kirletecek, halkın sağlığını tehdit edecek.

✘ Heyelan riski doğacak
Proje güzergâhında mühendislik yapılarının hayata geçmesiyle birlikte alanda heyelan, sıvılaşma, korozyon, kireçtaşlarının ergimesine bağlı büyük zemin göçükleri gibi yeni zemin problemleriyle karşı karşıya kalınması uzmanlara göre çok yüksek olasılık. Doğal hali zarar gören zeminlerde depremlerle veya yoğun yağış ile birlikte heyelan riski ortaya çıkacak.

✘ Fay hattının yanı başında
Proje alanı birçok gömülü fay ile kesiliyor ve Kuzey Anadolu fay hattına en yakın uzaklığı 15 km ve en kuzeydeki bölümüne uzaklığı 60 km. Olası deprem ile birlikte oluşabilecek tsunami dalgalarının kanal güzergâhına girişiyle birlikte halk deprem dışında ikincil bir tehlike ile karşı karşıya kalacak. Proje kapsamındaki dolgu adalar, Marmara Denizi depremi esnasında risk altında olacak.

✘ Denizlerin dengesi bozulacak
Kanal İstanbul deniz ekosistemine, Karadeniz-Marmara dengesine ve iklime etki edecek. İstanbul Boğazı’nın su akış düzenini bozacak. İstanbul Boğazı’nda farklı yoğunlukların oluşturduğu katmanlı akış düzeni bozulabilecek. Marmara denizi kirlenecek, ısısı değişecek.

✘ Hafriyat kirliliği yaşanacak
ÇED raporunda 1.5 milyar m3 hafriyat, 115 milyon m3 dip tarama malzemesinin çıkarılacağı ve ada gruplarının kendi içinde dolgusuz alanlardan inşa edileceği belirtiliyor. Bu hafriyat döküleceği yeri tahrip edecek.

cukurda-defineci-avi-540867-1.