‘İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı’, kapitalizmin dişlileri arasında sıkışıp kalmış Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden mezun bir gencin iş arama sürecini anlatıyor. Her iş görüşmesine bıkmadan, usanmadan, her defasında umutla bel bağlayan ama hepsinde de birbirinden absürt durumlarla karşılaşan karakter gittikçe dibe çöküyor

İşsizliğin sahnelenişi

Deniz Zeka / Meltem Sezen Kılıç

Ali Cüneyd Kılcıoğlu tarafından kaleme alınan ‘İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı’ isimli oyun Odunpazarı Belediye Tiyatrosu tarafından Eskişehirli izleyicilerle buluşuyor. Atilla Savumlu’nun yönetmen koltuğunda oturduğu oyunda sahnede Ömer Burak Ünal’ı izliyoruz. Çaresizlikle yaşanan işsizlik macerasını anlatan oyun üzerine Ömer Burak Ünal’la konuştuk.

Ne anlatıyor bu oyun bize? Bir de senden dinlemek isteriz.

Oyun, kapitalizmin dişlileri arasında sıkışıp kalmış Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden mezun bir gencin iş arama sürecini anlatıyor. Her iş görüşmesine bıkmadan, usanmadan, her defasında umutla bel bağlayan ama hepsinde de birbirinden absürt durumlarla karşılaşan karakter gittikçe dibe çöküyor. Elbette ki süreç bununla sınırlı değil, başlı başına iş bulamama yani işsiz olma durumu yetmiyormuşçasına ailesi, akrabaları, arkadaşları gibi yakın çevresinde bulunan insanlara karşı dik durma çabasını ve bunun yanında gene benzeri insanlarla yaşadığı iletişimsizliklerini, bir türlü anlaşılamayışını, buhranlarını, kırgınlıklarını anlatıyor.

Nasıl hazırlandın bu oyuna?

Oyunundaki karakteri ele alırsak; yaşadıkları doğrultusunda oluşan özgüvensizliği, zayıflıkları, ruhsal yorgunlukları, artık deliliğe ramak kalmış diyebileceğimiz psikolojisi ama her şeye rağmen umudunu kaybetmeyişi karaktere başlı başına bir renk, bir doku kazandırıyor. Metinde bunları keşfettikten sonra bir oyuncu olarak eldeki bu verileri doğru bir şekilde işlemek kalıyor. Metin oyuncuya tıpkı karakterde olduğu gibi tiplerle alakalı da ipuçları veriyor. Metni bir daha, bir daha inceleyerek bunları keşfetmek gerekiyor. Sonra da provalarla üç boyutlu hale gelmeye başlıyor.

Oyunculuğun hikâyenin önüne geçtiği olur mu?

Aslında bu biraz metin yani hikâyenin ne olduğu, biraz oyunun rejisi, sahnedeki dekor, ışık gibi unsurlar ve oyuncuyla alakalı olan bir durum bence. Yani her birini işleyen bir motorun parçaları gibi düşünebiliriz, hepsi bir araya geldiğinde bir anlam, bir izlek oluşmuş oluyor. İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı oyununun bence metin olarak, bir oyuncuya fazlasıyla malzeme sunan bir yapısı var, fakat öte yandan da tek kişilik bir oyun olduğu için elbette oyuncunun sırtındaki yük çok fazla. Ayrıca bu oyunda zaman çizelgesi olarak ciddi anlamda kronolojik bir sırlama var. Bu da sahnede neredeyse sıfır hatayla oynamanızı, hikâyeye çok iyi hâkim olma zorunluluğunu getiriyor, çünkü tek kişilik bir oyun, sahnede düştüğünüz anda sizi kurtarabilecek başka bir partneriniz yok. İşte bundan dolayı belki de özellikle tek kişilik oyunlarda oyunculuk hikâyenin önüne geçebilir diyebiliriz belki de.

Bundan sonraki projelerin neler?

Netleşmemiş birkaç proje var. Bu sezon bir tanesinin üzerine eğilmek istiyorum, bunun dışında ise Belediye Tiyatrosu’nda oyunculuğun yanı sıra eğitmenlik ve yönetmenlikte yapıyorum. Benim için her biri birbirinden değerli. Belediye Başkanımız Sayın Kazım Kurt’un da desteğini hiç esirgemediği Odunpazarı Belediye Tiyatrosu ailesi olarak bizler, haftanın beş günü düzenli olarak perde açıyoruz ve bunun yanı sıra gençlerin tiyatro sanatıyla tanışması konusu da en çok önem verdiğimiz alanlardan birisi.