Geçen yazıda, TBMM’nin açıldığı günde en çok 6 ay sonra yapılacak yerel seçimlerin konuşulduğunu, bunun da yeni sistem içerisinde Meclis’in ne kadar etkili/etkisiz olduğunun bir göstergesi sayılabileceğini söylemiştim.

Erdoğan’ın dün AKP grup toplantısındaki konuşması partilerin yerel seçimlere kilitlendiklerinin bir başka işaretiydi: “Mahalli seçimlerde en isabetli adayları belirleyerek, en verimli çalışmaları gerçekleştirerek hedeflerimize ulaşmalıyız.

Kimse, ‘Bu benim yakınımdır, bu benim şuyumdur, bu benim buyumdur’ diye bize aday teklifiyle gelmesin.”

Anlaşılan aday teklifleri ile gelinmeye başlandı. AKP’de kimse başkan işaret etmeden adayım diyemiyor, ama başta CHP olmak üzere diğer partilerde açıktan ya da örtülü adaylığını ifade edenler, partisinin atacağı adımlara bir müdahale biçimi olarak aday olmayacağını açıklayanlar var.

İttifaklarını yerel seçimlerde de sürdürecek AKP ve MHP, genel başkanları ağzından ellerindeki bazı belediyeleri, en önemlisi de İstanbul’u kaybetmenin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin geleceğini de tehlikeye düşüreceği endişelerini dile getirdiler.

Yerel seçimler, iktidar ve yeni sistem için bir tür güvenoyuna dönüşecek!

Yaşar Aydın dünkü BirGün’de; Abant toplantısında tartışılanlardan hareketle CHP’nin yerel seçim hazırlıkları ile ilgili kulis bilgileri aktarmıştı: Seçim büroları da açıp çalışmaya başlamış olan Mustafa Sarıgül’ün adı Büyükşehir adaylığı için geçse de asıl hedefi Şişli imiş ve İstanbul’un dört ilçesi için de isimler önermiş!

CHP’de bir yandan isimler önerilirken, Kılıçdaroğlu da “uygun aday” formülünü ifade etti: “Yerelin koşullarını dikkate alacağız, yerel ittifaklara önem vereceğiz ve buna uygun adaylar bulacağız.” CHP Genel Başkanı “uygun aday”ı bulabilmek için yakın çalışma ekibiyle önerilen isimler üzerinde çalışma yürütüyormuş ve önerenler olsa da büyük kentlerde önseçim olmayacakmış!

İstanbul seçimlerinin sonucu memleketin 2019 Mart sonrası içine gireceği siyasi iklimin en önemli belirleyicilerinden olacak. O nedenle, AKP’de Erdoğan’ın kimi işaret edeceği beklenedursun, CHP’de “Ben olurum” diyenler epeydir kendilerini gösteriyor.

Şurası kesin; muhalefet İstanbul’u kazanacaksa CHP’nin göstereceği bir adayla kazanacak. Kazanmak için de o aday üzerinde tabanda ya da tepede, şu ya da bu biçimde, “ittifak” olması şart. Üzerinde anlaşılan isim için de, ittifak eden her kesimin olağanüstü bir enerji ile çalışması gerekecek.

İstanbul söz konusu olduğunda, CHP örgütü dışında, HDP’nin ve tüm diğer sol çevrelerin benimseyeceği bir ismin bulunması şart görünüyor.

MHP’nin aday göstermeyip AKP’yi destekleyeceğini ilan ettiği İstanbul’da, “sağdan da oy alacak biri” mantığının hiç iş yapmayacağı kesin. 7 Haziran 2015 genel seçim (AKP: % 40.91, CHP: % 29.42, HDP: % 12.43, MHP: % 11.07) ve 2014 yerel seçim sonuçları (AKP: % 47.9, CHP: % 40.1, HDP: % 4.8, MHP: % 4) göz önüne alındığında bu çıkarımda bulunmak hiç zor değil.

Geçen Cumartesi günü Ankara’da Çankaya Belediyesi ve Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) işbirliğiyle düzenlenen 1. Çankaya Kitap Buluşması’nda* da İstanbul’dan gelen bir grup yayıncı arkadaşla başlayan kitap sohbetimiz kısa yoldan İstanbul seçimine çıktı.

Madem isimler ortaya atılmaya başlandı ben de o sohbette adı heyecanla anılan birini buraya not edeyim.
Kendisi düşünür mü, CHP aday gösterir mi bilemem, ama ismi geçtiğinde İstanbullu kadın yayıncının coşkuyla “Harika olur. Ben seve seve ev ev dolaşarak çalışırım” dediğine, diğerlerinin de ona katıldığına tanığım.

Daha fazla heyecan yapmadan hakkında aşağıdaki değerlendirmenin yapıldığı ismi de yazayım: Selin Sayek Böke!
“Kürtlerin itirazı olmaz ve kesinlikle desteklerler. Sol sosyalist çevreler de enerjik biçimde destekleyeceklerdir. AKP’den rahatsız eğitimli çevreler itiraz etmez. Kadın olması ise başlı başına bir avantaj… Başka artıları da var ve bunları göz önüne alıp kazanabileceğini düşünürse CHP merkezi de aday gösterebilir.”

*Henüz gidemediyseniz, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki Kitap Fuarı’nı Cuma akşamına kadar ziyaret edebilirsiniz.