Siyasetin karanlığı izin verdiği ölçüde kötüye giden ekonomiyi konuşabiliyoruz. Meydanın karanlığı da eklenince o konuşulanlar da pek duyulmuyor. Ekonominin kötü gidişinin başlıca göstergesi dış kaynaklı yatırımlar ve sıcak para girişindeki azalma. Moody’s’in son not düşürme kararından sonra dışarıdan kaynak girişinin daha da sınırlı hale gelmesi kaçınılmaz. Yani artık güneşin medyanın balçığıyla sıvanması da mümkün görünmüyor.

Ekonomiyi makro ekonomik göstergeler açısından tartışmak elbette anlamlı, ancak sorunun toplumsal boyutlarını görmek için bakılması gereken başka alanlar da var. Çok uzağa gitmeye gerek yok; iktidarın ekonomik paradigmasının merkezinde yer alan ve büyük ölçekli projelerin mekanı olan İstanbul’a, iktidar saflarında üretilen bilgiyle bakmakta yarar var.

Geçtiğimiz günlerde, basına yansımakla birlikte fazla ilgi görmeyen bir habere dikkat çekmek istiyorum. İstanbul Büyükşehir (İBB) Meclisi geçen hafta bir raporu tartıştı. Hukuk, Turizm, Kent Ekonomisi ve Meslek Odaları komisyonları tarafından hazırlanan raporda “Terör eylemleri ve darbe girişimi nedeniyle, İstanbul’da 2016 yılında gerçekleştirilecek kongreler değil, 2017 ve hatta 2018 için konfirme olmuş kongrelerin de iptalleri gerçekleşmiştir” deniliyor. Rapor ve İBB Meclisi’nde yapılan tartışmanın bir başka veriyi temel aldığı anlaşılıyor.

Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin (ICCA) 2015 yılı verilerine göre İstanbul, Dünya Kongre Şehirleri sıralamasında 8’inciliği elinde tutarken, 2016 yılı itibariyle yapılan iptaller sonucu sıralamadaki yeri 50’nci sıraya gerilemiş!

Peki çözüm? Çözüm için, deniliyor, “İstanbul’un özel olarak tanıtımının yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.” Bu çerçevede İBB, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile bir protokol imzalayarak, İstanbul’un tanıtımı için ortak çalışma yapma kararı almış. İBB, İTO’nun hazırlayacağı tanıtım projelerine 3.5 milyon TL kaynak ayırmış.
Nereden tutsanız elinizde kalan bir çözüm! Sanki yaşanan bu gerilemenin gerisinde tanınmama sorunu var. Tam tersine, bir çok uluslararası kuruluş kongreleri için İstanbul’a gelecekken, son bir kaç yıl içinde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle toplantılarını İstanbul’da yapmamaya karar vermiş. Bir kısmı için gelmeme nedeni bombaların patladığı bir kentte güvenlik sorunu görmeleri. Bir bölümünün gelmek istememesinin gerisindeyse güvenlik sorunu yanında siyasi durumdan duydukları rahatsızlık var. Bazı durumlarda güvenlik endişesinin ve siyasi nedenlerin çifte etkisi var. Mesela geçen yıl Dünya Siyaset Bilimi Birliği (IPSA) binlerce üyesinin katılacağı kongresini bu nedenlerle iptal etti.

İBB ve İTO kafa kafaya verip, İstanbul’a gelmek istemeyen kurum ve kişilere ne diyecek acaba? Aklıma cin fikirler geliyor, ama 3. 5 milyonu onlar harcayacaklarına göre, ne diyeceklerini de onlar bulsunlar!

Ama ellerini çabuk tutsalar iyi olacak. Çünkü gözünü turizme çevirmiş kesimlerin nefesi kesilmek üzere. Büyükşehir Meclisi’nin söz konusu toplantıyı yaptığı günlerde, BirGün haber yaptı; Kapalıçarşı’da dükkanlar hızla kapanıyor. Artık hatırlamadığımız normal zamanlarda günde yarım milyon kişinin ziyaret ettiği Kapalıçarşı’da 600 dükkanın kapandığı, yıl sonunda bu sayının 1500’e ulaşmasının beklendiği belirtiliyor. Bu neredeyse Kapalıçarşı esnafının yarısının dükkanlarına kilit vurması demek!
Bu arada, kente yapılacak 3. Havalimanı bütün hızıyla ve o hıza ayak uyduramayan emekçileri birer ikişer öldürerek ilerliyor. Bu arada 2018 yılında yapılacak kongrelerin iptali, o havalimanına inecek uçakların gelmemesi anlamına geliyorsa da bunun bir önemi yok; nasıl olsa devlet havalimanını yapanlara yolcu garantisini baştan verdi. Havalimanını kullanamayan yolcuların parasını devlet havalimanını işletenlere ödeyecek; gelmeyen yabancılar için endişelenmeyecek birileri de var diye sevinebiliriz en azından.

Şimdi görev İBB ve İTO’nun; 3.5 milyon lira bütçeniz var, bir biçimde dünyayı ikna edeceksiniz. “İstanbul güzel, şiş kebap şahane...”