Gözümüzü Batı’ya diktik ya, cumhuriyet bir Batılılaşma macerasıydı aynı zamanda. İleri olan, modern olan, çağdaş olan, eğitimli olan Batı’daydı. Bizim Batımız da İstanbul’du. Taşı toprağı altındı. Kadınlar orada okumuş olurdu, orada gönüllerince giyinir, orada kaç-göç bilmezlerdi!

Ya Doğu? Yukarıda saydıklarımın, İstanbul’da olanların tam tersi!

Yaşar Kemal, “Mağara İnsanları” röportajında “Erzurumdan Ağrısına, Bitlisinden Siirtine, Muşuna kadar bütün doğuyu gördüm” der. “Son doğu seferimde … üç gün üç gece köylerde kaldım. Şiltelerin içine pamuk yerine ot basmışlardı. Şilteler sabun yüzü görmemişti. Bütün bu köylülerin hepsi darı yahut arpa ekmeği yiyorlardı. Arpa ekmeği yiyenler hali vakti yerinde olanlardı. Fakirlerin cümlesi cindarıyla mum olmuştu. İçlerinde buğday ekmeğini yememiş çok kimse vardır… Köydeki kadınların cümlesinin ayağı yalın. Neden erkekler değil de kadınlar hep yalın? Anlayamadım bunu” diye yazar.

Şimdi, Yaşar Kemal’den bu alıntıyı yaptım ya… Birileri de benim burada aktardığımı aynen alıp “Nereeedeeen nereyeee?” der mi, der. Eski zamanlardı tabii, CHP zamanları!

O günlerden bugünlere çok şey değişti ama Doğu ve Batı algımız pek değişmedi galiba! Üstelik o algıyı allak bullak eden onca şey olurken.

İstanbul işte; Yaşar Kemal’in “Neden erkekler değil de kadınlar hep yalın?” dediği yerden son birkaç yıla bakın sadece. En son, 10 gün önce daha, 8 Mart’ta Taksim’e çıkan yollar kapatıldı. Feminist Gece Yürüyüşü yasaklanmadı ama ardından evler basılarak gözaltına alındı kadınlar. Geçen yıl aynı gün polis müdahalesinde gaza boğulmuşlar, onlarcası gözaltına alınmıştı.

Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kadınların Taksim’de yapacağı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü eylemini yasaklamasının üzerinden iki yıl geçmedi daha.

İstanbul’da “LGBTİ Onur Yürüyüşü Yasaklandı” haberleri sıradanlaştı artık. 2019’da Beyoğlu Mis Sokak’ta toplananlara polis biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etmiş, İstanbul Valiliği polisin uyarılara karşın dağılmayanlara müdahale ettiğini ama plastik mermi haberlerinin asılsız olduğunu açıklamıştı.

İstanbul nire?” diyorsanız, burası işte!

Dersim nire?”nin yanıtı ise belediyenin DİSK Genel-İş Sendikası ile imzaladığı toplu sözleşmede:

Dersim Belediyesi’nde çalışan LGBTİ+’lar Onur Haftası’nda bir gün idari izinli sayılacak! Belediyenin kadın çalışanlarına yönelik pozitif ayrımcılık yapılacak; kadınların her ayın belli bir günü regl, menopoz izni hakkı olacak!

DİSK Genel-İş Dersim Temsilcisi Şükran Yılmaz Koç’un konuşması bir sendikacı tarafından toplu sözleşme sonrası yapılabilecek en keyifli konuşma olsa gerek: “Kadınlara, kendilerinin belirleyeceği bir günde regl izni, menopoz izni, 25 Kasım ve 8 Mart’ta idari izin verilecek. Onur Haftası’nda da LGBTİ+ kimliğini sağlayan kişiler, idari izinli sayılacak. Yapılan sözleşmeyle işçilere yapılan zam, günümüz ekonomisinde çok iyi bir rakam. Belediye başkanımıza teşekkür ederiz.

Sendikanın teşekkür ettiği “Komünist BaşkanMaçoğlu’nu aradım. Son derece yoğun ve işe gömülmüş durumda. Onun adına konuşan basın danışmanı; “Kişilerin cinsel yönelim ve kimliklerini tartışılmaz görüyoruz” diyor. Kadın ve LGBTİ+ haklarına dair maddeler belediyenin Kadın Meclisi’nde tartışılıp kararlaştırılmış ve belediyeden gelen bir talep olarak girmiş sözleşmeye.

Dersim Belediyesi, memleketin doğusu, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yalnızca Türkiye’ye değil, Türkiye’nin de ötesinde Batı’ya örnek oluyor.

İstanbul nire, Dersim nire?” diye düşünüp durmanın manası yok; Dersim de bura işte!