SOL Parti’nin de davacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik açılan dava yarın Danıştay’da görülecek. Av. Hülya Gülbahar, “Sözleşme kadınların hayatı demek” dedi, Av. Öztürk ise “Biz birbirimizin çaresiyiz” diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik açılan dava yarın Danıştay'da görülecek: Bu hayat bizim!
Fotoğraf: BirGün

Haber Merkezi

İstanbul Sözleşmesi’nin, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek imzasıyla feshedilmesine yönelik Danıştay’da açılan davanın duruşması yarın görülecek. Kadına yönelik erkek şiddetini, cinayetleri engellemek üzere 2011’de imzalanan sözleşmeden vazgeçmediklerini söyleyen kadınlar, yarın yine Ankara’da olacak. 26 ayrı başvuruya ilişkin açıklan davaların duruşmaları, Danıştay 10'uncu Dairesi’nde yarın, 14 ve 23 Haziran’da devam edecek. Yarın için Danıştay’a çağıran kadınlar “İstanbul Sözleşmesi’nden de hayattan vazgeçmiyoruz” dedi.

28 Nisan’daki ilk duruşmada bine kadın avukatın katılımıyla Danıştay tarihinin en kalabalık davası görülmüştü.

VAZGEÇEBİLİR MİSİNİZ?

Feminist Avukat Hülya Gülbahar, kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğine dikkat çekti ve “İstanbul Sözleşmesi kadınların hayatı demek. Hayatınızdan vazgeçebilir misiniz?” diye sordu.

İstanbul Sözleşmesi’nin doğumdan ölüme kadar kadınların ayrımcılığa, şiddete maruz kalmadığı bir hayatından sözleşmesi olduğunu söyleyen Gülbahar, şunları ifade etti: “Dolayısıyla hayatlarına nasıl sahip çıkıyorsa kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’ne de sahip çıkacak. Kadınların eğitim, eşit yurttaşlık, çalışma, seyahat, şiddetsiz haklar yaşama hakkı demek. Danıştay’da süren davalarda kadınlar olarak görülen davalarda yüzlercemiz hazır bulunuyoruz. 28 Nisan’da bir davayı bin avukat savundu. Şimdi 7 Haziran duruşmasına hazırlanıyoruz, Ankara’da olacağız, 14 Haziran’da da 23 Haziran’da da. Davanın sonucu ne olursa olsun biz mücadeleden ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi göstereceğiz. Dayanışmamızı her seferinde biraz daha yükselteceğiz.”

Avukat, Hülya GülbaharAvukat, Hülya Gülbahar

HEDEF ALDILAR

Danıştay’da SOL Parti adına dava açan avukatlardan Ekin Öztürk de “ Kadınlara yönelik şiddeti temel bir insan hakkı şiddeti olarak tarifleyen, özgürce yaşamasının önündeki engellerin kaldırılması için yükümlülükler getiren, tüm baskı biçimlerinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen ve hane içi şiddet mağdurlarına yönelik koruma yükümlülükleri öngören bir sözleşmeden çıkılmasına ilişkin bu Cumhurbaşkanı kararı” dedi. Söz konusu kararın neden hedef alındığına değinen Öztürk, “Her alandaki şiddeti aslında bir insan hakkı ihlali olarak ortaya koyan bir sözleşme olması” diye konuştu.

Avukat, Ekin ÖztürkAvukat, Ekin Öztürk

BİRBİRİMİZİN ÇARESİYİZ

Öztürk, “Kadınları kapatmaya ve ev içindeki şiddeti görmezden gelmeye çalışmaları ve bunu bir aile içi yaşanan olay ya da münferit olarak ifade etmeye çalıştıklarını biliyoruz” dedi ve ekledi: “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı andan itibaren yaşanan kadın cinayetlerine baktığımızda bu kadınların çoğunlukla hane içindeki ya da en yakın olduklarını görüyoruz. Aslında İstanbul Sözleşmesi bunu engelliyordu. Kadınların özgürce yaşama konusundaki tüm engellerin kaldırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanarak sosyal adaletsizliğin önüne geçilmesine ilişkin yükümlülükeler öngören bir sözleşmeydi, bu yüzden hedef alındı. İktidar kadınların özgürce yaşaması, sokağa çıkması, çalışması ve ekonomik özgürlüğünü kazanmasına engel olmak istiyor. Kadın ve erkeğin eşit olamayacağını kendileri beyan etmiş bir iktidarın eşitlik gibi bir kaygısı olmadığını zaten biliyoruz. Bu Cumhurbaşkanlığı kararı aslında bunu resmi olarak ifade etmiş oldu. Bugüne kadar bütün failleri aklayan hatta ödüllendiren hatta katledilen kadınlara karşı suçlama kampanyası geliştiren iktidarın aksine bir fikri olmadığını zaten biliyorduk. 28 Nisan’daki duruşma birkaç şeyi görmemizi sağladı. Bir tanesi duruşmaya katılmak isteyen kadınlara yönelik devlet şiddetiydi. Tam da engel olması gerektiğini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığında nasıl sonuçları olacağını yönelik ifadelerimizi destekleyen şeyler oldu. O gün yaşananlar bir şeyi daha gösterdi: Biz birbirimizin çaresiyiz.”

İstanbul Sözleşmesi’nin Danıştay’da görülecek duruşması öncesi çok sayıda kadın örgütü açıklama yaptı. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği tarafından yapılan açıklamada, “Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlali ve ayrımcılıktır. Hayatta kalmak için, eşitlik ve özgürlük için, boyun eğmiyoruz” denirken Eşitlik İçin Kadın Platformu ise “Haydi siz de gelin, hayati önemdeki duruşmada hep birlikte olalım” çağrısı yaptı.


BİR KADIN KATLEDİLDİ

Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya devam ederken önceki gün bir kadın katledildi. İstanbul Beyoğlu’nda 63 yaşındaki Aysel Bozkurt adlı kadın evinde domuz bağı ile öldürülmüş olarak bulundu. Bozkurt’tan haber alamayan yakınları, durumu polise bildirdi. Bozkurt, evinde ölü bulundu. Cinayetin bir gün önce gerçekleştiği üzerinde duran polis, Bozkurt’un yaşadığı dairede delil incelemesi yaptı. Cinayetle ilgili ise bir kişi gözaltına alındı.