Kanal İstanbul’u ilk olarak gazeteci büyüğümüz Hıncal Uluç, 23 Eylül 2010’da yazmıştı:

-Erdoğan’ın çılgın projesi!

Hiç kimse bir şey anlamadı. Çünkü “Bunu ben açıklayamam, kendisi açıklasın” diye yazısını bitirmişti.
Bu yazının ardından enva-i çeşit çılgınlıkta projeler ortaya atıldı. Çılgınlığın ölçüsü de abuk-sabukluk derecesine göre sınıflandırılıyordu.

İçlerinde Boğaz’ın asfaltlanıp İstanbullulara ferah ferah gezip dolaşacakları geniş alanlar yaratılması bile vardı.
Fakat hiçbiri ‘Kanal İstanbul’a yaklaşamıyordu.

Sonunda projenin esas sahibi Tayyip Erdoğan açıkladı, Trakya’yı boydan boya yarıp İstanbul’a yeni bir boğaz daha kazandıracağını…

Büyük bir hayret, küçük bir sevinç ve dehşetli bir şaşkınlık ortaya çıktı.

Ülkenin önüne böylesine büyük, böylesine kazançlı, böylesine avantajlı kısmetler geldiğinde, -her zaman olduğu gibi- solcular yine ‘Olmaz, olamaz’ diye negatif düşünce duvarları örmeye başladılar.

En fazla da kanalın iki yanında oluşacak bölgeler konut alanı ilan edilerek büyük bir rant parsası yaratılacağı hususu öne çıkartıldı.

Yani bir anlamda ‘Kupon Arsa’ üretileceği söylenmek isteniyordu. Oysa ülkeye bakış açısı değişmişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Üzerinde yaşadığımız arsa çok değerli” demişti de, Barış Yarkadaş da “Biz ona Vatan diyoruz” itirazında bulunmuştu.

Soylu’nun bakışı daha moderndi. Kat karşılığı Vatan’ı verip, gökdelen diktiremezsiniz. Ama arsanızı verip dikey mimariyle milleti anlından öpebilirsiniz!..

Projeye itiraz edenler emlak-konut meselelerinde çok zayıflar. Oysa ÇED Raporu’nda da belirtildiği üzere Kanal İstanbul bir suyolundan çok, çevresinde oluşturulacak imara açık bölgelerle yolunu bulma projesidir.

Peki, bu nasıl olacak?

Ufuk açıcı, yol gösterici eylem yine aynı merkezden geldi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın muhterem babasının yıllar önce aldığı tarla vasıflı arazinin yanındaki arsayı da bizzat Bakan Berat Bey satın aldı. Ama bunu herhangi bir art niyetle değil tamamen ‘yabancıya gitmesin’ gibi ulvi düşüncelerle yaptı.

Kötü niyetli kişiler ve kuruluşlar Cumhuriyet gazetesinin 20 Ocak 2020 tarihli ‘Damat İşi Biliyor’ başlıklı manşet haberine can yeleği gibi sarıldılar.

Her şey gün gibi açık değil mi?

Bakan Berat Bey bir TC vatandaşıdır.

Yerlidir, millidir!

Hem Katarlılar alıyor oraları diye dert yanacaksınız, hem de yerli ve milli bir hazine bakanının Kanal İstanbul güzergâhı üzerinde arsa kapmasına pardon satın almasına karşı çıkacaksınız.

Bu kadar tutarsızlık olmaz-olamaz-olmamalı!

Şimdi bazı münafıklar çıkacaktır. Çıktılar da… Demediler ama mutlaka diyeceklerdir:

-İstanbul’u da kanallama yapıyorlar!