Herkes taksi konusunda şikâyet ediyor. Kimse mevcut halden mutlu değil. Bu halin devam etmesi ise sorunu daha da derinleştiriyor, büyütüyor.

İstanbul’un kanayan yarası: Taksi sorunu
Fotoğraf: DHA

Dr. Buğra GÖKÇE*

Daha önce duydunuz mu bilmiyorum, Mahatma Gandhi’nin çok sevdiğim bir sözü var diyor ki: “Yapabileceklerimiz ile şu an yapmakta olduklarımız arasındaki fark dünyadaki sorunları çözmeye yeterlidir.” Mevcut sorunlar, mevcut davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın, bakış açımızın ve bu sorunları üreten yapısal başka koşulların bir sonucu. Halbuki bu şartlarda bile yeni bir bakış açısı ve yaklaşım ile yapabileceklerimiz sorunlarımızın bir çoğunu çözmeye, iyileştirmeye, herkes için daha tatmin edici yeni bir durum yaratmaya yeterli. Mevcudu değiştirebilir, herkes için iyileştirebiliriz. Bunu biliyoruz ancak bazen sorunları çözmek için gereken ortak adımları atamıyoruz. İstanbul’da yaşadığımız taksi sorunu bu tip sorunlardan bir tanesi. İstanbul’da yaşayan 16 milyon insan, bu güzel şehri ziyaret eden iş insanları, yerli ve yabancı turistler, herkes taksi konusunda şikayet ediyor. Kimse mevcut halden mutlu değil. Kimsenin memnun olmadığı bir halin devam etmesi ise sorunu daha da derinleştiriyor, büyütüyor. Konu uluslararası basında yer alıyor, Türkiye’nin böyle bir sorunu çözebilecek bir toplumsal atmosfere sahip olmadığı algısı derinleşiyor, büyüyor. Prof. Dr. Selçuk Şirin şöyle diyor: “Taksi sorunu gibi basit bir meseleyi çözemeyen sistem, deprem, orman yangını ya da sığınmacı sorunu gibi karmaşık sorunları çözme becerisi geliştiremez.” Haklı. O halde bu sorunu çözmemiz lazım. Peki bu sorunun boyutu ne, biz bu sorunu çözebilir miyiz ve bu sorunu çözmek için neler yapıyoruz?

Geçen yıl İstanbul Planlama Ajansı çok önemli bir araştırmaya imza attı. (CATI) kullanılarak 12-20 Ağustos 2021 tarihleri arasında 555 İstanbullu ile yapılan araştırmanın sonuçları gerçekten sorunun tüm boyutlarını ortaya koyuyor.

İSTANBULLULAR TAKSİ HİZMETİNİ ACİL İHTİYAÇLAR İÇİN KULLANIYOR

Araştırmaya göre İstanbulluların yüzde 51,2’si taksi kullanıyor. Taksi kullananların yüzde 50,9’u kısa mesafe yolculukları, yüzde 34,3’ü orta mesafe yolculukları ve yüzde 14,8’i ise uzun mesafe yolculukları tercih ettiğini ifade ediyor. Birinci önemli bulgu. Anket kapsamında katılımcılara taksi kullanma gerekçeleri sorulduğunda; katılımcıların yüzde 38,2’si hastaneye gitmek gibi acil ihtiyaç olan durum için taksi kullandığını belirtiyor. Yani taksiler bizim için kritik bir öneme sahip. Acil ihtiyaçlarda kullandığımız bir özel taşımacılık hizmeti. Bu boyutuyla sürdürülebilir ulaşım sistemimizin önemli bir parçası. Taksi hizmetini iyileştirmek, İstanbullulara acil ihtiyaç durumlarında kullanabilecekleri önemli bir çözüm oluyor. Hayatla ölüm arasında, hastalıkla sağlık arasında bu kadar kritik çizgide yer alan taksi hizmetini iyileştirmenin önemi çok açık.

İSTANBULLULARIN YÜZDE 77’Sİ TAKSİ HİZMETİNDEN MEMNUN DEĞİL

İkinci önemli bulgu. Peki taksi hizmetini kullananlar taksi hizmetinden memnun mu? Ne yazık ki hayır. Katılımcıların yüzde 58,4’ü İstanbul’daki mevcut taksi hizmetinden memnun olmadığını söylüyor. Bu sene Haziran ayında KONDA tarafından yapılan bir araştırmada ise bu rakam çok daha yüksek bir seviyeye ulaşıyor. 2 bin 260 kişiyle görüşülerek yapılan çalışmada katılımcıların yüzde 77'si, aldıkları taksi hizmetinden memnun olmadığını belirtiyor.

Peki neden? Katılımcılara taksi kullanma deneyimlerine ilişkin sorunlar sorulduğunda, yüzde 73,4’ü trafiğin yoğun olduğu saatlerde veya yağmurlu günlerde taksi bulmakta zorlandığını ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 47,9’u İstanbul’daki toplam taksi sayısının yetersiz olduğunu söylerken, Katılımcıların %56,5’i ise kısa mesafe yolculuklarda sorun yaşadığını paylaşıyor.

KADINLARIN YÜZDE 51,9’U TAKSİ HİZMETİNİ GÜVENLİ BULMUYOR

Bizi en üzen veriler de hemen bu tespitlerden sonra geliyor. Katılımcıların yüzde 40’ına göre taksi hizmeti gece yolculuklarında güvenli değil. Kadınların yüzde 51,9’u gece saatlerinde taksi yolculuğunu güvenli bulmazken, erkeklerde ise bu oranın yüzde 27,3’e düşüyor. Katılımcıların yüzde 70,9’u taciz veya saldırıya uğrayabileceği korkusu duyduğunu söylüyor, taciz veya saldırıya uğrayabileceği korkusu duyduğunu ifade eden katılımcıların yüzde 63,2'si kadın.

Geçen hafta yaşadığımız, hepimizi üzüp sinirlendiren bir olay bu verilerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Hepimiz olayı biliyoruz. Beşiktaş’ta Cumartesi akşam saatlerinde taksi bir taksiye binen iki kadın yolcunun fotoğrafları bir taksi şöforü tarafından çekildi. Kadınların duruma tepki göstermesine ve ısrarına rağmen taksi şöforu uygunsuz hareketlerini sürdürdü, hürriyetten alıkoyma, suç delillerini karartma gibi bir çok suçu da kapsayacak hukuka aykırı davranışlarına devam etti. Belediyemiz tarafından kendisi meslekten süresiz men edildi. Taksi şöforlüğü bir hak değil verilen ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığa layik olmayan insanların da meslek içerisinde bulunması kabul edilemez. Biz denetimlerimize bütün gücüyle devam ediyoruz. Son 8 ayda taksiler yaklaşık 70 bin 800 denetime uğradı. Ancak denetim tek başına sorunu çözmeye yetmez. Sorunun kök nedenini de çözmek gerekir.

57 YILDA İSTANBUL NÜFUSU 2 MİLYON 200 BİNDEN 16 MİLYONA ULAŞTI, TAKSİ SAYISI SADECE 2 BİN 881 ADET ARTTI

Gerçek şu. 3,6 milyon nüfuslu Berlin’de 7 bin 500, 8.9 milyon nüfuslu Londra’da 14 bin 600 taksi, 80 bin 500 özel taşıma aracı var. 16 milyon İstanbulluya ise sadece 18 bin 395 taksi hizmet veriyor. Düşünün 1965 yılında İstanbul nüfusu 2 milyon 200 bin. Taksi sayısı 15 bin 514. Aradan 57 yıl geçti. İstanbul nüfusu 8’e katlandı. Taksi sayısı sadece 2 bin 881 adet arttı. Uzun uzun iktisat teorisinden bahsetmeye gerek yok. Talep yükselip arz sabit kalırsa ve arzı sunan oyuncular piyasada oligopol noktasına ulaşırsa hizmet kalitesi düşer. Bugün karşı karşıya olduğumuz müşteri seçme, kısa mesafe hizmet vermeme gibi olumsuz davranışların ana nedeni piyasadaki bu orantısız tablodur. Artan arz ile birlikte taksi plakasının değeri spekülatif denebilecek oranda artarken, hizmet kalitesi de ne yazık ki müşterinin taleplerinden bağımsızlaşıyor. İstanbullular daha nitelikli, kaliteli, güvenli hizmet isterken, hizmet sağlayıcılar hakim durumlarını toplum yararına kullanmıyor.

Sn. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildikten sonra bu sorunu görerek belediyemizin tüm imkanlarıyla sorunu çözmek, İstanbullulara hak ettikleri hizmeti sunmak için girişimlerde bulundu. 2020 yılının hemen başında Resmi Gazete’de yayınlanan “Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nün (UKOME) yapısı değiştirildi. UKOME’nin önceki yapısında 11’i İBB, 10’u hükümet ve bir esnaf temsilcisinden oluşan 22 üye bulunuyordu. Eşitlik halinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın oyu 2 oy sayılıyordu. Yapılan değişiklikle UKOME üye sayısı 27’e çıkartıldı. Bu üyelerin 11’i İstanbul Büyükşehir Belediyesi, biri esnaf temsilcisi olurken hükümet temsilcisi sayısı da 15’e çıkartıldı. O günden bugüne kadar da taksi sayısının arttırılması ve hizmetin iyileştirilmesine yönelik tekliflerimiz tam 14 kez reddedildi. Halbuki taksi plakasının arttırılması ihtiyacı bir önceki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hazırlanan raporlarda da yer alıyordu.

TAKSİ EMEKÇİLERİNİN DE YAŞAM KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLECEK

Hazırlanan proje yalnızca taksi sayısının arttırılmasını öngörmüyor. Belediyemiz tarafından hazırlanan projeyle tam 8 maddede iyileştirmeler yapılması planlanıyordu. Şöforlerin güvenliği, emniyeti ve çalışma koşulları da bizim için öncelikli. Projenin hayata geçmesiyle taksi hizmeti sunan, İstanbul yollarında önemli bir emek sarf eden, kendimizi emanet ettiğimiz taksi şöforlerinin yaşam koşulları da iyileştirilecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. Ekrem İmamoğlu’nun 2021 yılı Ekim ayında açıkladığı projeyle:

•Taksi şöforleri insani bir maaşa, sosyal yardım ve primlere sahip olacak,
•İBB Taksi şoförlerine yılda 2 maaş performans primi ödenecek,
•Yılda 2 defa giyim yardımı yapılacak
•Eve gidiş gelişte servis sağlanacak
•1 öğün yemek ücreti ayrıca ödenecek
•Mesai saatleri, İş Kanunu'ndaki gibi haftada 45 saat olacak
•SGK ödemeleri haftada 45 saat, ayda 30 güne göre yapılacak
•Güvenli ve konforlu yolculuk için şoförlere düzenli eğitimler verilecekti.

Şimdi bu pakete yeni eklemelerimiz, hem şoförlerin yaşam koşullarını iyileştirecek hem de İstanbulluların daha nitelikli, kaliteli, güvenli taksi hizmeti almasını sağlamak için atacağımız adımlar var. Sorunun paydaşı olan esnaf odası ve şoförler ile temas kurarak onların da daha iyi koşullarda taksi hizmeti sunması için formüller üretiyoruz. Katılımcılık ve şeffaflık ilkelerimiz çerçevesinde bunları da İstanbullularla paylaşacağız.

HAK ETTİĞİMİZ ÇAĞDAŞ TAKSİ HİZMETİYLE HERKES KAZANACAK

Mevcut durum kimin yararına? 16 milyon İstanbullu bu sorunun çözülmesini isterken, taksi şoförleri ve esnafları daha iyi koşullarda hizmet sunmayı talep ederken, Belediyemiz tüm imkanlarıyla sorunların çözülmesi için yapıcı bir şekilde çalışırken sorunun hala devam etmesi makul değil. Ortak akılla, tüm paydaşların menfaatini koruyarak, bir dünya şehri olan İstanbul’u hak ettiği çağdaş taksi hizmeti ile buluşturabiliriz. Turizmciler konunun ne kadar önemli olduğunu sürekli ifade ediyor, İstanbul’da faaliyet gösteren her çeşit esnaf bu hizmetin iyileştirilmesinin kendi ekonomik yararlarına olduğunu belirtiyor, İstanbul’da yaşayan iş insanları taksi hizmetinin iyileştirilmesinin gelecekteki iş ilişkileri açısından da öneminin altını çiziyor. Turgut Uyar “İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım” diyordu, 16 milyon İstanbullu ve bu şehre gelen herkes sevinebilir, esnafımız, turizmcimiz, iş insanlarımızın yüzü gülebilir, kadınlarımız güven içerisinde taksiye binebilir, aynı anda bütün taksi şoförleri, taksici esnafı da kazanabilir. İleriye bakalım.

Sorunu çözmek için herkesi el birliği ile hareket etmeye bir kez daha davet ediyoruz. Neticede kazanan İstanbul olacak, Türkiye olacak. 16 milyon İstanbullu hak ettiği hizmete kavuştuğu anda herkes bundan yararlanacak, merkezi hükümet de yerel yönetim de İstanbullulara hak ettikleri hizmeti sunmanın kıvancını yaşayacak. Gandhi’nin dediği gibi yapabileceğimiz çok şey var ve yapabileceklerimiz bu sorunu ortadan kaldırmaya yeter. Başka sorunları da çözmek için ufak bir örnek ortaya koymak hepimizin katkısını bekliyor. Sağduyu ve ortak akıl. İhtiyacımız bu kadar basit. Önümüzdeki günlerde bu aklın galip geleceğine inanıyor, bu güzel şehirde hayatı biraz daha kolaylaştırmanın mutluluğunu yaşayacağımızı umuyorum.

*İBB Genel Sekreter Yardımcısı