İşte koronavirüse yakalanan bir hastaya yaşatılanlar

Bir cenaze sebebiyle Rize’ye giden Cihantürk Tatoğlu, koronavirüse yakalandıktan sonra yaşadığı süreci anlattı.

enbursa.com yazarı Yüksel Baysal, Cihantürk Tatoğlu’nun yaşadığı sürece dair anlatımlarını, köşesinde yayınladı. Baysal’ın aktardığına göre Tatoğlu, koronavirüse yakalandıktan sonra gittiği hastanede eve gönderilmek istendi, kendi zorlamasıyla yaptırdığı test pozitif çıkınca bu kez de ilacı almak için yeni bir sınav verdi.

Baysal, “Koronavirüse yakalanan bir hastaya yaşatılanlar” başlıklı yazısında şunları yazdı:

(Cihantürk Tatoğlu) Yaklaşık 15 gün önce amcaoğlu öldüğü için acil bir şekilde Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Trabzon'a bilet aldığını anlattı.

Havaalanında, uçakta maskeyi çıkartarak, İstanbul'dan gelen birileriyle sohbet etmiş...

Ardından İkizdere'de Gürdere (eski adı Ethone) mahallesindeki amca oğlunun cenazesine katılmış...

Maske ve mesafeyi çok sevmeyen Cihan, Kovid-19 mikrobunu bu şekilde kapmış...

Sonraki süreci onun ağzından dinleyelim:

"Üç gün sonra bende hastalık belirtileri baş gösterdi. İştahsızlık, mide bulantısı, yemek yiyemedim. İkizdere'de hastaneye gittim; doktor 'Bu ilaçlara al, geçmezse Rize'ye gidersin' diyerek beni gönderdi. Test filan yapmadı. İlaçları aldım ama fayda vermedi. Hanımla birlikte Rize'ye gidip test olmak istedik. Uzun bir kuyruk vardı. Girdik kuyruğa, sıramız geldi. Hanımın kağıdını test yapmadan yırtıp attılar; 'Sende bir şey yok' diyerek... Ben ısrar ettim, doktora göründüm, 'Neyin var' diye sordu. 'Mide bulantısı, iştahsızlık, koku alamamak' deyince, 'Burayı meşgul ediyorsunuz, bu Kovid başlangıcı değil' dedi. 'Köyde başkalarına bulaştırmamak için durumumu bilmem lazım. Bu vebalin altına giremem Çok mu zor test yapmak?' diye ısrar ettim. Yanındaki hemşireye, 'Tamam yapın' dedi başından savarcasına. Ertesi gece aradılar, 'testin pozitif' çıktı dediler. Haklı çıkmıştım."

Cihan'la konuşurken, öksürük sesleri geldi telefondan...

Devam etti Cihan:

"Ertesi gün aradılar. 'Siz hafif atlatıyorsunuz, ev karantinasına alacağız' dediler. 'Tamam' dedim, 'Nasıl ilaç alacağız?' diye sordum. 'İlçe Sağlık Müdürlüğü'nü arayın' dediler. İlçeyi aradım, 'Rize Devlet Hastanesi'nden alacaksınız' dediler. Aradım, Devlet Hastanesi yetkilisi oraya gelmemi istedi. 'Ben karantinadayım. Aracım da yok. İlaçları gönderin, başkalarına bulaştırmamak için siz ilaçları getirin' diye ısrar ettim. 'Olmaz' dediler. 'Her ay 850 lira Bağ-Kur ödüyorum. Peki bir yakınım var, o ilaçları alamaz mı?' diye sordum. Yine 'olmaz' dediler. 'Rize'ye gelip 3 bin lira ceza mı yiyeyim?' diye sordum. Bu kez 'İlçeyi arayın' dediler. İlçeyi aradım, 'Bizi ilgilendirmez' cevabını aldım. Tekrar Rize'yi aradım; 'İlacı ancak merkezde dağıtıyoruz. Size gönderemeyiz' dediler. Dedim ki onlara, 'Dağdakiler ölsün mü?' Ertesi gün bir hap getirdiler. Sabah 8 adet, akşam 8 adet içilmesi lazım... Almadım o hapları... Kalp krizi yarattığını söyledi başka doktorlar. Hala oğlum bana sıtma ilacı getirdi, kullandım da iyiye doğru gidiyorum."

İşte Cihantürk Tatoğlu'nun yaşadıkları...

Daha doğrusu mükemmel denilen sistemde Reis'in memleketinde bir yurttaşın yaşadığı korona süreci...

Bu arada belirtmiş olayım, Cihan annesinin ve eşinin de kendisiyle beraber olduğunu, onların da test edilmesi gerektiğini defalarca söylemesine rağmen test yaptırmayı başaramadı.

İlle nefes darlığı ve ateş olması gerektiğini belirttiler.

Cihan'ın yaşadıkları bununla bitmedi.

İktidar partisinin milletvekilleri ile Saray'da üç günde bir binlerce çalışana test yapılırken, vatandaş Tatoğlu, "Karantinam bittiğinde test olabilir miyim?" sorusuna şu yanıtı aldı:

"Gerek yok. Karantina bittiğinde hastalığınız bitti demektir."

Cihan, birkaç gün sonra Bursa'ya gelecek, torunlarıyla kucaklaşacak!

Ya hastalığı geçmemişse?

Ya torunlarına bulaştırırsa?

Ayırca, Cihan Tatoğlu, Yıldırım'da, Tayyareci Mehmet Ali Caddesi'nde kırtasiye dükkanı işletiyor.

Test sonucunu negatif olarak görmesi şart değil mi eyyy Sağlık Bakanlığı yetkileri ve Dr. Fahrettin Koca?

Toplumu koronadan sadece 'Maske, mesafe’ diyerek mi koruyacağız?