Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yetkilileri Birgün’e konuştu. ILO İş Sağlığı Uzmanı Dr. Azzi, 2021 için tam zamanlı iş kayıplarının 90 milyon ile 130 milyon arasında olabileceğini ifade etti. ILO Ekonomisti Gomis ise, pandemi ile eşi görülmemiş istihdam kayıpları yaşandığına dikkat çekti.

İstihdam kaybının tarihte benzeri yok

Didem Mercan

Pandeminin hız kesmemesi, tüm dünyada yeni kısıtlamaların uygulamaya konulması iş yaşamındaki dengeleri de değiştirdi. Covid-19 pandemisi ile hayatımıza giren uzaktan çalışma modelini, ev ve iş hayatı arasında kurulan yeni denklemi ve hangi meslek sahiplerinin pandemiden daha çok etkilediğini

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) İş Kalitesi Departman Direktörü Manuela Tomei, ILO İş Sağlığı ve Güvenliği Kıdemli Uzmanı Dr. Manal Azzi ve ILO Ekonomisti Roger Gomis Birgün’e değerlendirdi.

♦ TOMEİ: ‘EVDEN ÇALIŞMA MODELİ ÇALIŞAN ANNELER ÜZERİNDEKİ YÜKÜ ARTIRDI’

Sağlık ve sosyal hizmet sektörlerindeki çalışanların, özellikle Covid-19 hastalarıyla ilgilenenlerin, çalışma saatlerinin artığını ve bunun sonucunda iş-aile çatışmasının arttığını ifade eden ILO İş Kalitesi Departmanı Direktörü Manuela Tomei, “küresel olarak bu sektörlerde çalışan 136 milyon işçinin 96 milyonu kadındır. Yoğun bakım ünitelerindeki çok uzun çalışma saatleri, yetersiz kişisel korunma ekipmanları, personel yetersizliği ve kısıtlı kaynakların yanı sıra sağlık çalışanlarının daha yüksek enfeksiyon ve bulaşma risklerine maruz bırakılması, aile üyelerinin bulaşma riskini önlemek için evden zorla tecrit edilmeleri, özellikle bekar anneler için daha fazla stres yarattı’’ dedi ve ekledi:

‘Yakın zamanda yapılan bir ankette, küçük çocuklarla (12 yaşın altında) yaşayan beş kişiden birinden fazlasının (yüzde 22), hiç çocuğu olmayanların yüzde 5’i ve 12-17 yaş arası çocuğu olanların yüzde 7’si ile karşılaştırıldığında, çoğu zaman işlerine konsantre olma konusunda zorluk yaşadıklarını bildirmiştir. Ancak anneler özellikle risk altında olabilir. Pandeminin ilk aşamalarında çalışanların sağlık sonuçları üzerindeki etkisini değerlendiren birkaç çalışma, annelerin çocuksuz kadınlara ve tüm erkeklere kıyasla daha yüksek psikolojik sıkıntı yaşadığını bildirmektedir. Anneler için, küçük çocukları beslerken veya aynı zamanda evde eğitim görmelerine yardımcı olurken, teslim tarihleri kısa projeler veya toplantılara katılmak daha zor olabilir ve sonuç olarak bu süreleri karşılamak için geç saatlere kadar çalışabilir’

Bu cinsiyet eşitsizliğine ve ek baskıya pek çok kadın, şirketlerin esnek olmayışını, bakım sorumluluklarını ve stresi gerekçe göstererek, ücretli işlerinden ayrılarak karşılık verdiğini belirten Tomei, “Evden çalışmanın annelerin iş ve aile arasındaki dengeyi kurmak için babalara kıyasla orantısız miktarda ev işi ve çocuk bakımı yapmalarına yol açtığını göstermektedir. Bu nedenle asıl sorumuz, cinsiyet eşitliği ile esnek çalışmanın nasıl teşvik edileceğidir” dedi.

♦ DR. AZZİ: ‘ÇALIŞANLARA YÖNELİK ŞİDDETTE ARTIŞ VAR’

Sağlık çalışanlarına, acil durum personeline, temel çalışanlara, uzaktan çalışanlara ve birçok işçiye yönelik şiddette bir artış gözlemlendiğini belirten ILO İş Sağlığı ve Güvenliği Kıdemli Uzmanı Dr. Manal Azzi, tüm dünyada pandeminin getirdiği artan stres ile şiddet, taciz ve zorbalık gibi psikososyal risklerin de artırabileceğini belirtti.

Sağlık sektöründe veya diğer temel hizmetlerde çalışanların, hastalıkla yakın temas halinde oldukları veya ekonomiyi etkileyen önlemlerden sorumlu olarak algılanabilecekleri için damgalanma ve ayrımcılıkla karşılaşabileceğine dikkat çeken Azzi, “sağlık çalışanları işteyken veya toplum içinde tanımlayıcı giysiler giydikleri için zor durumlarla karşılaşabiliyorlar. 1 Şubat ve 31 Temmuz 2020 tarihleri arasında, sağlık çalışanlarına karşı 600’den fazla olay kaydedildi ve hatta pek çoğu rapor edilmedi. Sahada çalışmak zorunda olanlar ise mağaza içerisinde insanları maske takmaları konusunda veya yiyecek içecek yenmemesi konusunda uyardıkları için saldırıya uğruyor’’ dedi ve uzaktan çalışmak zorunda olanların da siber zorbalığın yanı sıra, evlere kapanmalar nedeniyle aile içi şiddet riski ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.

♦ DR. AZZİ: ‘PANDEMİ İLE 114 MESLEK YOK OLDU’

Pandemi ile birlikte uzaktan çalışma modeline geçiş yapan bazı çalışanlar için, iş ile kişisel yaşam arasında belirsizlikler oluştuğu ve işten “kopmada” zorluklarla karşılaşıldığına dikkat çeken Azzi, “çalışanlar görevlerini evlerinden yaptıkları için, e-posta veya diğer dijital iletişim araçlarıyla her an ulaşılabilir olmaları beklenebilir ve bu nedenle daha uzun saatler çalışmaya başlayabilirler. Yönetim ve çalışanlar arasında, görevlerin net bir biçimde belirlenmesi ve elde edilecek sonuçlar hakkında net beklentilerle iyi iletişim kurulması, iyi iş-yaşam dengesini desteklemek için önemlidir’’ dedi ve ekledi: “2020’de, yaklaşık 33 milyon işçinin işsiz kalması ve 81 milyon işçinin de çalışma hayatına geçici süre ara verilmesi ile tahminen 114 meslek yok oldu. 2021 için tahminler, tam zamanlı iş kayıplarının 90 milyon ile 130 milyon arasında olabileceğini yönünde’.

♦ GOMİS: ‘EŞİ GÖRÜLMEMİŞ İSTİHDAM KAYIPLARI YAŞANDI - SERBEST MESLEK SAHİPLERİ ORANTISIZ ETKİLENDİ’

Küresel olarak, 2020’de çalışma saatlerinde yaşanan düşüşün, hem istihdam kayıplarına hem de istihdamda kalanlar için çalışma saatlerinde bir azalmaya dönüştüğünü belirten ILO Ekonomist’i Roger Gomis, “toplamda, 2020’de 2019’a göre 114 milyon işten eşi görülmemiş küresel istihdam kayıpları yaşandı. En son tahminler, 2021’de kalıcı bir iş açığına işaret ediyor, ancak belirsizlikler de devam ediyor’’ dedi ve ekledi:

‘Yakın zamanda analiz edilen kanıtlar COVID-19 krizinin serbest meslek sahipleri üzerinde orantısız bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Mevcut ülke verilerinden elde edilen kanıtlar, krizin, “destek sonrası işgücü geliri” (işçilerin aldığı gelir desteğini de içeriyor) üzerindeki etkisinin işgücünün farklı bölümlerinde eşit olmadığını göstermektedir. Serbest meslek sahipleri için gelirdeki düşüş, çalışanlara göre belirgin şekilde daha kötüdür.’