İstilacı Balon Balıkları: Yeni bir zehirli deniz yırtıcısı mı?
Türkiye kıyılarında ilk defa 2003 yılında görülen balon balığının Akdeniz’e göçü iklim kriziyle birlikte hızlandı. Balığın saldırgan bir tür olduğunu belirten Dr. Ulman: Her şeyi yiyebildiklerinden deniz faunası için ciddi tehdit.

Ilya U. TOPPER
“Piranalara benziyorlar! Canlı olan her şeyi yiyorlar. Ağlarınızdaki balıkları bile bitirip geriye sadece iskelet bırakıyorlar.” 60’lı yaşlarındaki Fethiyeli balıkçı Gürol Göztepe, Hint Okyanusu’ndan gelen ve son yirmi yılda Akdeniz’e yayılan istilacı bir tür olan balon balıklarını böyle anlatıyor. Bu obur yırtıcı, zaten aşırı avlanma nedeniyle sıkıntılı olan Akdeniz sularında giderek artan sorunlara yol açıyor.
“Teknoloji çok zarar verdi” diyor Gürol. “Radar ve trol ağları zararlı. Dip trolü her şeyi süpürüp balıkların ‘yuvalarını’ yok ediyor. Kirlilik var: Nehirler tarlalar ve seralardan gelen pestisitleri denize taşıyor. Bütün bunlar balık stoklarına zarar veriyor. Balon balıkları da geriye kalan her şeyi yiyor.” En kötüsü ise son derece zehirli bir tür olan balon balıklarını avlayamamak!
Japonların bunları yedikleri haberlerine aldanmayın. Evet, Japonya'da ünlü fugu yemeğinde kullanılan türle aynı aileye mensuplar, ancak Akdeniz'i istila eden bu tür, Lagocephalus sceleratus, çok daha yüksek miktarda zehir içeriyor ve yenmesi imkânsız. Bu balıklar 80-90 cm uzunluğa ve 10 kiloya kadar çıkabiliyorlar.
Deniz biyoloğu Dr. Aylin Ulman, “Her şeyi yiyebildikleri için deniz faunasına ciddi bir tehdit oluşturuyorlar,” diyor. “Kabukluları, deniz kestanelerini ya da hızlı balıkları avlayabilirler.” Kendilerini korumak için karınlarını şişirerek bir balon haline getirebilmeleri de onları daha büyük yırtıcıların bile yutmasını zorlaştıyor. Bu yüzden, hemen hiç doğal düşmanları yok.
YENİ BİR ALIŞKANLIK: SALDIRGANLIK
Biz balon balıklarını yiyemiyoruz, peki onlar bizi yiyebilir mi? Aylin Ulman, 2014’ten bu yana Doğu Akdeniz’de balon balıkları tarafından gerçekleştirilen toplam 28 ısırık vakası belgelemiş. Bu vakalardan dört tanesinde balon balıkları bir yüzücünün el veya ayak parmağını koparmış. Bir korku filmine konu olacak kadar büyük olmasalar da, balon balıkları, balıklar arasında en güçlü çenelerden birine sahipler. Papağan gagasına benzer keskin ön dişleriyle kumaş, misina, metal kancalar ve hatta insan kemiklerini kolayca kesebiliyorlar. Ulman’a göre, balon balıkları Kızıldeniz'den gelen ve Akdeniz'e yayılan bir başka istilacı tür aslan balıklarından "çok daha kötü". Aslan balıkları da zehirli, ancak dikenleri kesildiğinde yenebiliyor ve artık birçok restoranın menüsünde yer almış durumdalar. Bir ekonomik değer kazandıklarından insanlar onların doğal düşmanları haline gelmiş.
Aslan balıklarıyla sofralarımızda tüketerek baş edebiliriz ama balon balıklarını ne yapacağız?
2021 yılında, Türk hükümeti her yakalanan balon balığı için bir ödül programı başlattı. Mart ayından bu yana, Lagocephalus sceleratus için 25 TL, diğer balon balığı türleri için ise 10 TL ödeniyor. Akdeniz ve Ege kıyılarındaki 88 limanda balıkçılar yakaladıkları balıkları teslim edebiliyor ve bu balıklar dikkatle imha ediliyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Mart ayında verdiği bilgiye göre, programın başladığından bu yana 183.974 balon balığı imha edilmiş. Program, 2025 ve 2026 yıllarında da devam edecek. Peki bu, balıkların yayılmasını engelleyebilecek mi?
Gürol ve Hüseyin’e göre mümkün değil. “Evet, balıkların kuyruklarını teslim ediyorsunuz ve 25 lira alıyorsunuz. Ama hemen nakit olarak alamıyorsunuz. Sizin için bir hesap açıyorlar ve aylar sonra para yatıyor” diyor Gürol. “Yakıt parasını karşılamaya yardımcı oluyor. Ama çok az.” Balıkçılar, ekipmanlarını kaybetme riskine karşı balon balıklarının toplandığı yerlerden uzak durmayı tercih ediyor.
Ödemenin artırılması da çözüm olmayabilir: Kıbrıs, 2012 yılında balon balığı için kilo başına 3 € ödül veren bir sistem başlatmış ve beş yılda (2012-2016) 150 ton balık imha etmiş. Ancak 2018’de yapılan bir çalışma balon balığı popülasyonunda “belirgin bir düşüş eğilimi” göstermemiş.
ZEHRİ AĞRI KESİCİ, DERİSİ AYAKKABI OLABİLİR Mİ?
Ulman, istilacı bir türün durdurulmasının en iyi yolunun ona ekonomik değer kazandıracak bir kullanım alanı bulmak olduğuna inanıyor. Balığın zehrinin ilaç amaçlı kullanımı ilginç bir olasılık olabilir. “Tetrodotoksin ya da TTX, güçlü bir sodyum kanal blokeridir ve sinir iletimini keser,” diye açıklıyor Ali Köşker. “Bazı çalışmalar, kanser tedavisinde faydalı olabileceğini öne sürüyor, ancak bu araştırmalar hâlâ çok erken bir aşamada. Ancak bir ağrı kesici olarak oldukça etkili ve eroin bağımlılığı tedavisinde de yardımcı olabilir” diyor. Opiat bazlı ağrı kesicilerin aksine bağımlılık yaratmıyor. TTX bazlı henüz kullanım onayı almamış bir ilaç için Hindistan, Çin ve Kanada'da araştırmalar sürmekteymiş. Bir ilaç geliştirilirse, balon balığı avcılığının Türkiye’de de cazip bir gelir kaynağı olacağına kuşku yok.
Balon balığının dişlerinin başka ekonomik değeri olabileceğine odaklanmış akademisyenler de var. İskenderun Üniversitesi'nden Prof. Dr. Servet Ahmet Doğdu'nun 2020 tarihli bir araştırmasına göre, bu dişler, insan kemikleri ve dişlerinin yapısında bulunan ve diş implantları için temel malzeme olarak araştırılan hidroksiapatit için ucuz bir kaynak olabilir.
Bir diğer umut vadeden sektör ise moda. Egzotik balık derisi, yıllar önce tasarım endüstrisine girdi. Son yıllarda, Türk girişimciler de balon balığının derisiyle denemeler yaptı. Biyolog Ulman, 2023 yılında Marmara Üniversitesi'nden tekstil uzmanı Prof. Muhammet Uzun ile ortak Olta Azul adlı bir şirket kurmuş. 45 yıllık deneyime sahip Uşaklı bir tabak ustasıyla birlikte balon balığının derisini doğal desenlerini koruyup renkli boyalarla işleyebilecek bir süreç geliştirmişler.
Ulman, bir devlet lisansı ile Ege kıyılarındaki balıkçıları işe alarak, basit olta ve kancalarla balon balığı avlamalarını sağlamış. Özellikle üreme mevsimi olan Haziran’da balıklar sığ sulara toplandığında bir saatte 300 kadar balık yakalanabiliyormuş. Ulman, bu yolla, bu yıl 5.000 balon balığı satın alabilmiş. “Birkaç aile, bizim için balon balığı yakalamaktan mutlu, çünkü bu onlara yeni bir gelir kapısı sağlıyor. Yerel kadınlara, balıkları temizlemeyi ve derilerini hazırlamayı öğrettik,” diyor.
Kışa girerken balık tutmanın sonu gelmiş ama balon balıklarının derilerini tabaklama işlemi devam ediyor. Ulman’ın Fethiye’deki evinde güzelce boyanmış balık derisinden yığınlar var. Bunlar, kesilip şekillendirilerek dana derisiyle de güçlendirilmiş, cüzdan, kartvizitlik veya el çantalarına dönüşüyor.
Kuşkusuz, ekokültür adı verilen bir konseptle çevre bilincine sahip bir kitleye yönelik bu faaliyet balon balığı sorununa çözüm olacak bir seri üretim değil. Ancak, Türkiye'nin en büyük ayakkabı üreticilerinden biriyle de yakın zamanda piyasaya sürülecek bir ayakkabı koleksiyonu için anlaşma yapılmış, prototipler üretilmeye başlanmış. Kim bilir, belki de denizler altından moda dünyasına uzanan bu yolculuk da Akdeniz'in yerli faunasını ve kıyısındaki geleneksel balıkçılığı korumaya yardımcı olabilir.
∗∗∗
ZEHİRLİ, PEKİ YARARLI DA OLABİLİR Mİ?
Prof. Dr. Ali Rıza Köşker, balon balıklarının toksisite seviyelerinin bireyden bireye önemli ölçüde değiştiğini belirtiyor. Saf tetrodotoksinin ölümcül dozunun iki miligram olduğunu ve bu miktarın bir kilo balon balığı etinde sıkça bulunduğunu söylüyor. Zehir, bağırsak, karaciğer ve yumurtalıklarda daha yüksek oranda birikiyor ve pişirilerek de yok edilemiyor. Tetrodotoksine karşı bilinen bir antidot yok. Zehri tüketen bir kişide belirtiler 10-45 dakika içinde ortaya çıkıyor ve sinir sisteminin bloke edilmesiyle felce neden oluyor. Hastalar ya 6-24 saat içinde solunum yetmezliğinden hayatını kaybediyor ya da bir sekel kalmadan iyileşiyorlar.
Aylin Ulman, 2003 yılından bu yana Akdeniz’de balon balığı tüketimi kaynaklı 27 ölüm ve en az 144 zehirlenme vakasını belgelemiş. Ölümlerin yarısından fazlası Lübnan’da, 4’ü ise Türkiye’de kaydedilmiş.
Akdeniz’e 70 yıl önce gelen ilk balon balığı türleri zehirli değilmiş ve insanlar onları yemeye alışmışlar. Ancak şimdi Lagocephalus sceleratus türünün yayılması ve türlerin karıştırılması ölümcül sonuçlara yol açıyor.
∗∗∗
YIRTIK AĞLAR
Gürol Göztepe’yi, Fethiye limanında teknesinde oturmuş ağlarını tamir ederken buluyoruz. “Bakın, burada yirmi göz eksik. Balıkla birlikte ağı da yiyorlar” diye yakınıyor. “Şuradaki kancaları görüyor musunuz? Üç yüz tane var. Sardalya ya da kalamar gibi yemlerle denize bırakıyoruz. Çıkardığınızda ellisi kayıp oluyor. Balon balıkları yüzünden.”
Gürol, Fethiye’de hâlâ mesleğini sürdüren birkaç balıkçıdan biri. Diğerlerinin neredeyse tamamı turizmle ilgili işlere geçmiş, çünkü balık kalmamış. Türkiye’nin kıyılarında aşırı avlanma kronik bir sorun ve önlenmesi için pek bir şey yapılmıyor. İsmini açıklamak istemeyen bir akademisyene göre; sonuçlar yetkilileri kötü göstereceği için konuyla ilgili araştırma yapmak üniversitelerde bile hoş karşılanmıyor!
Internews - Earth Journalism Network desteğiyle gittiğim Fethiye’de tanışma fırsatı bulduğum eski balıkçı Hüseyin Hançer de, “Herkes turizme yöneldi” diyor. Biraz da balon balıkları yüzünden! “Her şeyi, ağları ve kancaları bile yiyip bitiriyorlar. Korkunç bir durum, ne varsa yok ediyorlar.” Balon balıkları, Akdeniz’e Süveyş Kanalı yoluyla ulaştı; bu göç, iklim değişikliğiyle hızlandı. Türkiye kıyılarında ilk kez 2003’te görülen tür, artık İtalya, İspanya, Fas ve hatta tropik bir balık için garip bir yer olan Karadeniz’e kadar yayıldı.