İsveç, İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılırsa ne yaparız konusuna, Fransa’yla birlikte çalıştı. İngiltere’deki halk oylamasının sonuçları belli olmadan önce, İsveç Başbakanı Stefan Löfven, bu hafta ortasında, özel bir ziyaretle Fransa’daydı. Çarşamba günü, Paris’te, Cumhurbaşkanı Hollande ile Stefan Löfven’in yaptığı görüşmede, maddelerden biri de Büyük Britanya’nın AB üyeliği için gittiği referandumdu.

1995’te Avrupa Birliği’ne giren İsveç için İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler’den oluşan Büyük Britanya çok önemli bir Birlik üyesiydi. Avrupa Birliği’ndeki ikinci en büyük ticaret ortağı Büyük Britanya’nın Birlik üyesi olarak kalıp kalmayacağı İsveç için de sancılı bir bekleyişti. Hatta Başbakan Löfven, cuma günü açıklanacak oylama sonuçlarını beklemeden soluğu durum değerlendirmesi yapmak üzere Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın yanında aldı. Hollande’la yapacağı görüşme ve İngiltere’deki referandum öncesi hükümet uçağında Dagens Nyheter gazetesine konuşan Löfven, halk oylamasına tüm olasılıkları çalışarak hazırlandığını duyurdu.

Çarşamba günü “Avrupa çatırdıyor diye endişelenmiyorum” diyen Stefan Lövfen, herkesle birlikte büyük bir şaşkınlık yaşadı. Büyük Britanya’nın Birlik üyeliğinden ayrılmasıyla İsveç için de bir ayrılık söz konusu olur mu sorusuna Löfven, “Bu durum en fazla Britanya için sıkıcı olur. Biz hâlâ geride kalan 27 ülke oluruz. Birlik ve güç göstermek önemli. Ben başbakan olarak İsveç için uzun vadede güvenlik için bu işbirliğinde var olmamız gerektiğini biliyorum. Ama vatandaşlarımıza Avrupa Birliği’ni daha net açıklamamız gerekir. Sonuçta bu ortak Avrupa’yı onlar için yapıyoruz” cevabını verdi.

Löfven’e göre, İngiltere’yi bugünkü duruma taşıyan dinamikler, bu sıcak politik ortamda, başka Avrupa Birliği ülkeleri içinde de görülüyor. Avrupa işbirliğine gereksinimin sürdüğünü hatırlatan Löfven tek tek ülkeler olarak bir iç piyasaya ihtiyacın olduğunu, bunun rekabet gücünü arttırdığını kaydediyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliği için referanduma gitmesi ve birlikten ayrılması; otoriter güçlerin daha fazla güçlendiği bir resmi ortaya çıkarıyor yorumlarına Löfven, “Avrupa içindeki hem sağ hem sol kesimden popülist yaklaşımla çıkışlar yapan girişimler var. İsveç’in böyle bir tartışmayı yürütmesi sorumsuzluk olur. Biz İsveç için sağlam adımlar atacağız, ülkemiz bunu idare edebilir” yanıtını verdi.

Löfven, Büyük Britanya ile İsveç’in iyi ilişkiler içinde olduğunu ama Avrupa Birliği için bir halk oylamasına gitmiş olmanın ve sonucun Birlik içinde de sorgulanması gereken bir konu olduğunu söyledi. Başbakan Lövfen “Britanya ile kötü ilişkiler peşinde değiliz ama bu tip politikalar yürütülmesi ilginç ve ödüllendirici olmamalı öyle olursa başka sorunlar önümüze çıkar. İçeride ve dışarıda olmanın bir farklılığı olmalı yoksa Avrupa Birliği tüzüğünün altını oyarız” açıklamasını yaptı.

İsveç ve Britanya, Avrupa Birliği içinde sıkı müttefik iki ülkeydi. Birbirlerini her fırsatta işbirliği ortağı olarak yorumluyorlardı. İngiltere’nin Euro’yu takip etmeyen büyük üye ülkelerden olması İsveç’in kendi para birimi Kron’u hayatta tutmasını kolaylaştırıyordu. Euro işbirliğinden uzak duran grupta, böyle bir ayrılığın yaşanması Avrupa Birliği’nden İsveç’e “Para birimini değiştir” baskılarını tekrar gündeme taşıyabilir. Bu son durum, Euro ve Avrupa Birliği, iyice eş anlamlı hale gelmeye başladı diye yorumlanıyor. İsveç’teki politikacıları, siyaset bilimcileri ve Avrupa birliği uzmanlarını ters köşeye yatıran Brexit, İsveç için Euro işbirliğine girmeli mi sorusunun tartışılması demek, Swexit ise henüz gündem dışı.