NATO görüşmelerine ara verilmesinin ardından Finlandiya’nın tek başına adım atılabileceği konuşuluyor. Doç. Dr. Simons, İsveç’in krizi yönetemediğini aktardı.

İsveç, krizi yönetemedi
Fotoğraf: AA

Umut SERDAROĞLU

Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü mutabakatın İsveç’te Kuran yakılma eyleminin ardından süresiz olarak durdurulması birçok soru işaretini beraberinde getirdi. Finlandiya’dan gelen “İsveç olmadan NATO’ya katılmayı değerlendirmeliyiz” açıklamasının ardından uluslararası basında Finlandiya içerisinde “Görüşmelere tek başımıza devam etmeliyiz” diyenlerin sayısının artığı belirtildi. İsveç kanadında ise yaşananlar provokasyon olarak ifade edilirken, görüşmelerin süresiz durdurulmasına rağmen bir süre sonra devam edeceği düşüncesi hâkim. İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Doç. Dr. Greg Simons ise krizin çıkmasının temel sebebinin İsveç hükümetinden kaynaklandığını belirtirken, bütün birlik mesajlarına rağmen Finlandiya’nın tek başına görüşmelere devam edebileceğini aktardı.

İSVEÇ’E GÖRE ÜYELİK KESİN

İsveç’in başkenti Stockholm’de Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakılmasının büyük oranda İsveç hükümetinin kendisini kurban olarak gördüğünü dile getiren Doç. Dr. Simmons aynı zamanda İsveç’in yaşanan krizi yönetemediğini belirtti. Simmons, “İktidar, bulunduğu mevcut jeopolitik konum nedeniyle NATO’ya sorunsuz gireceklerini düşündüler. Bu nedenle ülkede bu denli kışkırtıcı bir eylemin yaşanması şaşkınlık yarattı. Ancak burada büyük oranda suçlu İsveç hükümeti olduğu aşikâr. Kendilerini suçsuz sansalar da bu eylemin gerçekleşmesine İsveç polisi göz yumdu. Bu durum hükümetin beceriksizliğini gösteriyor” dedi.

Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki görüşmelerin süresi olarak durdurulmasına rağmen İsveç hükümetinin hâlâ NATO üyeliğini elde edeceğini düşündüğünü aktaran Simmons şöyle devam etti:

“Geçmişe nazaran şu anda bu düşünceye yönelik soru işaretleri oluşmuş olsa da hâlâ büyük bir kesim İsveç’in NATO’ya girişine kesin gözüyle bakıyor. Özellikle Türkiye’den ahlaki ve etik açıdan üstün olduğunu düşünen iktidar, bir şekilde bu kararı onaylatacağını düşünüyor. Bu nedenle yapılan açıklamalara bakıldığında İsveç büyük ihtimal hatalarını görmezden gelmeye devam edecek. En azından ülkedeki genel görüş bu şekilde.”

Doç. Dr. Greg Simmons, İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Siyaset BilimciDoç. Dr. Greg Simmons, İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci

BİRLİK MESAJLARI YÜZEYSEL

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto’nun “İsveç olmadan NATO’ya girmeyi değerlendirmeliyiz” açıklamasına da değinen Doç. Dr. Greg Simons, “Aslında Filnadiya’nın böyle bir adım atması muhtemel. Bunun nedeni İsveç ve Finlandiya mevcut küresele jeopolitik oyunda bir özneden çok nesne. Retorik basmakalıp sözlerin ve birlik mesajlarının bu tür zamanlarda çoğunlukla yüzeysel olduğunu görüyoruz. Böyle bir durumda İsveç kendini hafife alınmış hissedecektir ancak tam olarak nasıl bir reaksiyon gösterir, Finlandiya’nın böyle bir karar alması halinde görürüz” diye konuştu.

Yaşanan eylemin İsveç’te Rusya veya Çin tarafından gerçekleştirilen bir provokasyon olduğu düşüncesinin güçlü olduğunu ancak bununla ilgili herhangi bir somut delilin olmadığını söyledi. Ancak bunların birer bahane olduğunu belirten Greg Simons, “İsveç hükümeti şimdiye kadar bu tür gergin ve sıkıntılı durumlarda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini çözemedi. Son yaşananların dışında da birçok konuda yetersiz kaldıklarını kanıtlamışlardı. Herhangi bir ülkede kolay kolay yaşanmayacak olaylar üst üste gerçekleşti. Stockholm Belediye Binası’na Erdoğan’ın kuklasına engel olamadıkları gibi kuran yakmak isteyen, ülke vatandaşı dahi olmayan kişilere hayır diyemediler” ifadelerini kullandı.

***

İSVEÇ HALKI NATO ÜYELİĞİNE SICAK BAKMIYOR

İsveç’in dışarıdan göründüğü gibi savaş karşıtı ve demokratik bir ülke olmadığını söyleyen Doç. Dr. Greg Simons, özellikle NATO sürecinde halkın fikrinin alınmamasının ülkede büyük bir yankı uyandırdığını aktardı. İsveç’in NATO sürecini değerlendiren Simmons, şunları söyledi:

“İlk olarak bahsetmek gerekirse, İsveç bir aşamada söylendiği gibi savaş karşıtı olabilir ancak İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nı son ana dek desteklediğini unutmamak lazım. Bu yüzden savaş zamanlarında tarafsız olmadıklarını söyleyebiliriz. Ayrıca ‘en demokratik ülke’ söylemlerinin de doğru olmadığını söyleyebiliriz. İsveç, hükümetin karar verdiği ve halkın bu güce itaat ettiği bir uzlaşma toplumuna dönüşmüş durumda. Hükümet, NATO tartışmalarında da benzer bir politika izledi. NATO’ya duyulan coşku toplumda hükümetin dile getirdiği gibi değil. NATO üyeliği konusunda karşıt görüş çok fazla ve bu yüzden hükümet, NATO üyeliğinin ‘ulusal güvenlik’ meselesi olduğunu öne sürerek referandum yapılmayacağını açıkladı. Mevcut Rusya-Ukrayna savaşı, savaştan çok önce kabul edilen bir kararın bahanesi oldu.”