İsveç Libya’yı vurmak için sabırsızlanıyor.

İsveç Libya’yı vurmak için sabırsızlanıyor. Öyle acemice bir sabırsızlanma ki bu, her şeyi döküp saçıp “Biz de istiyoruz” diyorlar. Parlamentoya henüz kimse bir şey sormadığı halde, tek bir parti hariç, hükümet partileriyle muhalefet kanadı birlik olmuş, Libya’ya İsveç tarafından düzenlenecek herhangi bir hava saldırısını desteklediklerini açıklıyorlar. Şaşırtıcı şekilde ki demokrasinin bu hali güzel, bir tek, ırkçı parti, İsveç Demokratları, “Libya’da ne işimiz var?” diyor.

NATO üyesi olmayan İsveç’te, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ankara’da yaptığı NATO’nun Libya harekâtını üstleneceği açıklaması “İsveç’e şimdi fırsat doğdu” havasıyla koca puntolarla haber oluyor. Başından beri Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarına hiç bir yorum getirmeyen İsveç Dışişleri Bakanlığı, Libya’da İsveç’in üstleneceği olası rolü anlatıp duruyor. İyi de ne bu telaş?

Telaşın adı belli “Jas”. Bu İsveç’in savaş uçağının adı. 1982’den beri Jas projesi için İsveç 120 milyar kron harcamış. Jas savaş uçakları, İsveç tarafından “Bir gün ihtiyacım olur” diye üretilmiyor. Asıl hedef bu uçakları başka ülkelere satmak. İsveç silah endüstrisinin en büyük başarısızlığı Jas projesi sayılabilinir, çünkü şimdiye kadar bu uçaklardan henüz bir tane bile satılamamış. Brezilya ve Hindistan dışında hiçbir ülke, Jas’larla ilgilenmemiş de. Uçakların olası müşterisi Brezilya, bu ayın başında savaş uçakları alma kararını ileri bir zamana ötelediğini açıkladı. Hindistan’a bir satış gerçekleştirmek konusunda da büyük soru işaretleri var. Ortada görünen başka bir müşteri de yok. Yok, çünkü önce Jas uçaklarının bir görünmesi gerekiyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü Silah Ticareti Programı Avrupa Uzmanı Mark Bromley, bu görücü meselesini şöyle açıklıyor; “Devletler silah sistemleri alacağı zaman üç şeye bakar; daha önce bu silahları satın alan başka ülkeler var mı, satışı yapan ülke bu silahları kullanıyor mu, silahlar gerçek bir çatışmada kullanılmış mı?” Bromley’in bu saptamalarından yola çıkacak olursak Jas’ların durumu umutsuz, şimdiye kadar bu seri uçakların hiçbir sıcak teması olmamış. Bu uçakların en ciddi rakibi olarak Fransız Dassault Rafale’ler gösteriliyor. Piyasada, Rafale tipi uçaklarla kesin üstünlük sağlamak isteyen Fransa, Libya’yı fırsat olarak kullandı bile. Kaddafi’yi bombalayan 20 Fransız uçağından 8’i Rafale tipi uçaklardı. Bu İsveç’in işini iyice zora soktu.

İsveç ordusu, şimdiden hükümete içlerinde Jas 39 Gripen’lerin de olduğu sekiz uçağı Libya’ya göndere bileceğini bildirdi. Ordu yetkileri, kendilerinden istendiği taktirde on gün içinde hazır olacaklarını söylüyorlar. İsveç’in en son aktif olarak katıldığı hava harekâtı, 1961-63 arasında gerçekleşmiş. Birleşmiş Milletlerin çağrısıyla beş İsveç savaş uçağı, Kongo’ya düzenlenen bir harekâta katılmış. O günden bu güne de hiçbir İsveç uçağı, sıcak bir durum için havalanmamış.

İsveç Barış Derneği Başkanı Anna Ek, İsveç’te bugün yapılan “Haydi, Libya’ya uçalım” çağrılarını ordu ve savunma endüstrisinin halkla ilişkiler çalışması olarak görüyor. Anna Ek, “Libya katılımını kaçınılmaz olarak göstermeye çalışıyorlar. Önümüzdeki sene Jas’lar için çok önemli, satış yapılamazsa belki proje rafa kaldırılacak. Çaresizlikle müşteri aranıyor. Olurda Jas Gripen uçakları Libya’ya götürülürse sevinçten uçacaklar” diyor.

Şimdi İsveç’te gözler salı günü Londra’da yapılacağı açıklanan NATO toplantısına çevrilmiş durumda. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, daha önce, Libya harekâtının NATO’ya verilmesini tercih ettiklerini belirtmişti. Bildt, son durumu “Böyle olması, NATO yürürlüğündeki harekâta, İsveç’in katılmasını daha kolaylaştıracaktır. Çünkü NATO’nun nasıl çalıştığını ve strüktürünü iyi biliyoruz” diye değerlendirdi. Salı günü, İsveç de, üyesi olmadığı NATO’da masaya oturacak. Wikileaks sızıntılarında İsveç’in NATO’nun gizli üyesi olduğu yazılmıştı. Bakalım bu “gizli” üyeye, NATO, açıkça hangi görevi verecek?