Almanya Başbakanı Angela Merkel, geçen haftaki Türkiye ziyareti öncesi salı günü, İsveç Başbakanı Stefan Löfven’le Stockholm’de bir araya geldi. İsveç Başbakanı Löfven, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın yedi Müslüman ülkeye uygulayacağı seyahat yasağıyla ilgili sert cevabını Merkel’le birlikte düzenledikleri basın toplantısında duyurdu. Hükümet binası Rosenbad’da, Löfven’le bulaşan Merkel’in iki gündem maddesi vardı; Trump ve göç.

Salı günü erken saatlerde Arlanda Havalimanı’nda Özel Sektör ve Yenilik Bakanı Mikael Damberg tarafından karşılanan Angela Merkel, önce sarayda kraliyet ailesiyle buluştu. Sonrasında hükümet binasına geçildi. İki başbakan basının önünde İsveç ve Almanya’nın yakın ilişkilerini övdüler. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararından sonra Almanya –İsveç ikili ilişkilerinin daha da önem kazandığını duyurdular. Bu “iyi ilişkiler” görüntüsüne özellikle İsveç’in çok ihtiyacı var. Brexit’le birlikte İsveç Avrupa Birliği’ndeki en yakın bağlantılarından birini kaybetmiş oldu. Yapılan yorumlara göre hükümet şimdi yeni alyanslar inşaat etmek için daha çok çalışıyor. AB içindeki ortak duruş sergileme isteği gösterdikleri ülkeler listesinin en tepesinde ise Almaya yer alıyor. İsveç, Avrupa Birliği’ndeki gelecek dönem adımlarını Almanya ile birlikte atmak istiyor.
İki lider de Rosenbad’daki toplantı ve öğle yemeği sonrası bu yakınlaşmayı basının önünde sergiledi. İsveç basını, Löfven ve Merkel’den gelen Trump açıklamalarını yorumlarken Merkel’i daha temkinli buldu. İsveç Başbakanı Stefan Löfven, Turmp’ın kararını “Derin üzüntü verici” ve “kontra prodüktif” bulduğunu açıkladı ve “Bu hiç kabul edilemez. Bunu söylememiz gerekiyor. Bu yüzden Avrupa Birliği’nin de hep birlikte bunun yanlış bir yol olduğunu göstermesi önemli” Almanya Başbakanı Merkel’den de Trump’ın Başkanlık emrine eleştiri geldi. Merkel “Terörizmle mücadele etmek için belli bir dini olan bir halk kitlesine veya insanlarına karşı olma savunma hakkı vermez” diye konuştu.

İki Başbakanın aralarında görüştüğü ve özellikle de Almanya’da seçim yılı olması sebebiyle Merkel’in çok önemsediği bir başka konu ise göç politikalarıydı. Gündem özellikle Libya üzerinden Avrupa’ya ulaşmak isteyen göçmenler üzerineydi. Dagens Nyheter gazetesinin haber yorumuna göre “Libya’da hassas olan güvenlik durumu ve pratikte ortada herhangi bir hükümetin olmaması bu konuda Türkiye ile karşılaştırıldığında koşulları farklı kılıyor” oldu.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in salı akşamı İsveç’ten ayrılmasından hemen sonrasında Amerika’nın seyahat yasaklamasında hafifletme kararı geldi. Amerika’nın bu yedi ülkenin çifte vatandaşlarına kapılarını açacağını duyurmasına İsveç’ten soğuk bir “olumlu” yanıtı verildi. İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada “Amerika’nın bu yeni seyahat kurallarını nasıl yapılandıracağına dair son açıklamaları ile İsveç vatandaşları ve çifte vatandaşlığı olanların Amerika’ya seyahat edebilecek olmasını olumlu karşılıyoruz” dendi. Dışişleri Bakanı Wallström kısa açıklamasının ikinci bölümünde “Fakat Amerika’nın yedi ülkenin vatandaşlarına tamamen seyahatleri kapatılmasına eleştirimiz baki duruyor. Ve de genel göçleri kabul etmemesini eleştiriyoruz” ifadelerine yer verdi.

Amerikan Başkanı Trump’ın Başkanlık sisteminin kendisine sağladığı “tek elde toplanmış” gücü şimdiden nasıl kullandığını tüm dünya gördü. İsveç’in eski Sosyal Demokrat Başbakanlarından Göran Persson, Trump’ın koltuğundan istifayla kalmak zorunda kalacağını ve dünya siyasetinin ona ilk seçime kadar bile dayanmasının zor olacağı yorumunu yapıyor. Erdoğan’ın, Merkel’den ‘dil bilgisi kuralı’ öğrenmek durumunda kalmasından ziyade ‘usta’lığıyla Trump’a dünya siyaseti öğretmesi bekleniyordu.