Misal “Çökertme” türküsünün yakıldığı Halil’i uzun yıllar “efe” zannetmiştim. Sonradan türkünün hikâyesini araştırdığımda o devirde kaçakçılıkla uğraştığını ve etrafında bir çetenin toplanmasını sağlayacak olaylar silsilesine yol açtığını görmüştüm.

İsyan ve İtaat-IV: Vukuat ve icraat
Fotoğraf: Ali Özçelik Arşivi.

Mehmet Berk Yaltırık

Fernand Braudel de II. Felipe Dönemi’nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası adlı çalışmasında başlı başına bir bölümde, devrin Akdeniz Bölgesi’ndeki eşkıyalık olgusunu ele alır, “Sefalet ve Haydutluk” başlığını taşıyan bölümde haydutluk ve eşkıyalık vakalarının artışını, devletlerin tedbirlerini anlatır. Braudel’in şu tespiti dikkat çekicidir: “Karışıklık, ayaklanma, isyan, serseri ve haydutların korkutucu artışları, tekrarlanan eşkıya saldırıları, çoğu zaman kulakları sağır edici nitelikte olan bütün bu gürültüler 16’ncı yüzyıl biterken artan ve gelecek yüzyılla birlikte büyümeye devam edecek olan sefaletteki şaşırtıcı artışı anlatmaktadırlar.”1


Farklı isimler altında eşkıyalar, arkalarında sayısız türkü ve efsaneden oluşan koca bir eşkıya motifi, mitosu ve literatürü bırakmışlardır.2 Bu noktada eşkıyalığın olumlanması, idealize veya romantize edilmesine ilişkin örnekleri, sözlü kültür eserleri ve bunlardan hareketle üretilmiş kurgu eserler üzerinden tespit edebiliyoruz. Ancak toplum nezdindeki etkisini görebilmek için asıl olarak sözlü kültür unsurlarına bakılmalıdır.

Eşkıyalık vakalarıyla ilgili türküleri inceledikçe, toplumun bir şahsı nasıl romantize yahut idealize ettiğine ilişkin örnekler görmek mümkündür demiştim. Misal “Çökertme” türküsünün yakıldığı Halil’i uzun yıllar “efe” zannetmiştim. Sonradan türkünün hikâyesini araştırdığımda aslında o devirde kaçakçılıkla uğraştığını ve belli olaylar neticesinde etrafında bir çetenin toplanmasını sağlayacak olaylar silsilesine yol açtığını görmüştüm.3 Konudan ayrı söz konusu dönemde efeler, zeybekler için kaçakçılığın bir tür okul gibi olduğunu, bazılarının dağlara, “kaçak” hayatına ilk aşinalığının tütün kaçakçılığı yaptıkları dönemler olduğunu belirtmeli.4

“Kaçak” mefhumu da önemli. “Bir şeylerden, birilerinden kaçan” silahlı külahlı kimseleri ifade eden bu tabir Anadolu’da olduğu gibi Balkanlar’da da kullanılıyor. Hatta Arnavutlar arasında “kaçak”ların ayrı bir yeri var. 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda bugünkü Arnavutluk’un dağlık kuzey mıntıkalarında, Karadağ’da, Kosova’da ve Kuzey Makedonya’da Arnavut komitaları için bu isim veriliyor. 1918’e kadar Sırp Krallığı ve sonrasında Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı yahut Yugoslavya Krallığı’na karşı mücadele eden bu kimselerden bahsedilirken “Kaçak Hareketi” tabiri kullanılıyor.5

Yukarıda bahsettiğim eşkıya mefhumuna yönelik çelişki buradan kaynaklanıyor; nasıl bir çete mensubu, “vukuat”ını yani işlediği suçu “icraat” yani yapılması gereken iyilik, delikanlılık vb. olarak görüyorsa toplum da “vukuat”ı, “icraat” olarak algılıyor. Ege bölgesinde efeler ve zeybeklerle ilgili hem kaynak hem de saha araştırmaları yapan araştırmacı Ali Özçelik; türküler, filmler ve romanlarla tanınan Çakırcalı Mehmed Efe’nin misillemede bulunduğu Arnavut ve Çerkes köylerinde, genel kanının aksine “olumsuz bir figür” olarak anıldığını anlatmıştı görüşmelerimizin birinde. Bir etkinlik esnasında araştırmalarında Atçalı Kel Mehmed Efe’nin vakalarını “Batı Anadolu’daki eşkıyalık mefhumu ve kültürü” içerisinde değerlendirdiği için eleştirilmişti. Söz konusu etkinlikle ilgili çıkan bir haberde, kendisinin bazı izleyicilerce efelere, zeybeklere eşkıya diyerek hakaret etmekle itham edildiğine denk gelmiştim. Eleştirinin kaynağı tabii ki de yine bu “çelişki”den kaynaklı; anakronik şekilde 21’inci yüzyıldan 19’uncu yüzyıla bakarken, 19’yüzyıldan 21’inci yüzyıla bakmaya çalışmak da söz konusu oluyor, “eşkıya” tabirini olumsuz şekliyle algılıyoruz ama “eşkıya”dan anladığımız da o kadar olumsuz çağrışımlar taşımıyor. Türkülerde bahsi geçen kolcu, zaptiye tabirlerini bir tür uzaylı, yabancı gibi addediyoruz. Tarihi kayıtlarda jandarmalarla müsademeleri okuyunca “Çakırcalı nasıl kendi askerine cephe alır?” temelli anakronik sorgulamalar zuhur ediyor.

1Braudel, a.g.e., s. 99.
2Bazı örnekleri için bkz. Graham Seal, Outlaw Heroes in Myth and History, Anthem Press, Londra ve New York 2011.; Xenia Celnarova, Ali Haydar Avcı, Avrupa ve Önasya’da Eşkıyalık, Barış Kitap, Ankara 2012.; Mehmet Bayrak, Eşkıyalık ve Eşkıya Türküleri (Sosyal İsyancılık Geleneği ve Folklor), Özge Yayınevi, Ankara 2014.; Hamdi Tanses, Notalarıyla Zeybekler ve Ege-Akdeniz Türküleri, Say Yayınları, İstanbul 1997.
3Halil’in veya Halil Efe’nin hayat hikayesiyle ilgili; (kaçakçılık yaptığını reddeden anlatı) Mehmet Uslu, Bodrum Türküleri, Manileri, Tekerlemeleri ve Marşlar, Bodrum Belediye, Muğla 2003, s. 98-11., (kaçakçılığına dair derlemeler) “Çökertme Zeybeği”, Türkü Dostları, https://www.turkudostlari.net/hikaye.asp?turku=328, (Güncelleme Tarihi: Yok-Erişim Tarihi: 17.08.2021).
4Bu hususla alakalı örnek için bkz. Dural, a.g.e., s. 59-60.
5Laszlo Gulyas, Gabor Csüllög, “History of Kosovo from the First Balkan War to the End of World War II (1912–1945)”, West Bohemian Historical Review, Sayı 2, 2015, s. 229., James N. Tallon, “Albania’s Long World War I (1912-1925)”, Studia Historyczne, Cilt 57, Sayı 4 (228), 2014, s. 451-452.