Efsanevi grup Pink Floyd’un hikâyesi “Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı” kitabı ile Sümeyra Teltik ve Fatma Berber’in kaleminden okurla buluştu. Berber, Pink Floyd’un dünyanın herhangi bir yerinde her an dinlendiğini söylüyor.

İsyanın müziği her an bir yerde

Işıl ÇALIŞKAN

Hafızalardan silinmeyen parçaları ve unutulmaz sahne şovları ile müzik tarihine adını yazdıran Pink Floyd, yalnızca şarkılarıyla değil, felsefeleriyle de dünyayı güzelleştirmeye kendini adamış bir grup. İstatistiklere göre “The Dark Side Of The Moon” albümlerinin dünyanın herhangi bir yerinde her an dinleniyor olması grubun başarısının bir sembolü niteliğinde. Bu efsane grubun yolculuğu, “Pink Floyd - Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı” başlığıyla kitap oldu. Fatma Berber ve Sümeyra Teltik tarafından kaleme alınan kitap, Destek Yayınları biyografi serisinden okuyucuyla buluştu. Kitapta yaptıkları müzikle felsefeye dönüşen Pink Floyd’un müzik yolculuğu on bölümde anlatılıyor. Fatma Berber ve Sümeyra Teltik ile kitabı ve Pink Floyd’u konuştuk.

“Kilidi açamazsan kır kapıyı”… Neden bu ismi verdiniz kitaba?

Fatma Berber: The Wall albümü Pink Floyd’u bilmeyenler için bile oldukça tanıdıktır. Albümden esinlenerek, on bölümden oluşan kitabın içinde bir ara başlık olarak yazdık o cümleyi. Pink Floyd’un müziği başta nazik ve ikna edici tonda fakat gerektiği yerde de sert ve isyankâr. Yayınevinin editörü Özlem Esmergül kitabın ismi olsun dedi. Çünkü grubu özetleyen onu çok iyi anlatan da bir sözdü.

Sümeyra Teltik: Kitabın yazım sürecinde kendi hikâyemize de dönüp bakma fırsatımız oldu. Onların felsefesinden hareketle-cesaretle kırdığımız, kapılar yıktığımız duvarları fark ettik. Bunlar olumsuz anlamda anlaşılabilir ama değil… Korku, klişe gibi engeller anlatmak istediğim. Kısacası anladık ki açamadığımız inatçı kilitleri bir şekilde kırmışız. Umarım bu başlık okuyan birilerine ilham olur ve kilitli kapıların kendiliğinden açılmasını beklemekten vazgeçerler.

Peki Pink Floyd ile çıktığınız bu yolda ne amaçladınız?

isyanin-muzigi-her-an-bir-yerde-851941-1.Sümeyra Teltik: Günümüzün teknik imkânlarının sağladığı kolaylığı da hesap edersek müzik yapmak, sanatsal bir değer üretmek daha kolay. Sanatsal üretim çılgınlığında onları değerli kılan şey hikâyelerinin olması. Pink Floyd, bitti zannetsek bile bitmeyen bir masal. Kendilerinin, albümlerin, albüm kapaklarının, şarkılarının; her birinin hikâyesi var. Kitabın Pink Floyd’u bilmeyen gençler giriş niteliğinde kılavuz olmasını istedik; müziğin, eğlenmenin dışında kitleleri harekete geçiren, düşündüren bir felsefe de olabileceğini görmelerini istedik. Örneğin oğlumun Another Brick in The Wall’da “Eğitime ihtiyacımız yok” derken çok heveslenmemesini, altındaki derin anlamı kavramasını istedim.

Pink Floyd’un yalnızca bir müzik grubu değil bir felsefesi olduğu söylenir. Pink Floyd’un felsefesini nasıl anlatırsınız?

Sümeyra Teltik: Onlar savaştan yorulmuş bir dünyanın çocukları. Dünyadaki adaletsizliğe, açlığa, savaşlara itirazı olanlar… Pek tabii kabullenip kendi konfor alanlarında devam etmeyi seçebilirlerdi; fakat onlar kendilerini kabullendirdi. Bunu da terörize ederek değil en güçlü silahlardan olan müziği, en naif şekilde kullanarak yaptılar. Ve müzikleri kadar unutulmaz olan duvarların yıkıldığı, pembe domuzun uçurulduğu sahne şovlarını da unutmamak lazım. Domuz şeklindeki bir balonun ne kadar derin bir anlamı olabilirdi ki? Fakat dünyanın farklı yerlerindeki Pink Floyd dinleyicileri farklı kültür ve dilde de olsalar anlamını biliyorlar. Dünyada ortak bir ders kitabı okutulsa bu kadar etkileyici ve akılda kalıcı olmazdı eminim. Onlar bunu başardı. Henüz parçanın introsunda, aynı itirazda buluşan dünya insanları ordusu gibiyiz. Her itirazımızın karşılığını alamasak da bizim gibilerin her yerde olduğunu bilmek iyi geliyor.

HER AN DÜNYANIN BİR YERİNDE DİNLENEN ALBÜM

Muhakkak ilmek ilmek işlenmiştir her adımıyla ama Pink Floyd’un dönüm noktası hangi olaydır?

isyanin-muzigi-her-an-bir-yerde-851940-1. Fatma Berber: Grubun ilk kurulduğu yıllarda hatta grubun isim babası Syd Barrett’in gruptan ayrılması en önemli olaylardan biri. Çünkü Syd Barrett’ten sonra Pink Floyd kalmaz diyenler de olduğu gibi ayrılmasının grubun bugünkü başarısında etkisi olduğunu savunanlar da çoğunlukta. Yani Roger Waters’ın Syd’den sonra gruba kattıkları ve grubu bugünlere taşıdığı da başka bir gerçek elbette. Çok satan pek çok albüm oldu ama The Dark Side Of The Moon albümü de grup için başka bir dönüm noktası olabilir. İstatistiklere göre albüm, her an dünyanın herhangi bir yerinde dinleniliyor.

Araştırmalarınız esnasında edindiğiniz bilgilerde sizi en çok ne şaşırttı Pink Floyd ile ilgili?

Fatma Berber: Syd’in ilk gençlik yılları ve karakteri çok ilginç. Onunki bir uyuşturucu savrulması değil, delilik ve dâhilik arasında bir yolculuk.

Sümeyra Teltik: Bu süreçte Syd’in isminin hala hafızalarda oluşunu Pink Floyd’un diğer üyelerinin vefasından kaynaklandığını düşündüm. Her fırsatta onu andılar. David Gilmour bile gruba davet edildiğinde Syd’i etkileyeceğini düşünüp tereddüt ediyor. Böyle bir davranış şekli ve vefa duygusunu bugünlerde görmek zor.

Pink Floyd olmasaydı müzik dünyasında ne eksik olurdu?

Sümeyra Teltik: Moğollar, Kurtalan Ekspres, Foo Fighters, Dream Theater bildiğimiz gibi olmazdı. Syd olmasaydı David Bowie yarım kalırdı. Uçan domuz olmazdı. Kalıplara sığdıramadığımız adını koyamadığımız Pink Floyd müziği diye bir şeyden haberimiz olmaz; kendimizi korumak adına bizi hapseden duvarlar inşa etmeye devam ederdik.