İtalyanların gözünden koronavirüsü

Barış Yüksel / Bologna

İtalya’da korona virüsü krizi çok hızlı gelişti. Hasta sayısı çok çabuk arttı ve bu durum İtalya’yı Çin ve Güney Kore’nin ardından 3. sıraya çıkardı. Bu esnada krizden en çok etkilenen muhalefetin kontrolündeki Lombardiya’daki hastanede ilgili protokollerin takip edilip edilmemesi üzerine ağır tartışmalar yaşandı. Her ne kadar şu an için ülkenin siyasi arenasında virüs için kriz yatışmış gibi görünüp virüsle mücadele de birlik mesajı verilse de ilerleyen günlerde korona virüsün ekonomik etkilerinin tam olarak görülmesinden sonra büyük tartışmaların çıkması işten bile değil. Bunu ilerleyen günlerde, ekonomi, ırkçılık ve popülizm bağlamında ele almaya çalışacağım. Lakin, bu yazıda İtalyanların gündelik hayatlarında hastalığı nasıl hissettiğini ve bunun üzerine neler düşündüklerini size aktarmaya çalıştım.

Beatrice, Bologna’da öğrenci

Her ne kadar durum kontrol altında olsa da ben kişisel olarak medyanın haberleri sunma biçimindeki aşırılığın toplumdaki korkuyu arttırdığı kaygısını taşıyorum. Buna bağlı olarak birçok öğrenci memleketlerine geri döndü, hatta bazı aileler yaşadıkları endişe nedeniyle gidiş dönüş toplamda 20 saat süren araba yolculuğu yapıp çocuklarını sırf toplu taşıma kullanmasınlar diye almaya geldiler.

Benim, kişisel olarak, bu panik halinin, çoktan korku ve ırkçılıkla sorunları olan İtalyan politik algısına ne tür etkileri olacağına dair kaygılarım daha büyük. Kuzey İtalya’daki birçok şehirde Çinli veya Asyalılar sözlü ve fiziksel ırkçı eylemlere maruz kaldılar. İki hafta önce Bologna’da bir öğrenci, okul arkadaşları tarafından Çin’le bağları olduğu için sözlü tacize uğradı. Dün ise bir grup, mültecilerin Messina şehrine yanaşmalarını protesto etti. Gerekçeleri ise Kuzey-Afrikalı mültecilerin korona virüsü başkalarına bulaştırma ihtimalleri idi. Sicilya bölgesi başkanı ise bu grubun algısına benzer bir yerden mültecilerin kıyıya yanaşmasına kim izin veriyorsa, hem mültecilerin hem de Sicilyalıların onuruna aykırı bir karar veriyor dedi. Halbuki, hastalık Akdeniz’de mültecilerin hayatlarının kurtarılmasından değil iş veya tatil amaçlı geziler sonucu bulaştığına şahit olduk.

Christian, Sicilya. Milano’da çalışıyor.

Bu süreçte gördüklerimden ve yaşadıklarımdan söyleyebileceğim, bulaşıcı hastalıklara ülke olarak hazır olmadığımız. Bu virüsün ölümcül olmaması konusunda oldukça şanslıydık. Milano’da çalışıp, orada yaşıyorum lakin ilk doğrulanmış vaka Milano yakınlarındaki Codogno şehrinde çıkmıştı ben Bologna şehrine trenle giderken. Bir gün içerisinde marketler boşaldı, insanlar oldukça korkmuştu bu yüzden de maskeler kullanıyordu. Korktuklarını gözlerinden görebiliyorsunuz. Normalde hapşurduğunda insanlar size “salute” (çok yaşanın İtalyancadaki karşılığı denebilir) derler ve bu sağlık demektir lakin bu virüs vakaları başladıktan sonra insanlar size gerçekten kötü gözle bakıyor.

Şu an, Palermo yakınlarındayım. İtalya'nın güney kesiminde insanlar korkudan ne yapacaklarını şaşırdı, marketlere gidip neyi satın alabilirse alıyorlar, ayrıca okullar da şu an kapalı. Burada herkes Kuzey İtalya’dan gelen insanlardan kaçmaya çalışıyor, hatta "Kuzey İtalya'da çalışan bir adam var" diyerek polis çağırıyorlar. Düşündüğünüzde iklim değişikliği yüzünden şu anda Antarktika'da buzullar eriyor, Avustralya aylardır yanıyor ve biz ölümcül olmayan bir virüs için paranoyak oluyoruz. Umarım, Milano'da barlar en kısa sürede tekrar açılır ve Pazartesi'den itibaren tekrar okullar açabilir, böylece insanlar yaşamaya yeniden başlayabilirler. Çünkü tamam, bir virüs var ve dikkatli olmalıyız ve bu virüsün yayılmaması için tüm prosedürlerini kullanmalıyız, ama başka bir virüsten, “cehaletten” enfekte olmamaya dikkat etmeliyiz, bu çok daha tehlikeli olabilir.

Chiara, Brescia. Koronavirüsün en yaygın olduğu Lombardiya bölgesinden

Resmi olarak şu anda içinde yaşadığım bölge kırmızı bölgenin dışında, bu yüzden henüz barikat yok ve komşu şehirlere de hareket etmekte özgürüz. Okullar -anaokulundan üniversitelere-, kuzey İtalya'daki diğer birçok bölgede olduğu gibi kapatıldı. Yerel ulaşım şu anda çalışmıyor. Ancak bu durum, şirket tarafından alınan bir kararla mı ilgili, ya da sadece korkan ve çalışmayı reddeden sürücülerle mi ilgili yoksa belediyenin kararı mı bizimle resmi bir iletişim olmadı. Annem sağlık alanında çalışıyor ve bana eczanelerin ve hastanelerin cerrahi maske stoklarının bittiğini söyledi çünkü insanlar çıldırmış gibi davranıp hepsini aldılar. Süpermarketler diğer şehirlerde duyduklarıma kıyasla oldukça iyi, küçük olanlar hala düzenli olarak raflarda ürünleri bulunduruyor, bölgemdeki tek süpermarkette makarna, süt ve su bitti. Bildiğim kadarıyla, en çok satın alınan malzeme su oldu. Araçlarına palet palet su yükleyen insanları görmek oldukça yaygın. Belediye boş zaman aktivitelerine sokağa çıkma yasağı koymaya karar verdi.

Etrafta çok fazla insan görmüyorsunuz ve trafik de çok azaldı, bu yüzden pek çok insan işten tatile çıkmaya karar verdi. Ama sokağa çıkma yasağı göz önüne alındığında, belki de bazıları evde kalmak zorunda kaldılar Daha önce de söylediğim gibi, en çok aranan malzemeler cerrahi maskeler, el dezenfektanları ve şişelenmiş su. Genel duygum, neredeyse hayalet bir şehirde yaşadığımız. Bu yüzden de insanların etrafında panik hissetme deneyimine sahip olamazsınız çünkü etrafta kimse yok! Hala polis barikatları altında olmamamıza rağmen, içeride sıkışıp kalma hissi var, ve süpermarketler hariç her şey kapalı. Tanıdığım çoğu insan durum hakkında çok sayıda şaka yapıyor, çünkü bu tür karantinaların organize edilmesinde birçok çelişki var, bu yüzden ciddiye almak imkansız. Ama benim izlenimim, insanlar duruma tam olarak nasıl tepki vereceğini bilmiyorlar. Hem medyadan hem de hükümetten çelişkili mesajlar alıyorlar (örneğin: "Endişelenmenize gerek yok çünkü sıradan bir grip gibi, ama güvende olun, tüm şehri kapatalım"). Tabiki biraz korku da var, çünkü çoğunlukla insanlar ne olduğunu tam olarak anlamıyor ve insanlar bu henüz tanımlanmamış tehlikeye bu şekilde karışık tepkiler veriyor.

Lisa, Bologna’da Öğrenci

Öncelikle medyanın insanların korkuları üzerine spekülasyon yapmak için panik yaydığını düşünüyorum. Gazetelerin kasıtlı olarak durumu abarttığını hissediyorum. İnternette dolaşan panik ile şehirlerdeki gerçek durum arasında bir tutarsızlık var. Hayat her zamanki gibi, en azından Bologna'da devam ediyor. Mağazalar, barlar açık ve insanlar maske takmadan dolaşırken haberlerde sadece maskeli ve kalabalık hastaneleri görüyorsunuz. İkincisi, siyasi tepkinin saçma olduğunu düşünüyorum. Okulları kapattılar ve bu önlemlerin sonuçlarını önemsemeden halka açık etkinliklere izin vermiyorlar. Ebeveynler (anneler) çocuklarla ilgilenmek zorunda ve işe gidemiyorlar ve hala ödeme alıp almayacaklarını bilmiyor. Kamu ofislerinde veya yönetiminde güvencesiz işleri olan kişilere de ödeme yapılmıyor. Şahsen bu durumdan doğrudan etkilenmiyorum (lakin üniversiteye gitmeyeceğim ) ama bu durumun pek çok kişi için potansiyel olarak tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Son olarak, yanlış bilginin ve paniğin ırkçılığı ve bencilliği beslediğini düşünüyorum.

Andrea, Bergamo. Koronavirüsün en yaygın olduğu Lombardiya bölgesinden.

Şuan itibariyle insanlar biraz histerik gibi davranıyor. Maskeler ve jeller başta olmak üzere bulabildikleri herşeyi satın alıyorlar. Akşam saatlerinde Bergamo oldukça boşalıyor. Lakin geçtiğimiz Salı günü şehir merkezi öğle saatlerinde normal seyrinde idi. Bergamo yakınında bir hastanede çalışan arkadaşım, insanların bulaşır korkusuyla acile servise gelmediğini bu sebeple bomboş oturduklarını söyledi. Yerel gazeteden okuduğum kadarıyla, havalimanı yakınındaki büyük avm neredeyse bomboş ve çalışanlar maskeler ve eldivenlerle çalışıyor.

Genel olarak insanlar üç gruba ayrılmış durumda. Birinci grup, koronavirüsün yeni veba olduğunu düşünüp dünyanın sonunun geleceğine inananlar. Bu grup alışveriş yapıp, hastalığın kaynağı olarak gördükleri Çin’e karşı ırkçı histerik hisler besleyenler. İkinci grup hem bir çok söylentiye inanıp hem uzman gibi davrananlar. Kendimi de koyduğum üçüncü grup ise, bu virüs ciddi bir virüs olmakla birlikte hayatımızın da devam etmesinin gerekliliğine inananlar.

Şuan için Avrupa’da, İtalyanlar hastalığı bulaştırıyor algısı var. Bir çok ülke bize karşı nasıl davranacağını bilmiyor. Bunun ilerleyen zamanlarda ne tür “milli” duygular uyandıracağını bekleyip göreceğiz.

Laura, Bologna’da Öğrenci

Şahsen ben çok fazla etkilenmedim lakin herkes için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Örneğin ev arkadaşlarım oldukça gerginlerdi. Babam önlem amacıyla, 1 Mart’ta odamı değiştirecek olmama rağmen memleketimden gelip taşınmama yardımcı olmak istemiyor. Kendi adıma iyi tarafları da oldu. Normalde babam her ne kadar açık açık ifade etmemiş olsa da benim alkol tüketmemden çok hoşnut değildi. Neden böyle bir çıkarım yaptığını bilmiyor olsam da, dün beni arayıp alkol oranı yüksek alkol tüketmemi bunun kendimi dezenfekte tutmama yardımcı olacağını söyledi. Artık, yüksek alkollü tüketme konusunda ailem tarafından onaylanmayı geçtim zorunlu tutuluyorum…(Gülüyor)

Valentina, Floransa

Bence buradaki durum İtalya’nın geri kalanıyla aynı. Buradaki öğrenciler oldukça rahat, üniversite ve kütüphaneler açık, hayat devam ediyor. Lakin marketlerdeki durum için aynı şeyi söylemek imkansız. Orada bir kıyamet senaryosu yaşanıyor gibi. Bu özellikle Rai1(devlet kanalı) izleyenlerin verdiği bir tepki. Bence baştaki panik hali geçti, insanlar İtalya’daki sağlık durumunun kötü olmadığını anladıklarında rahatladılar. Artık biliyorlar ki kendilerini kötü hissederlerse hastaneye gidip, kontrol altına alınabilirler. İnsanlar hastalığın Çin’deki etkilerini görmezden gelmeye çalışıyorlar. Çünkü insanlar hayatlarının bu virüs tarafından bölünmesini arzulamıyorlar. Bana göre de bunda şaşılacak çok bir yan yok.

Amina, Bosnalı. Bologna’da Öğrenci

Şimdiye kadar Bologna'da durum normaldi. Üniversite kapalı olmasına rağmen, diğer tesislerin çoğu hala çalışıyor ve birçok insan normal hayatlarına devam ediyor. Yaşanan korku, virüsün tehlikesi ile orantılı değil, ancak bu durum içinde yaşadığımız hızlı iletişim çağında anlaşılabilir. İnsanlar muhtemelen durumun 2 aydan uzun sürdüğü ve hala bitmediği Çin'den gelen haberlerin bir sonucu olarak çok fazla alışveriş yaptılar. Optimum bir çözüm yok ve önceden alınabilecek kişisel kararları planlamak neredeyse imkansız. Çünkü her şey durumun nasıl gelişeceğine bağlı, bu da insanların ve ülkelerin nasıl davrandığıyla alakalı bir durum. Bununla birlikte, bu dönemde hepimiz kendimize daha fazla dikkat etmeliyiz. Her ne kadar koronavirüs gripten biraz daha güçlü olsa da hayatımıza normal şekilde devam etmeye çalışırken, sivil sorumluluğumuzun bir parçası olarak tüm resmi yönergeleri takip etmeliyiz.