İtişerek sanatta bir yere varılmaz
Etimesgut Belediye Başkanı Beşikçioğlu’nun önerisiyle gerçekleştirilen tiyatro festivali devam ediyor. Beşikçioğlu, “Tiyatro ilçede yükselişini sürdürüyor. İsteyen yakalar, istemeyen ardımızda kalır. İtişerek bir yere varılmaz” diyor.

Ümit GÜÇLÜ
Tiyatro dünyasında ödenekli ve özel sahneler arasındaki tartışmalar sürerken, yerel yönetimler tasarruf tedbirlerini gerekçe göstererek tiyatrolarını kapatmaya yöneliyor. Ancak Erdal Beşikçioğlu, Kent Tiyatrosu ve Uluslararası Kent Tiyatro Festivali projelerini hayata geçirdi. 11 Ekim’de başlayan 1.Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut (KentFest) 26 Ekim’e kadar devam edecek.
İzlediğimiz oyunlardaki salon doluluk oranları, Etimesgut halkının festivali sahiplenmiş olduğunun göstergesiydi. Uluslararası Kent Tiyatro Festivali dolayısıyla kendisiyle bir araya geldik ve sanatı, sanata bakış açısını konuştuk.
Ödenekli tiyatro ve özel tiyatroda görev yaptınız. Şimdi ise kültür-sanat politikası geliştirecek bir ilçenin belediye başkanısınız. Cumhuriyet Kültür Merkezi’nin sadece Devlet Tiyatroları’na tahsis edilmesini eleştirmiştiniz. Siz nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Devlet Tiyatroları (DT) ile yapılan sözleşme sınırsız tahsis üzerinden yapılmış. Cumhuriyet Kültür Merkezi (CKM), 1 gün dekor kurulması, 4 gün oyun, 1 gün dekor toplanması olmak üzere toplam 6 gün sadece Devlet Tiyatroları’na tahsis edilerek kullanılmış. Oysa bu merkez, ilçenin vergileriyle inşa edilmiştir. Dolayısıyla bu ilçenin de bir tiyatrosu olmalı ve burada İstanbul’dan gelecek oyuncular da seyirciyle buluşabilmelidir. Yani, ilçedeki vatandaşların vergileriyle yapılan kültür merkezinde çok sesli bir tiyatroya ihtiyaç var. Devlet Tiyatroları böyle bir ihtiyaca sahipse, Kültür Bakanlığı’nın ciddi bir bütçesi var. Bu bütçe dahilinde sahne kurabilirler; hatta geç bile kalmışlardır.

SANAT PAYLAŞIMCI DUYGUDA FAYDA SAĞLAR
Devlet Tiyatroları CKM’de olacak mı? Bir talepte bulundular mı?
Bizim için bir sıkıntı yok, onlar için yoksa. Geldiklerinden beri burada, yok ismimizi indirdiler, yok bilmem ne diyorlar. Burası Cumhuriyet Kültür Merkezi, Devlet Tiyatroları’nın 100. yıl sahnesi değil. Öncelikle bunu belirtmek isterim. Bu tiyatro ve kültür merkezi ilçeye aittir. Eğer DT, oyunlarını bizim izleyicilerimizle buluşturmak istiyorsa, tabii ki gelip oynayabilirler. Program şöyle: 2 gün DT, 2 gün özel tiyatrolar, 2 gün de Kent Tiyatrosu. Böylece haftayı bölmüş oluyoruz ve herkes sahneden faydalanabiliyor.
Gerileme devri, lale devri, istibdat dönemi gibi tuhaf algılar var. Bu algıları dinlemiyorum. Tiyatro, kendi içinde bu ilçede yükselişe devam ediyor. Bazı kurumlar isterlerse yakalar, bazıları maalesef ardımızda kalır. İtişerek bir yere varılmaz sanatta; sanat, paylaşımcı ve ortak bir duyguda fayda sağlar.
Yerel sanatçıların eserlerini sahneleme konusunda nasıl bir yaklaşım benimseyeceksiniz?
Kültür Bakanlığı gibi davranmayacağız. Bakanlık, “Eğer Ankara’da 100 kişilik salona sahip bir tiyatronuz varsa, hep 100 kişilik oyunlar yapmak zorundasınız” diyor. Büyük bir prodüksiyon yapmak istediğinizde, “Ankara’da sahneniz var, başka bir sahneyi kullanamazsınız” diyor. Ankara’nın herhangi bir yerinde özel tiyatro varsa, mutlaka desteklenmek zorundadır. Bu destekler, tiyatrolarımıza hem manevi hem de imkanlar açısından verilmeye devam edecek.
“Popüler kültürün sebebi halk bunu istiyor” söylemiyle popüler kültürü eleştirdiniz. Tiyatro nasıl bir konumda olmalı?
Tiyatro, edebi bir eseri sunarken aynı zamanda estetik kaygılarla seyircisine bir illüzyon yaratmak zorundadır. Şartlar böyle olunca, popüler kültürde illüzyon yaratma sanatı farklı bir hale geliyor ve bu durum ister istemez hızlı bir şekilde tüketiliyor. Örneğin, Diyarbakır’da Shakespeare’in ‘Macbeth’ eserini 5 sezon oynadık. Ancak bunu popüler kültür içinde adapte etseydik, 1 sezon içinde bitecekti. Kültür ve sanat, yıllandıkça güzelleşen bir yapıdır; bu nedenle hızlı tüketilemez. Tüketilirse, bana soracak olursanız tiyatro olmaz, skeç olur.
SOSYALLEŞMEYİ KENDİ İÇİMİZDE YAŞAYACAĞIZ
Bu projeleriniz ışığında toplumda nasıl bir dönüşüm sergileneceğini düşünüyorsunuz?
Etimesgut, sosyal hayatın olmadığı, insanların evden işe, işten eve gittiği bir otel kente dönüşmüş durumda. Benim arzum, burada arkadaşlarla ve komşularımızla sosyalleşmeyi kendi ilçemizde yaşamak. Bunun en büyük etkilerinden biri de tiyatro, opera ve baledir. Evden çıktığınızda giyinip oyununuzu seyredersiniz, komşularınızla selamlaşır ve bunu tartışırsınız. Konuşacak konunuz olur. Ben bunu oluşturmaya çalışıyorum. Hatta ben derken, yola çıktığımda ben diye başladığım hikâyenin bize dönüşmesi benim için çok değerli.
Yeni projeniz Emekli Tiyatrosu hakkında bilgi verir misiniz?
Emekli Tiyatrosu, kendilerini eve hapsetmiş, 50-55 yaş üzerindeki bireylerin tiyatrosu olmasını hedefliyorum. Bu proje, onlara ertesi gün uyandıracak yeni bir heyecan yaratmayı ve hayatlarının amaçlarını sürdürmelerini sağlamayı amaçlıyor. Proje kapsamında birçok oyun var; bunlardan biri ‘Romeo ve Juliet’, diğeri ‘Ah Şu Gençler’ ve ‘Rumuz Goncagül’. Bu eserleri, komşularımızla büyük ihtimalle mayıs ayında sahneleyeceğiz. Böylelikle mahalleleri kendi içinde etkileştirerek sosyal hayatı organize etmeye çalışıyoruz.
CKM, bizim gözbebeğimiz oldu. Bu nedenle hakkıyla yönetilmesi gerekiyor. İşler yoluna oturana kadar sanat yönetmenliğini ben yapıyorum; daha sonra işler rayına oturduğunda sanat yönetmeni tiyatro içinde belirlenecektir.