İTO'dan tedbir çağrısı: İstanbul için acil kapanma zamanı

YAREN ÇOLAK

Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Dr. Mesut Cem İlkin ve Dr. Yalçın Özdemir'i anmak için bir araya gelen İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu, düzenlediği basın toplantısıyla “İstanbul için acil kapanma zamanın geldiği” vurgulayarak yedi maddeyle alınması gereken acil tedbirleri sıraladı.

Anmada konuşan İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, "Biz bugun burada kaybettiğimiz iki meslektaşımızı anmak için buluştuk. Önce Yalçın Özdemir arkadaşımız için bir anma düzenleme planı yaparken Mesut Cem İlkini’de kaybettik" diyerek sözlerine başladı.

IŞIK KAPATMA ÇAĞIRI

"Hastalığın tedavisi olarak boş yatakları, yoğun bakım ünitelerinin sayılarını göstererek hastalığı küçümsemek hastalığı önlemede bir yol değildir" diyen Küçükosmanoğlu, "Hastalığın önlenmesinin yolu yayılmasını önlemek ve bilime güvenerek bir tedavi yöntemi veya aşının bulunmasını beklemektir" ifadelerini kullandı.

Küçükosmanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Covid-19’la sağlık çalışanları en ön saflarda mücadele veriyor. Hekim kaybımız 60’ı toplam sağlık çalışanı kaybımız 150’yi buldu. TTB olarak yarından itibaren her akşam saat 21:00’de ışık kapama eylemi çağrısı yapıyoruz. Hem salgınla mücadeleye dikkat çekmek için hem de biz sağlık çalışanları için Covid-19’un meslek hastalığı sayılması talebiyle gerçekleştireceğiz bu kampanyayı."

Anmada konuşan Emekli Hekimler Komisyonu Başkanı Erdinç Köksal ise “Hekimin emeklisi olmaz. Hepimiz genciz ve mesleğimize hala devam ediyoruz. Emekli hekimlerin yüzde 60’ı mesleğinden ayrılamadığı ya da ekonomik sebeplerden dolayı çalışıyor" dedi.

Erdinç Köksal

Köksal sözlerini şöyle sürdürdü:

Emekli Hekimler Komisyonu üyesi Yalçın Özdemir’in kaybı bizi derinden vurdu. Yalçın Özdemir komisyonumuzun en genç hekimlerindendi. 70 yaşındaydı. Yaklaşık bir ay önce Ahmet Akbaş isimli 30 yaşında gencecik hekimimizi kaybettik. Geride bir yaşında çocuğunu bıraktı. Biz onun acısıyla kıvranırken Cem İlkin adlı arkadaşımızın ölümünü duyduk. Yalçın Özdemir, komisyonumuzda çok değerli fikirlerini gördüğümüz canla başla çalışan bir arkadaşımızdı. Ben Covid-19 dolayısıyla ölen tüm meslektaşlarımızı şehit olarak kabul ediyorum.”

AMBULANSLAR COVİD-19 HASTALARINA YETİŞEMİYOR

Düzenlenen basın açıklamasında, Sağlık Bakanlığı’nın 9 Kasım itibarıyla 10 bin 972 kişini Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklanmasına karşı gerçek vefat sayılarının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığının yaklaşık üç katı olduğu ifade edildi. Açıklamada, “En ağır bedeli ise Sağlık Bakanı’nın daha salgının başlangıcında ‘Türkiye’nin Wuhan’ı’ olarak tanımladığı, bugün ise Wuhan’ı geride bırakmış olan İstanbul ödüyor” denildi.

“Ambulanslar Covid-19 hastalarını taşımaya yetişemiyor, hastalar saatlerce sedyelerde bekletiliyor” denilen açıklamada, “Hastanelerde mevcut servisler yetmiyor, her gün yeni yeni Covid-19 servisleri açılıyor. Servise yatması gereken birçok hasta yeterli yatak olmadığı için acillerde tutuluyor. Yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yoğun bakım yataklarının ‘boşalması’ bekleniyor” ifadeleri yer aldı.

ÖZEL HASTANELER DE ÜCRET KARŞILIĞI KABUL EDİYOR

Kamu hastanelerinin ihtiyaca cevap veremediği ve özel hastanelerin de Covid-19 hastalarını ancak ücret karşılığında kabul ettiğine vurgu yapılan açıklamada, “Sadece Covid-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden sağlık hizmeti alamıyor. Bütünüyle İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmaları vakaların ancak çok az bir bölümüne yetişebiliyor” denildi.

7 TEDBİR SIRALANDI

Basın açıklamasında, “İstanbul için acil kapanma zamanı” denilerek salgının kontrol altına alınabilmesi, ölümlerin durdurulabilmesi için derhal alınması gereken yedi acil tedbir şöyle sıralandı:

1-İstanbul’un sağlık altyapısının bu gidişe dayanabilmesi mümkün görünmemektedir. Başta şehre giriş-çıkış kısıtlaması, en az SARS-CoV-2’nin kuluçka süresi olan 14 güne kadar toplumsal hareketliliğin azaltılması/sokağa çıkma kısıtlaması, temel/zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak/durduracak önlemler hızla hayata geçirilmelidir.

2-Salgınla mücadele hastanelerde değil, sahada kazanılır. Etkin bir filyasyon çalışması için birinci basamak sağlık hizmetlerindeki Aile Hekimliği-İlçe Sağlık Müdürlüğü ikiliği kaldırılmalı, Aile Sağlığı Merkezleri hızla bölge tabanlı olarak organize edilmelidir.

3-Salgının kontrol altına alınamamasının sorumluluğunu vatandaşlara yıkıp sadece “Maske-Mesafe-Hijyen” tekerlemesiyle pandemiyle başa çıkılamaz. Yapılması gereken, Dünya Sağlık Örgütü’nün başından beri önerdiği gibi çok sayıda test yaparak hastalık tanısı konanlara katı bir izolasyon uygulamak, evde izolasyon koşullarının sağlanamadığı durumlarda yerel yönetimlerle de işbirliği yaparak barınma olanakları sağlamaktır.

ÖZEL HASTANELER BAKANLIK KONTROLÜNE GEÇMELİ

4-Pandeminin bütün insanlığı tehdit ettiği koşullarda sağlık piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez, özel hastanelerin Covid-19 hastalarından para talep etmesine hiçbir şekilde göz yumulamaz. Kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.

5-Covid-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla bekletilemez. Bölge ve nüfus özellikleri dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli ve ilan edilmelidir.

6-Salgın mücadelesi ancak yüksek motivasyonlu ve yeterli sayıda sağlık çalışanlarıyla kazanılabilir. Covid-19 pandemisinin oluşturduğu istihdam ihtiyacı göz önüne alınarak KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan hekimler/sağlık çalışanları acilen göreve başlatılmalı; aylardır pandemi mücadelesi nedeniyle yorgun düşmüş sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir.

7-Bugüne kadar izlenen eksik, yanlış, tutarsız uygulamalara derhal son verilmeli, acilen aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık yeni bir salgın politikası oluşturulmalıdır.