Bugün 29 Ekim 2018 Pazartesi, hakikaten Cumhuriyet’in 95. yılı mı? Hakikaten bayram mı?

95 yıllık Cumhuriyet’i çatırdatarak yıkıyorlarken, Cumhur İttifakı’ndan da çatırtılar geliyor. Niye yalan söyleyelim, aralarında maraza çıkınca keyifleniyoruz işte, lakin şimdilik bunun küçük ve büyük biraderler çıtırtısı olduğunun da farkındayız.

Daha önce de yazmıştım: Zemini Saray olan Cumhur İttifakı zoraki ve çelişkili bir ittifaktır! ‘Oligarşi’nin (müesses nizamın, kurulu düzenin) Türkiye’ye özgü modelini tarif ederken kullandığımız ‘çelişkili ve zoraki hâkim sınıflar ittifakı’nın pratiğinde, farklı dönemlerde kurulan sehemler (mafyatik ve sınıfsal suç ortaklıkları) kısa süre önce AKP ve Cemaat ile yaşandı, şimdi de MHP ile…

‘Andımız’a karşıymış ama yine Bahçeli ile beraber “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” diye Rabia Andı’nı söylemiyor mu?

Ehlileştirilmiş ve etkisizleştirilmiş muhalefet önüne atılan topa göre oynamaya devam ediyor. İttifak çatlayınca herkesi aldı bir heyecan: Erdoğan yine Kürtlere yönelebilirmiş de, Ankara ve İstanbul’u CHP kazanabilirmiş de… Yahu bu arada bilmediğimiz bir şey mi oldu, en azından YSK mı değişti, seçimlerin hakikaten adil yapılacağı bir ortam mı oluştu, seçim sonuçları hakkında Bilgisayar Mühendisleri Odası iftira mı atmıştı?

Öff sıkıldım!

AKP-MHP ittifakını boş verin. Sadece İttifak kelimesinin analizi bile daha keyifli.

Bu tür analiz ise ancak Bahçeli metoduyla yapılabilir. Hani MHP’nin 40. kuruluş yıldönümüyle ilgili şöyle bir hesap yapmıştı: “2009 yılındayız. 2009’un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. Ne kalır, 2 ile 9. 2 ile 9’u toplayın 11 eder. Şimdi de 29’la 11’i toplayın, 40 eder. BUNLAR TESADÜF OLAMAZ!”

Şimdi de Cumhuriyet’in 95. yıldönümü ya; 9 eksi 5, kaldı mı 4. Rabia’nın 4’ü ve tek adam, etti mi 5; karşısında Bahçeli ve meclisin 4 partisi, ne etti? 5. İttifak bünyesinde çarpışma, yani 5 çarpı 5? 25! Aferin bizim koca keleş! “Bunlar tesadüf olamaz.”

İşte ittifak kelimesi analizini de böyle yapınca “bunlar tesadüf olamaz” dedirtebilir. Öyleyse analiz için önce unsurlarına ayıralım: İt-tif-ak! Ama ‘tif’ diye bir kelime yok, o zaman başka ne diyebiliriz?

İt-tiff-ak.

‘İt’, tahmin ettiğiniz it ve ‘ak’ ise akçe’nin yani paranın/sermayenin ak’ı… İkisini bağlayan ortadaki ‘tiff’ hecesi, İngilizcede, kızma, atışma, gücenme, önemsiz bir şey için yapılan tartışma demek. Denk düştü mü? Elbette. “Bunlar tesadüf olamaz.” ‘Tiftmek’ ise tel tel parçalara ayırmak, ditmek anlamına geliyor. Denk düştü mü? Cuk oturdu. “Bunlar tesadüf olamaz.” (İttifakın Ankara belediye başkanlığı analizi için sadece ‘tiftik’ yeter. Çünkü tiftik, Ankara keçisinin uzun, parlak ve yumuşak kıllarından elde edilen hayvansal kıl kökenli doğal elyaf türüdür. “Bunlar tesadüf olamaz.”)

Ama “it-tiff-ak saçmadır, ille de it-tif-ak” diye ısrar edilirse, tif kısaltmasından da yararlanabiliriz. Tif (tagged image file), işaretlenmiş görüntü dosyası, bilgisayarda sıkıştırılmış grafik dosyası için kullanılıyor. “Bunlar tesadüf olamaz.”

Ve üstelik bu analize tif kısaltması sayesinde elimize geçen ‘tag’ kelimesiyle devam edersek, çok daha eğlenceli oluyor.

Çünkü ‘tag’ kelimesinin diğer anlamları şunlar: seçmek, ebelemek, peşinden koşturmak, peşini bırakmamak, koyun kırkmak, birleştirmek, elim sende oyunu, ceza makbuzu, beylik laf, kuyruk ucu… Yani? “Bunlar tesadüf olamaz.”

İşte alın tek tek bu anlamları, Cumhur İt-tif-akı analizi için de tepe tepe kullanın. Siyasi analiz istiyordunuz değil mi? Yapıldı bile. “Bunlar tesadüf olamaz.”

Ve ‘inşaatı sırasında dünyanın en çok işçi öldüren havalimanı’ Cumhuriyet’in 95. yılında açılıyor: “Bunlar tesadüf olamaz.”

Doğan (Tılıç) cumartesi günü parasızlıktan kendini yakan insanlar ile sermayesizlikten kendini yakan fabrikalar ‘tesadüflerini’ yazmıştı. Ve belli ki cevabını bildiğinden şu soruyu sormaya gerek duymamıştı:

Peki Neron kim?

“Bunlar tesadüf olamaz.”