İyi müzik, iyileştirici müzik…
Fotoğraf: Pixabay

Hikâye hayal kurmakla başlıyor. 15 Nisan 1990 tarihinde İstiklal Caddesi üzerinde hareket halindeki bir kamyonun üzerinde çalan Sun Ra ile çıkılan yolculuğun nereye uzanacağını kahinler bile tahmin etmiyordu. O festivaller dokuz yıl sonunda Asmalımescit’te bir mekânın açılışına vesile olmuş; Babylon dönemin gece hayatında amiral gemisine dönüşmüştü.

Kurucu üye Ahmet Uluğ ise Pozitif-Babylon yolculuğunda el frenini çektikten sonra 1 Ocak 2021 tarihinde bir yapım firması kurmuş, işe başlamak için ise başlangıç noktasındaki kadim dostlarına geri dönmüştü; yani Sun Ra’ya...

İlk konserlerini yaparlarken bir kitapçık hazırlıyorlardı. Sun Ra’dan burada yayınlanmak üzere birkaç cümle yazı istemişlerdi. Gelen notta Sun Ra, onları tüm evrenlerin toplamı olan Omniverse’ün vatandaşları olmaya davet ediyordu. Ahmet plak firması kurarken bu ifadede geçen sözcüğü münasip bulmuştu; kapsayıcı ve türler ötesi müzik anlayışını, işbirliği üzerine kurulu kolektif bir zihniyetini eksiksiz dile getiriyordu. Omni koydu firmasının adını.

***

Omni, Pozitif şemsiyesi altında kurdukları Doublemoon gibi klasik plak şirketi değil. Sanatçıya sözleşme uzatmayan şirket Ahmet’in tutkusunu hayata geçirsin; bir de para batırmadan kendisini çevirsin, yeter. Sun Ra işe başlamak için anlamlıydı. Ne de olsa onlarla başlamıştı her şey. Bu uğura inanıyordu Ahmet.

Sun Ra’nın 1993 yılındaki vefatından sonra direksiyona geçen, 98 yaşındaki lider saksofoncu Marshall Allen’a yazdığı mektupta yapmalarını istediği plak için arzularını dile getirmişti Ahmet. Allen’ı ikna etmek hem kolay hem zordu. Mektubu stüdyoya girmeden üç gün önce iletmişti. Aralarında sözleşme imzalanmamış; ilişkinin güvencesi eskiye dayanan sağlam dostluklarıydı. Albüm bir günde Philadelphia’da kaydedilmiş; o gün Ahmet ile asistanı (Palmiyeler’in davulcusu) Rana Uludağ da orada bulunmuşlardı. Verimli bir gün geçirmişler, o kadar büyük bir uyum içinde çalmışlardı ki… Hatta topluluk beğenmediği bir parçayı plağa koymama lüksünü bile tatmıştı.

Albümü hayatta olmayan üç kişinin anısına neşretmeyi istemişti Ahmet. Biri Sun Ra, diğeri abisi Mehmet Uluğ. Üçüncüsü ise Sun Ra külliyatını toplayan ve en geniş kitabı hazırlamış olan Alman sinemacı ve yazar Hartmut Geerken. Ahmet ile kitabı yazarken tanışmışlardı. İstiklal Caddesi konseri hakkında bilgi almak için irtibata geçmiş Ahmet ile. Sonra da Mısır’da yaşarken topluluğu oraya götürmüştü.

***

Sun Ra’nın 200’e yakın albümü var. Bundan iki yıl önce de bir tane çıkmıştı. Ancak “Living Sky”ın diskografisinde özel bir yeri var. Tipik bir Sun Ra albümü değil bu. Caz dünyasının dışından da ilgi görmeye müsait… İlk single “Somebody Else’s Idea” çıktığında olumlu kritikler almış New York Times ve Fader adlı hip-hop dergisinden. “Chopin” ise albümün genel ruh halini en iyi yansıtan parça. Afro-fütürist bir formda kaynaşan bu kolektif yaklaşım ruhları yükseltmek gibi bir misyona, törensel bir havaya sahip. Albüm Sun Ra’yı yeni kuşaklara taşıyacak mahiyette.

“Ruhsal ve hipnotik; düşük tempolu, melodik, rahat dinlenilebilir ve iyileştirici bir müzik.”

Gizemli, görkemli, poli-ritmik bir ninni gibi. Tamamında ince ve lezzetli dokunuşlar var. Toplanan 19 müzisyen, Ra’nın karakteristik özelliklerini yansıtmakla birlikte çalgıları geleneksel Batı Afrika müziğinde olduğu gibi kullanmıyor, caz ve R&B köklerine selam veriyor. Bize sadece dinleme değil, düşünme ve saygı duyma hazzı da tanıyorlar.

“Living Sky” plak olarak 3000, CD olarak 1300 adet basıldı.