Avustralyalı müzisyen Chet Faker, bu akşam İstanbul’da sahne alacak. Türkiye’deki müzik yasağına tepki gösteren müzisyen, “Şarkı yazmak biraz yaşam deneyimleri ve iyi bir hayat yaşama arzusuyla gelişir” diyor.

İyi yaşam arzusu şarkı yazdırıyor
Fotoğraf: Twitter/ChetFaker

Işıl ÇALIŞKAN

Drop The Game, Gold, No Diggity gibi şarkılarla milyonların gönlünde taht kuran Avustralyalı müzisyen Nicholas James Murphy, nam-ı diğer Chet Faker, yeni EP çalışması It’s Not You ile dinleyiciyle buluştu.

Electronica, downtempo, soul ve trip hop türlerinde üretimlerini sürdüren şarkıcı ve söz yazarı Chet Faker, Nick Murphy müziği olarak çıkardığı 10 şarkılık “Hotel Surrender” albümünün tanıtımı için Türkiye’ye geldi. Müzisyen, Zorlu PSM’NİN ‘PSM Loves Summer’ etkinliği kapsamında bu akşam Turkcell Sahnesi’nde sahne alacak. Australian Independent Records Awards ve Rolling Stone Australia Awards gibi prestijli ödüllerin sahibi Chet Faker ile müzik serüvenini konuştuk.

Son EP'niz 'It's Not You ile başlayalım mı? Hikâyesini, sizden dinlemek isteriz…

EP’nin içinde şarkının iki versiyonu var. Sanırım şarkıların demo versiyonlarını paylaşmayı seviyorum. Hatta demo versiyonlarını bitmiş versiyonlardan daha çok beğendiğimi bile söyleyebilirim. 2017 yılında yaşanan ve iki insan arasında bir şeylerin yolunda gitmeyişini ele aldım bu şarkıyla. O zaman tabii ciddi bir durumdu benim için ama geçmişe bakınca doğru insan olmadığını düşünüyorum şimdi. O günlerde bunların üzerine düşünürken deli oluyordum ama bugün bambaşka ilişkiler ve insanlarla karşılaştıkça buna alaycı bir yerden bakabiliyorum. Dolayısıyla bu şarkının adı ironik bir biçimde “It’s Not You” (O sen değilsin) oldu.

Şarkılarınızı yazma süreciniz nasıl oluyor?

Ben her zaman şarkı yazıyorum aslında. Şarkıların farklı yönlerini olabildiğince keşfetmeye çalışıyorum. Şarkı yazma süreci pasta ya da börek yapmak gibi olur. Yani uğraşırsın ve geliştikçe yeni şeyler eklemeye başlarsın. Bazen bir şarkının üzerinde yıllarca dururum ve bir anda o şarkı içime sinmiş bir biçimde bitmiş olur. Bazen bir sabah kalkarım ve çok beğendiğim bir şarkım hakkında kalp atışım değişmiş olur. Aslında şarkı yazmak biraz yaşam deneyimleri ve iyi bir hayat yaşama arzusuyla gelişir. Bu anlamda içgüdülerimi her zaman dinlerim ve hislerime güvenirim. Gerçekten iyi bir müzik yapmak istiyorsan hislerine ve yaşam deneyimlerine güvenmelisin.

Electronica, downtempo, soul ve trip hop türünde şarkılar yapıyorsunuz. Şarkılarınızı üretirken limitleriniz nerede başlayıp nerede bitiyor?

Müzik de aslında bir şeyler çizmek gibidir. O yüzden bir şarkının nerede başlayıp nerede bitmesi gerektiğini biliyorum. Her şarkı, bir sürecin sonunda ortaya çıkıyor ve nihayetinde o şarkının son hali dinleniyor. Elbette onu değiştirebilirsin ama değiştireceğin hiçbir şey onu daha iyi yapmayacak, sadece bildiğin halinden farklı kılacak. Öte yandan şarkıyı bitirmenin başka bir yolu daha var ki o da onu kendi ekosisteminizden çıkarmayı kabul etmekten geçiyor. Aslında ‘Its Not You’ EP'sinde beşinci sırada tam da öyle bir şarkı var. ‘Down to Earth’, o şarkılardan biriydi ve dürüst olmak gerekirse daha fazla bilgisayar başında oturmak istemedim (Gülüyor). Aslında bu şarkıyı sevdiğimi biliyorum ve muhtemelen yapabilsem bile şarkı üzerinde daha fazla çalışmak istemedim. İşte bu, müziğinizin limitlerini anlamanın bir başka yolu. Gerçek şu ki; sadece müzikte değil, herhangi bir çalışmada her zaman daha fazlasını yapabilir ve bir şeyleri değiştirebilirsiniz.

Australian Independent Records ve Rolling Stone Australia Ödülleri gibi birçok prestijli ödül kazandınız. Müzik açısından rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence müzik ödülleri insanların müzik yazarlarına danışması gibi geliyor. Bana göre müzik bir ifadedir, ifade edebilmek ise insan olmak ve yaşamaktır. Bu tür ödüllerin müzik açısından bir tür yanlış anlaşılma yarattığını düşünüyorum çünkü yaratıcılıkta hiçbir kural yok. Yani bir şeylerin daha iyi ya da daha kötü olduğunu bilmenin bir yolu yok. İnsanların müziği sevmesi genellikle ifade ettiği şeylerdir. Bilemiyorum belki de daha iyi ifade için rekabet yaratılması gerekiyordur.

Türkiye'den haberleri takip ediyor musunuz? Türkiye'de gece saat 01.00'den sonra müzik yapmak yasak. Bu yasağı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilemiyorum hayat çok garip. Müzik insanların kendini ifade edebilmesi için çok önemli. Kendini ifade edebilmek, hayatı anlamanın ve insan olabilmenin gerçekten tek yolu. Umarım benim konserim gece 1'den önce biter yoksa başım belada (Gülüyor).

İSTANBUL İÇİN SABIRSIZLANIYORUM

Türkiye'de oldukça popülersiniz. Hayran kitleniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Türkiye'ye gitmek için sabırsızlanıyorum. Türkiye'de ilk kez konser verdiğim zamanı hâlâ hatırlıyorum. Sanırım 400 kişilik küçük bir konser olması bekleniyordu ve son anda 4 bin kişi gibi bir katılımla Volkswagen Arena’da devasa bir konsere dönüşmüştü. Bu halen hayatımda şimdiye kadar verdiğim en büyük konser oldu ve hiçbir zaman unutamadım. Volkswagen Arena gerçekten şahaneydi ve büyük, beklenmedik unutulmaz bir konser olmuştu. Yeniden orada yani İstanbul'da olacak olmaktan gerçekten mutluyum. Daha önce geldiğimde sokaklarda sadece 45 dakika yürüyebilmiştim. Bu sefer biraz daha zamanım olacağını umarak her şeyi görmeyi planlıyorum. Çünkü o gelişimde çok çabuk ayrılmak zorunda kaldığım için gerçekten fazlasıyla üzüldüğümü hatırlıyorum. Çok heyecanlıyım ve İstanbul için sabırsızlanıyorum. Beni dinleyen herkese teşekkür etmek istiyorum. Konserde görüşmek üzere.

İstanbul sizin için ne ifade ediyor?

Sanırım İstanbul’da çok eski müzik mağazaları varmış. Bakalım belki eski enstrümanlar ve buna benzer şeyler bulabilirim. Göreceğiz…

Pekala, son olarak Zorlu PSM’de gerçekleştireceğiniz konserinizde dinleyiciyi ne gibi sürprizler bekliyor?

Bu konser yıllar öncekinden oldukça farklı olacak. Pandemi sırasında yaptığım yeni cover’lar ve beni yansıtan harika görsel tasarımlar ile ekranlarda şahane videolar olacak. Biliyorsunuz Nick Murphy müziği olan “Hotel Surrender” albümüm kapsamında turnedeyim ve dolayısıyla yeni albümden şarkıları da dinleyeceğiz. Kısaca oldukça eğlenip dans edeceğimiz ve görsel açıdan da büyüleneceğimiz bir konser olacağını söyleyebilirim.