MUBİ’de gösterime giren ikinci film ‘15+’nın yönetmeni Özçelik, Cadı Üçlemesi için “Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete dair iyileşme öyküleri” diyor ve ekliyor: “Perdeye sirayet etmesi kaçınılmaz”.

İyileşme öyküleri
Cadı Üçlemesi. (Fotoğraf: IMDb)

Murat TIRPAN

Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik'in Cadı üçlemesinin ikinci filmi 15+ MUBİ'de gösterimde. Kadın cinayetlerinin ve bu konuda verilen kararların sürekli gündemde olduğu ülkemizde eşlerini öldürmek zorunda kalan iki kadını odağına alan Özçelik'in filmi getirdiği bakış açısı ile özellikle önemli. Bu yaratıcı ve yenilikçi belgesel hakkında yönetmen Özçelik ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Cadı üçlemesinin ikinci bölümü 15+ özel bir gösterimle seyirciyle buluştu, film aynı zamanda MUBİ'de de gösterimde. Üçlemenin kısa film, şimdi belgesel son bölümde de kara film olacağını biliyoruz. Bu türleri seçmenizin nedenlerinden başlayalım mı?

Cadı Üçlemesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete dair iyileşme öyküleri anlatıyor. Şiddetin zaman ve mekân tanımayan döngüsünü; farklı biçimleri, türleri, karakterleri olan birbirinden bağımsız üç filmle anlatmak istedim. Üçlemenin ilk filmi 13+, tek plan diyalogsuz bir kısa kurmacaydı. Üçlemenin ikinci filmi 15+, imgelerin iç içe geçtiği deneysel bir belgesel. Üçlemenin son filmi 18+, uzun metraj bir kara komedi olacak. Dert edindiğim temaları; tür sinemasının vaat ettiği sınırsız oyun alanında kurcalamak riskli ve özgürleştirici. Görsel-işitsel denemeler yapmak içeriği ayrıksı noktalardan dönüştürüyor.

Filmdeki iki kadının hikâyesine nasıl karar verdiniz ve onlarla bu süreçte nasıl çalıştınız?

‘Kadınlar için öldürmek nasıl ve ne zaman tek seçenek oluyor?’ sorusunu sorduğumuzda, dünyada yapılan çalışmalar öldürme özelinde, kadınların “suçu” yönelttiği kişinin yüksek oranda eşleri veya ailenin başka bir erkek üyesi olduğunu söylüyor. Türkiye’deki kadın “suçlu”larda aile içi şiddet ve çocuğunu koruma saiki çok etkili. Birleşmiş Milletler’in 2018 tarihli araştırma sonucuna göre; kadınlar için en tehlikeli yer evleri. Özsavunma temel bir hak. Ama özsavunma hakkını kullanan kadınlar çoğunlukla “suçlu” bulunuyor. Kadınlar kendini koruduğunda yargı neden özsavunma diyemiyor ve yakacak bir “cadı” arıyor? Niyetim, suçluluğu ve bitmeyen şiddeti sorgulamaktı. 2019 boyunca kendisine şiddet uygulayan erkeklere karşı özsavunma hakkını kullanan kadınlarla cezaevlerinde bir araya geldim. Ziyaret ettiğim ve hayran kaldığım kadınlardan ikisi, Aylin ve Havva belgesele hikâyelerini verdiler. Aylin ve Havva’yla görüş odalarında uzun sohbetler ettik, yazıştık. Anlattıkları yerlere gidip dolaştım, oraları fotoğrafladım. Eş zamanlı olarak filmin dilini inşa ettim.

Ceylan Özgün ÖzçelikCeylan Özgün Özçelik

ISRARLA DEVAM EDİYORUZ

13+ kısa bir film olmasına rağmen o sürede insanı boğan, karanlık bir atmosfere sahipti, şimdi ise suç işlemek zorunda kalmış kadınların hikâyelerini dinliyor olsak da daha umutlu bir ton var karşımızda. Sanki kadınların karşı karşıya olduğu kâbus atmosferini tanımlayıp "umut hep var"a doğru ilerliyoruz. Bu seçimle ilgili neler söylersiniz?

Üçlemenin ilk filmi 13+’da cadı doğdu. Bir kız çocuğu; onu yok etmeye çalışan dünyayı yıktı ve yerine kendi dünyasını kurdu. Belgesel 15+’da iki kadın, hafızalarına hapsettiklerini kusuyor. Üçlemenin son filmi 18+’da bir ailenin üç kuşak kadınları hep birlikte ortak karabasanlarını yok edecek. Devam etmek her anlamda çok zor! Hem filmlerimdeki kadınlar için, hem de bu filmleri yapan kamera arkasındaki bizler için. Ama hepimiz, ısrarla devam etme gücünü buluyoruz. Birbirimizde buluyoruz. Bunun perdeye sirayet etmesi kaçınılmaz.

Filmde kadınlar tarafından anlatılanlar/mektuplar tamamen onlar tarafından mı yazıldı, düzenlemeler, düzeltmeler yapıldı mı?

Aylin’e ve Havva’ya mektupla kırktan fazla soru gönderdim. Yaşadıkları mahalleleri, çocukluk anılarını, masalları, şarkıları, hayvanları, bayramları, doğayı, fotoğrafları, arkadaşlarını, mutluluğu, mucizeyi, çocuklarını, dışarı çıkınca ilk ne yapacaklarını ve daha birçok soru sordum. Yanıtlarını bilinç akışı gibi sıraladım. Sıraladığım metne göre oyuncular Hare Sürel ve Gülçin Kültür Şahin’le ses kaydı aldık. Sonra bu dizini; kurgucumuz Arzu Volkan’la aylar boyunca ses üzerinden yeniden şekillendirdik. Hiçbir cümle düzenlenmesi yapmadım. Aylin ve Havva’ya uğradıkları şiddete ve olay gecelerine dair soru sormadım. Belgeselde yer alan olay geceleri anlatılarını birebir Aylin ve Havva’nın dava dosyalarındaki ifadelerinden aldım.

Bu bağlamda seslendirme filme gerçekten büyük bir güç vermiş, tıpkı görüntü ve kurgu çalışmasının etkisi gibi. Bu iki konuda seçimleriniz nasıl belirlendi, nasıl bir çalışma yaptınız?

Ses, kamera, kurgu, renk… Filmin tüm anlatı araçları Aylin ve Havva’nın dünyasını yansıtıyor. Onların gözünden çekimlere ağırlık verdim. Seyircinin, iki kadının zihninde dolaşabilmesini, her planın hafızada canlanan bir anıya dönüşmesini istedim. İki kadının karmaşık ruh hallerini yansıtabilmek için farklı planların iç içe geçerek tek imge oluşturduğu, onlarla birlikte sokaklarda dolaştığımız, anılarını paylaştığımız bir yapı kurduk. Hayalet görüntüler, değişken renkler, yoğun ses bandı, her biri diğerinin parçası.

Üçüncü film ne zaman gelecek? Hikâyesi konusunda biraz ipucu alabilir miyiz?

18+ gerçeküstü bir kara komedi. Fantastik ve müzikal ögelerden besleniyor. Bir ailenin üç kuşak kadınlarının bayram kutlamasını ve ortaya dökülen sırları konu alıyor. 18+’nın finans sürecindeyiz. Gereken maddi koşullar oluşunca çekeceğiz.